Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önceki gün yazmıştım muhalefetin özellikle de CHP’nin kamuoyuna yansıttığı tabloyu…

        Demiştim ki; “Bilgi üretemiyorlar. Üstüne sürekli gerginlik yaratan ve bundan beslenen bir imaj çiziyorlar. Hele de ana muhalefet olan CHP! Tüm politik çıkışları günübirlik ve perspektiften yoksun ve çelişkiler barındırıyor!”

        Mürekkebi kurumadan yazdıklarımın akşamına yaşandı bu dediklerim.

        Grup toplantısında; “Erdoğan ve ailesi kaçmayı planlıyor. Bunu nasıl yapacaklar bu akşam 22.00'de belgeleriyle açıklayacağım!” dediğinde yalan yok ben de çok çok merak etmiştim.

        Ve bu yüzden de saat tam 22.00'de yüz binlerce insan gibi; “Acaba nasıl bir bomba patlatacak Kemal Bey?” merakıyla Twiter’daydım.

        Şoka girdim tabii.

        Çünkü CHP Liderinin; “Büyük kaçış planının anatomisi” sloganıyla duyurusunu yaptığı konu zaten yıllardır konuşulan bir konu.

        Defalarca yazılmış, çizilmiş ve sorgulanmış bir mevzu.

        Doğru evet. Ensar ve Türgev aracılığı ile Amerika’da kurulmuş olan TÜRKEN Vakfı'na yaklaşık 60 milyon dolar aktarıldı.

        Ve aktarılan o paralarla da New York’un Manhattan semtinde Amerika’da okuyacak öğrenciler için dev bir gökdelen yaptırıyor TÜRKEN.

        Bu kesinlikle eleştirilecek bir konu.

        “Ülkede öğrenciler yurt sorunu yaşarken, halkın bağışlarını, yardımlarını gidip Amerika’ da 21 katlı bir binaya gömmeniz adil mi? İnsaflı mı? Bu bir israf değil mi?” denilebilir.

        REKLAM

        Dedik de zaten vaktinde.

        Ama herkesin malumu olan bu bilgilerin sanki çok gizliymiş ve de ilk kez açıklanıyormuş gibi bir sükseyle sunulması ve dahası Erdoğan’ın ve ailesinin ülkeden kaçış planı yaptığının iddia edilmesi filan neyin kafası arkadaş!

        Ne yapacak Erdoğan ve Ailesi?

        Türkiye’den kaçtıktan sonra Birleşmiş Milletler binasına birkaç adım olan 21 katlı gökdelene mi yerleşecek?

        Hadi oraya yerleştiler diyelim…

        Para nerede?

        ABD resmi kayıtlarında ‘hibe, bağış ve katkı’ adı altında TÜRKEN Vakfı'nın gelirinin 58 milyon 74 bin dolar olduğu görülüyor.

        Sadece arazisine 15.5 milyon dolar ödenmiş.

        Geri kalanı da zaten Amerika’nın en pahalı semtinde devasa bir gökdelen yapmak için ancak yeter.

        Ee?

        Koca Erdoğan Ailesi Amerika’nın göbeğinde ne yiyip içecek sonrasında?

        Hiç kusura bakmasın Sayın Kılıçdaroğlu ama iktidar cephesinde çok komik duruma düşürdü kendisini.

        Kaldı ki bu “kaçacaklar” retoriği FETÖ’cülerin 10 yıldır kullandıkları adi bir retorik!

        Bu retoriği 15 seçim kazanmış ve hala tüm anketlerde birinci olan siyasi bir lidere karşı kullanmak aciz bir siyasi metod.

        FETÖ’cüler öyle dedikçe Erdoğan hem mevki hem zemin hem güç kazanmaya devam etti ve neticede Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en güçlü ve yetkili Cumhurbaşkanı oldu.

        Bu açık gerçeği görememek siyasi körlük değil de nedir?

        Kemal Bey sanki seçimi kazanmak için değil de Cumhur İttifakı’na iktidarı altın tepside sunmak için uğraşıyor.

        Bilmesek kendisini. Tanımasak. “Yoksa gizli bir Erdoğan hayranı falan mı? Kripto AK Partili mi?” diyeceğiz neredeyse.

        Ha evet… Anlattıklarıyla CHP’ye oy veren seçmeni heyecanlandırarak tabanında safları sıklaştırdı ama sağ olsun bu arada AK Parti’ye de büyük hizmet sundu.

        REKLAM

        İktidar tabanında; “O kaçarsa yeni iktidar bize gün yüzü göstermez! Bizden çok pis hesap sorarlar!” korku ve endişesinin oluşmasını sağladı ve AK Parti seçmeninin bir kez daha konsolide olmasına vesile oldu.

        İşte bu nedenle iktidar yetkililerinin, sözcülerinin Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları sonrası aldığı tavra anlam veremiyorum.

        Farkındalar mı bilmiyorum ama Kemal Bey kendileri için çok minnet duyulacak sansasyonel bir olaya imza attı.

        Teşekkür edeceklerine CHP Genel Başkanı’na…

        Ne bu öfke, üst üste sert açıklamalar filan cidden şaşırıyorum!

        Not: Kılıçdaroğlu’nun boş havuza atlaması maalesef üçüncü oldu!

        Birincisi; ”Man Adası’na döviz gönderildi” dedi tam tersi çıktı. Dolar havale dekontunu bile anlayamayanların kendisine yanlış bilgi verdikleri ortaya çıktı.

        İkincisi; ”Ulaştırma Bakanı ve Cumhurbaşkanı ihale belgesi imzaladı” dedi.

        Sonradan böyle bir imza olmadığı ortaya çıktı.

        Yani yanlış bilgilenme…

        Şimdi de açık kaynaklarda ve bizzat vakfın kendi bildirimiyle takip edilebilecek bilgilere gizli belge muamelesi yaptı!

        Yine yanlış bilgilenme…

        Bence en önce CHP, Genel Başkanlarını bu kadar yanlış bilgi ile kamuoyu önüne çıkartanların kimler olduğunu bulmalı ve bunu sorgulamalı.

        Mesele "kokain" olunca yargımız ne müşfikmiş!

        Mesele "kokain" olunca yargımız ne müşfikmiş!
        0:00 / 0:00

        Adam, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre, “Uyuşturucu ve uyarıcı madde ithalatı yapmak" suçundan tutuklu yargılanıyor.

        135 yıla kadar hapis cezası alması isteniyor.

        Ama işe bakınız ki…

        Ülkeye kilolarca kokain getirmekle suçlanan bu adam daha ilk duruşmasında tahliye ediliyor.

        Peki kim bu adam?

        Kısa adı TABA olan Türk- Amerikan İş Adamları Derneği’nin eski Genel Başkanı Ali Osman Akat!

        Niye tahliyesine karar veriliyor?

        Ne olmuş? Hakkındaki suçlamaları mı düşürmüş savcı?

        Yoooooo!

        Aynen duruyor.

        Eee?

        Niye serbest bırakılmış o halde?

        REKLAM

        Canım beyefendiye yurt dışına çıkış yasağı getirmişler. Nasıl olsa kaçamaz ya! Ondan salıvermişler.

        Duyar gibiyim…

        Diyor ki bazılarınız şimdi; “Yahu bu yargı Boğaziçi’nde eylem yapan öğrenci gençleri bile tutuklu yargılamadı mı aylarca! Gezi Davası’ndan hakkında suçlama varken, sırf “kaçtı” denmesin diye Almanya’dan ülkesine geri dönen Çiğdem Mater’i; “Kaçma tehlikesi var” deyip havaalanında kelepçeleyip hapse atmadı mı?”

        Haklısınız.

        Biliyorum.

        Sadece bunlar değil benzer yüzlerce örnek var.

        Sıralasam yazı bitmez.

        Hayır onları geçin.

        Daha dün, dün!

        Gezi Davası’ndan tutuklu ama aynı zamanda Çorlu tren kazasının avukatlarından biri olan Can Atalay’ın davanın 10. duruşmasına katılmasına bile müsaade edilmedi bu yargı tarafından!

        Hal böyle olunca; “Fikir, toplantı, gösteri suçlaması olunca pek bir şahin kesilen yargımız, iş kokain kaçakçılığına gelince nasıl da müşfik? Nasıl da özgürlükçü kararlar veriyor!” isyanı haklı bir isyan olmuyor mu?

        İnanın başıma ağrılar girdi haberi duyduğumda.

        Adalete güven duygum yerle bir oldu!

        Bu nedenle de izninizle HSK’ya yani Hakimler Yüksek Kurulu’na sesleniyorum…

        Madem Türkiye Cumhuriyeti muz devleti değil, bir hukuk devleti!

        O halde gereği yerine getirilmeli!

        Bu dosya müfettişlerce incelenmeli ve herhangi bir kayırma olup olmadığı açığa çıkarılmalı!

        Bir özür dilemek çok mu zor Gülbin Tosun!

        Bir özür dilemek çok mu zor Gülbin Tosun!
        0:00 / 0:00

        FOX TV hafta sonu ana haber sunucu Gülbin Tosun’un geçtiğimiz Mart’ta köpeklerden kaçarken kamyonun altında kalarak hayatını kaybeden Mahra Pelin Pınar’ın annesi ile yaşadığı polemikten sanırım haberiniz vardır.

        Acılı anne Derya Pınar sosyal medya hesabından sahipsiz sokak köpeklerinin toplatılmasını isteyerek, "Siz asıl evlatlarımızı rahat bırakın. Sizin yüzünüzden mezarda bile rahat yok, işedikleri için kuruyor diktiğimiz ağaçlar. Mezarı alçak olanların üstünü kazıyorlar. Mezarda bile rahat yok mezarda!" paylaşımında bulunuyor.

        Hangi akla hizmet, neden gerek duydu bilmiyorum.

        Gidip o acılı anneye; "Senin peşindeyim, yarın geliyorum. Arsız sefil!" gibi bir cevap veriyor FOX TV spikeri.

        Sonradan gelen tepkiler üzerine siliyor bu paylaşımı ama ne bir özür ne bir af dileme!

        Aksine… Kendisine tepki gösterenlerin açtığı #gülbintosunistifa etiketini alıp; “Ne istifası! Hafta sonu gümbür gümbür yayındayım inşallah!” şeklinde son derece çiğ, kibir dolu bir paylaşım yapıyor.

        Sonuna da gülücük emojisi eklemeyi ihmal etmiyor.

        Valla ben çok geç gördüm.

        O an görseydim ben de öfkeyle çok şey yazardım kusura bakmasın çünkü hayvanseverlik bu değil kardeşim!

        Ben de severim ve kendi canım gibi gördüğüm bir kedi sahibiyim.

        Komşularım şahittir…

        Sokaktaki köpeklere çok insandan daha fazla sahiplik etmeye çalışırım.

        Mamalar alırım onlara.

        Destek olmaya çalışırım elimden geldiği kadar ama benim bu yönüm insan sevmeme de engel değil!

        Kadıncağız bir lokma yavrusunu kaybetmiş sokak köpekleri korkusu yüzünden.

        Türkiye’nin en çok izlenen TV kanallarından birinin ekran yüzüsün.

        Bırak kurumsal kimliğinin gereğini…

        Bir haber sunucusu olarak kamuoyuna karşı sorumluluğun var.

        Yüreği yanan anneye vereceğin cevap bu mu olmalı?

        Hadi diyelim bilmiyordun kadıncağızın bu acısını ve hasbelkader yaptın o yorumu.

        Sildin anladık onu da…

        Ee üzerine o atarlanmalar, artistlikler nedir ya!

        Çok mu zor bir özür mesajı yazmak?

        “Ayıp ettim. Başta acılı anneden olmak üzere tüm kamuoyundan özür diliyorum” demek?

        Ne sanıyorsunuz yahu kendinizi!

        Ekran sizin babanızın malı ve siz de o ekranın verdiği güçle dilediğiniz her türlü nobranlığı, küstahlığı yapabileceğinizi mi?

        Aynur Doğan üzerinden fitne ateşi yakılmaya mı çalışıyor?

        Aynur Doğan üzerinden fitne ateşi yakılmaya mı çalışıyor?
        0:00 / 0:00

        Repertuarında Kürtçe şarkılar olduğu için Kocaeli’nin Derince İlçesi’ndeki konseri yasaklanan Aynur Doğan üzerinden toplum korkunç bir sürece doğru sürükleniyor.

        İktidara yakın medya başı çekiyor ayrı konu.

        Bir de bu ateşe bile/isteye gaz döken milletvekilleri var.

        Biri CHP’den seçildikten sonra önce Memleket Partisi’ne transfer olan sonra oradan da istifa eden Mehmet Ali Çelebi.

        Diğeri ise AK Parti Milletvekili eski futbolcu Alpay Özalan.

        Sosyal medya hesaplarından önümüzdeki Cumartesi İstanbul Harbiye’de konser verecek olan Aynur Doğan’ı açık açık hedef gösteren iki vekil yaptıkları paylaşımla konserin İBB himayesinde yapıldığını söyleyip iptal olması için çağrıda bulunuyorlar.

        Bir kere iki vekile de duyurulur.

        Aynur Doğan’ın konser organizasyonunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile filan bir alakası yok!

        Konseri düzenleyen Gergedan adlı bağımsız bir şirket.

        Organizasyonun İBB’yle tek bağı İBB’ye ait olan Cemil Topuzlu sahnesinin bu şirket tarafından kiralanmış olması.

        Tıpkı AK Partili Bursa Büyükşehir Belediyesi gibi yani.

        Haberleri olsun isteriz.

        Aynur 31 Mayıs’ta da Bursa’da.

        Bursa Büyükşehir’e ait olan Kültür Park’ta!

        Ve Derince yasağının ardından kendilerini arayan Nagehan Alçı’ya yaptıkları açıklamaya göre herhangi bir iptal de söz konusu değil Bursa’da!

        Ha… Bu yasaklama çağrıları, bu fitne çabaları karşılık verir de Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da geri adım atıp bir yasak getirir mi bilmem ama…

        Başta iktidara yakın medya olmak üzere, bu işin öncülüğüne soyunmuş milletvekillerinin dikkatine geçen gün yazdığım şu yazımı sunuyorum.

        Ve son olarak da diyorum ki; “Yapmayın arkadaşlar! Lütfen! Bu ülke vaktinde yaptığınız benzer çağrılar, benzer fitneler nedeniyle çok bedeller ödedi. Yapmayın! Provokasyona davetiye çıkarmayın! Bu işin sonu öyle bir yere varır ki sonunda… Gelir hepimizin başına bela olur. Tıpkı geçmiş zamanlarda olduğu gibi!”

        Diğer Yazılar