Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Taksim Akbank Sanat’ta her yıl bir yabancı sanatçının sergisi, bir fotoğraf, mimari, grafik gibi alanlardan sergi, bir de yeni medya sanatından bir sergi gerçekleştiriliyor. Yabancı sanatçılardan Erwin Wurm, Louise Bourgeois, Magdalena Abakanowitz gibi sanatçılar açmıştı geçtiğimiz yıllarda. Geçen yıl son sergilerden biri de grafik tasarımcısı Bülent Erkmen’e aitti. Bu yıl farklı bir disipline, mimariye el attı Akbank Sanat. İki ünlü Türk mimarı Han Tümertekin ve Murat Tabanlıoğlu iki kata yayılan bir sergi açtı. Serginin başlığı ÖTE/DE/Kİ MİMARLIK. Serginin küratörü Hasan Bülent Kahraman. Sergi danışmanı ise Luca Molinari. Akbank Sanat bir süredir Mimarlık Seminerleri dizisinde de yine Türkiye’nin ünlü mimarlarını kendi konularında konuşmalar yapmaya davet ediyor. Bence üniversitelerin mimarlık fakültesi öğrencileri mesleklerinin tecrübeli isimlerinden birşeyler öğrenmek istiyorlarsa bu tür sergileri gezip görmeli, seminerlerdeki konuşmacıları dinlemeli. Hasan Bülent Kahraman alelacele hazırlanmış duygusu veren sergi broşüründe “Mekan bir var oluş gerçeğidir. İnsani olan her kurgu mekanla iç içedir ve mekanı aşmak en önemli felsefi sorunlardan biridir. Mekan son kertede kimlik, bellek ve aidiyet demektir” diyor. Küratör, Türk mimarları arasından iki kişiyi seçmiş sergisine. İkisi de yurt dışında projeler yapan mimarlık ofisleri bunlar. Tabanlıoğlu Mimarlık ve Murat Tabanlıoğlu ve Tümertekin Mimarlık’tan Han Tümertekin. Her ikisi de bol ödüllü mimarlar.

        REKLAM

        Tabanlıoğlu Mimarlık Dr. Hayati Tabanlıoğlu tarafından İstanbul’da 1990 yılında kuruldu. Oğlu Murat Tabanlıoğlu ve firmaya 1995’te ortak olarak katılan Melkan Gürsel, Tabanlıoğlu Mimarlık’ın sahipleri. Dubai, Doha ve New York’ta ofisleri var. Murat Tabanlıoğlu, Türkiye’nin ilk kez katıldığı (6 yıl önce) Venedik Mimarlık Bienali’nde Türkiyeyi temsil etmişti. Çeşitli ödülleri de var. Han Tümertekin ise İstanbul’un kuşkusuz en yakışıklı mimarı. 1987 yılında kendi firmasını kurdu ve bugün mimar kızı Zeynep ile birlikte çalışıyor. İstanbul ve Strasburg’da ofisleri var.

        Sergi iki kata kurulmuş. Giriş katında her iki mimarın da yurt dışında yaptıkları birer proje var. Birinci katta ise bunların mimarlık pratiklerinden örnekler sergileniyor. Sergiyi gezerken mimarların üzerine projelerini kurdukları toprağa, iklime, ışığa, yerele ve doğal malzemeye ne kadar özen gösterdiklerini birebir gözlemliyorsunuz.

        MURAT TABANLIOĞLU

        Tabanlıoğlu yurt dışı projesi için Senegal başkenti Dakar’daki Kongre Merkezi’ni seçmiş. Tasarımını yaparken de bölgenin coğrafyasına, Senegal’e özgü 25 metre büyüyebilen geniş gövdeli Baobab ağaçlarına fotoğraflarıyla yer vermiş. Bu ağaçların dalları gibi Kongre Merkezi’ni sıcaktan ve ışıktan koruyan bloklar ve onların çatılarını yapmış.

        Dakar Kongre Merkezi
        Dakar Kongre Merkezi

        Üst katta sergiledikleri ise Bodrum Havalimanı, Atatürk Kültür Merkezi, Beyazıt Kütüphanesi (restorasyon çalışması ABD Mimarlar Odası’ndan ödül aldı), New York’un konut örnekleri gibi işler var. Bunlar fotoğraflar, çizimler ve kullanılan malzemelerle destekleniyor.

        HAN TÜMERTEKİN

        Ağa Han Ödüllü Han Tümertekin ise Akbank Sanat’ın giriş katına yurt dışı projesi olarak Strasburg’daki henüz bitirdiği Avrupa Konseyi Türkiye Daimi Temsilciliği’nin rezisdans, konsolosluk ve temsilcilik binaları, kançılaryalar (T.C Misyon Binaları deniyor bunlara) projesini yerleştirmiş. 44 bin metrekarelik bu kompleks yemyeşil ve kocaman bir parkın, Parc de l’Orangerie’nin karşısında, kanal kıyısındaki bir arsada yer alıyor. Binalar, yükselip alçalarak hareketlilik sağlıyor. Kanal ile aralarından geçen yol üzerinden kanala ve parka bakıyorlar.

        Han Tümertekin’in üst kat projeleri arasında Arnavutköy’de yapılmak üzere çizilmiş çok modern bir cami projesi, Salt Galata, Bomontiada, Çimtaş Gemlik, Kayseri’deki Abdullah Gül Üniversitesi, Eminönü Kurukahveci Mehmet Efendi binası gibi işler yer alıyor. Bunlar da tabii sadece çizim ve fotoğraf değil, inşaat malzemeleri ve doğa fotoğraflarıyla destelenmiş. Han Tümertekin ile sohbet ediyoruz:

        NEDEN İKİ MİMAR?

        Serfiraz Ergun: Küratör Hasan Bülent Kahraman Türkiye’nin onca iyi mimarı arasından neden ikinizi seçmiş?

        Han Tümertekin: Herhalde dünyada tanınan Türk Mimarlık Büroları'ndan ikisi diye seçmiştir. Yurt dışında, başka bir coğrafyada ve kültürde bina yaparken neleri farklı neleri aynı yaparız? Mimarlığımıza baktığınızda her projede ortak bazı davranışlar ve tamamen farklı davranışlar var. O yizden de serginin başlığını ÖTE/DE/Kİ MİMARLIK koymuş Yani hem ÖTE/Kİ hem de ÖTE/DE/Kİ olarak yoruma açık. Ya da her mekan burada, şimdi olanı da içerir mi? Bizim için de bu sergi iyi oldu. Bir durduk ve arkamıza baktık. Serginin meselesi bir yapı ya da yapılar grubunu en güzel fotoğraflarıyla sunmak değil. Bir mimarın farklı kültür ve coğrafyada yapısını nasıl kurgulayıp hayata geçirdiğinin belgesi bu sergilenenler.

        SE: Küratörünüz sizden ne istedi, siz ne yaptınız?

        HT: Yurt dışında yapılan projelerde şantiyeden önce yapılan çizim çalışması o kadar tanımlı hale getirilmeli ki şantiye süresince çok az şeyde değişiklik ve müdahale olsun. Yönetmelikler Strasburg’da tüm Avrupa Birliği’nde olduğundan daha sıkı. Örneğin henuz Avrupa’da uygulamaya konulmayan yüksek enerji tasarrufu gibi yönetmelikler var. Ben zaten bir projeyi yerine ait kılma konusunda takıntılı bir adamım. Güneş nereden doğar, rüzgar nereden eser, hatta önünden geçen arabaların hızı yüksek vites mi düşük vites mi soruları cevaplamak zorundayım çizmeden önce. Şantiyenin etaplarında da başındaydım zaten. Yerel malzeme kullanıldı. Kullanılan taş Vosges dağının kırmızı taşları. Yeni bir teknoloji ile işleniyor bunlar. Strasburg Katedrali’nde de bu taştan kullanılmış. Kompleksin içinde yaratılan bahçeye ve protokol girişine bakan cepheler saydam. Tam cephenin arkasında ise İznik Çinileri ile döşeli bir alan ve servis kuleleri var. Bu çinilerin her bir parçası elle yapıldı. Bu da Türkiye’nin yerelini yansıtıyor. Ben mekanın önemine inanan biriyim. Özellikle de çağdaş sanat deyince nesneden mekana yani enstalasyona geçişe inanırım. Sanat nesnesinden mekandaki yerleştirmelere geçildi.

        SE: Üst katta ne var?

        HT: Bizim mimarlığımıza genel bir bakış var. O bakış da dört başlık altında toplandı. Luca Molinari sergi danışmanıydı. Morinari Avrupa’nın mimarlık eleştirmeni. İtalya’nın Corriere della Sera gazetesinde her hafta yazar. Bizleri tanıyor. Murat, Venedik Bienali’ne katılırken onunla işbirliği yapmıştı. Bana da kitap yapıyor. Hasan Bülent Kahraman teknik olarak serginin düzenlenmesinde Luca’dan yardım almanın doğru olacağını söyledi. Dört başlığımız var; coğrafya, kesit, yapım inşaat ve malzeme.

        SE: Bu sergi halktan çok mimarlara yapılmış bir sergi diyebilir miyiz?

        HT: Evet mimarları daha çok ilgilendiren bir sergi. Okullar geziyor.

        Diğer Yazılar