Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çeşmealtı’nda resim üzerine sohbet ediyorduk; “Ben ekspresyonist yani ‘dışavurumcu’ bir ressamım. Benim resim sanatımda özgürlük var, coşkularımı istediğim şekilde anlatmak var,” demişti. Ressam Münir Yücel’in, Çeşmealtı’ndaki atölyesine giderseniz, ya da açtığı sergilerdeki resimlerini görürseniz, onun resme yansıyan özgürlük anlayışının ne olduğunu görürsünüz. Çizgi ve renklerinde kalın boya hamuru kullanır, renkleri yoğundur ve değerlerinde karşıtlık vardır.

        Geçenlerde telefonda; “Bizim İz Grubu olarak İzmir Resim Heykel’de sergimiz var,” dedi. Serginin olacağını daha önceden biliyordum. Çünkü Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Faden Suzan Kudsioğlu, her serginin açılış haberini iletiyor, ben de kimilerinin açılışına katılıyordum. (Kendisi de bir resim sanatçısı olan Müdür Faden Hanım, bir bilseniz ne kadar başarıyla yönetiyor bu merkezi! Her biri kendine özgü bir kişilik olan resim sanatçılarını mutlu etmeyi çok iyi beceriyor, daha ne olsun ki!)

        İZ GRUBU İZMİR’İN YÜZ AKI

        18 Kasım’daki açılışa gittim. Prof. Dr. Bedri Karayağmurlar önderliğindeki ressamların ürünlerini görünce, sanki bir başka dünyadaymış gibi oldum. Ülkemizde can sıkıcı olayların yaşanmakta olduğu bu dönemde bu yapıtları izlemek iyi geldi. Her birinin farklı resim stiline sahip olması, bu karma serginin en büyük zenginliği. İz Grubu’nun sergisinde, bu grubu oluşturan 8 ressamın yapıtları var. Ama sergiye –ne yazık ki, bir eksikle- katıldılar. İlknur Kocabıyık, ne yazık ki, hiç katılamayacak bu sergilere. Sadece şimdiye kadar yapmış olduğu resimlerle var olacak galerilerde.

        ŞU RESSAMLARA BAKIN!

        8 ressamın yapıtlarını, bakıp geçmeden resimlere yoğunlaşarak ve biraz geri çekilip dikkatlice izleyerek görmeye çalışın! O zaman; Yusuf Toprak’ın resimlerinde; doğanın ne kadar dingin, havanın ve toprağın ne kadar güzel bir uyum içinde olduğunu...Reyhan Abacıoğlu’nun da, şekil illüzyonları ile dışavurumcu soyutluktaki albeninin derinliğini... Bedri Karayağmurlar’da, şairliğinden gelen, şiir tadında bir renk ve çizgi uyumunun varlığını... Zeki Serbest’te, cıvıl cıvıl canlı renklerin, ışık ve renk oyunlarının sizi içine çekerek resmin bir parçası yaptığını... Mehlika Korol’un resimlerinin, insanı bir derinliğe, bir macera arayışına götürdüğünü... Mehmet Aslan’ın resimlerinde, -Bedri Karayağmurların deyimiyle- içtenliği, yaratıcılığı ve biçem oluşturmanın ne kadar beceriyle yapıldığını... Ve artık yeni bir resmini bir daha göremeyeceğimiz, İlknur Kocabıyık’ın resimlerinde ise, onun bilinçaltına ait yorumları ve dış algılarla iç duyumlarının güzel harmanlamasını görürsünüz. Elbette bir de, benim değerli arkadaşım, resimleri her gün gözümün önünde olan Münir Yücel var. Yücel’in soyut dışavurumcu resimleri ise içi içine sığmayan- patlamaya hazır değil- patlamış da resmin çerçevesinden dışarı taşmamış bir bomba gibi. Kimilerine yürek zor dayanır!

        Ona zaman zaman, “Keşke birazcık da yarı figüratif çalışsan,” diye söylerim ama her defasında nasıl bir fırça yediğimi, bana neler söylediğini anlatamam... Unutmayın! İzmirli ressamlar olan “İz grubu”nun sergisi, 1 aralık tarihine kadar görülebilir...

        Diğer Yazılar