Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "Bir insanı asil kılan yüreğidir..." Wolfgang Amadeus Mozart

        Türk iş ve kültür dünyasının sembollerinden biri olan Eczacıbaşı ailesinin önemli bir büyüğünü, ülkemizdeki müzik dünyasına ve tüm sanat dallarına hamilik etmiş olan sayın Şakir Eczacıbaşı'nı kaybetmiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Tüm sanat dünyamıza baş sağlığı diliyorum... Sanata ve sanatçıya olan yakınlığıyla tanınan merhum büyüğümüz, gerçekleştirmiş olduğu kalıcı işleriyle, değerli başarısı ve nadide şahsiyetiyle her zaman anılacak ve unutulmayacak birisidir. Tüm ailesine içten taziyelerimi sunuyor, sanat dünyamıza başsağlığı diliyorum. İstanbul'un karlarla kaplı olduğu bu kış günlerinde, evimde oturmuş yazımı tamamlarken, günün manasına ithafen Mozart'ın "Requem" ini dinliyorum. Bu müzik, müthiş bir ruh haline ve duygu derinliğine sahiptir. Aslında bestecinin her eserinin olağanüstü ve güzel olduğunu düşünüyor, müziğindeki yüce duyguların en zarif ve muhteşem şekilde ifadesi ve zenginliğinin hayranlığını yaşıyorum. Mozart, sevgiyi, coşkuyu, sadeliği, çocuk saflığı ve doğallığını ama bir o kadar da olgunluğu ifade ediyor bana göre. Hiç şüphesiz -tüm eserleri- insanlığa bırakılan en güzel armağanlardandır. Kısacık yapıtlarında bile, her şeyi "Mozartca" dile getirmeyi başarmış olan dahi besteciyi Albert Schweizer, "Gerçek dehalar göklere uzananlardır, Mozart ise gökten inmiştir..." sözleriyle anlatıyor. 27 Ocak 1756 da dünyaya gelen Mozart'ı, kendi doğum gününde içten sevgiyle anmadan geçemeyeceğim. Çünkü Mozart'ın benim hayatımdaki yeri özeldir. Çok sevdiğim besteciye olan sevgim ve derin bağlılığımın, bana ve kariyerime her zaman uğur ve şans getirdiğine inanmışımdır.. 200. Ölüm yıldönümü dolayısıyla 1991'de Almanya'da verdiğim ilk konserimde bestecinin 5 numaralı "Türk Konçertosu"nu yorumlamış ve özel ödül olarak Saarland Üniversitesi'nin 1 yıllık bursunu kazanmıştım. Aynı yıl, bugün solisti olduğum İzmir Devlet Senfoni Orkestrası eşliğindeki ilk konserimi, bestecinin 4 numaralı re majör konçertosu ile, merhum şef Hikmet Şimşek yönetiminde vermiştim. Mozart'ın 250. Doğum yıldönümü olarak kutlanan 2006 yılında ise, Alexander Rudin yönetimindeki Moskova Musica Viva Oda Orkestrası eşliğinde, ilk Moskova konserimi verdim. Ayrıca bu özel yılın onuruna aynı değerli toplulukla 3. sol majör konçertoyu yorumladığım bir başka konserin canlı konser kaydı da, Türkiye'den bir albüm ve arşiv olarak raflardaki yerini aldı. Dünyada "Mozart Yılı" olarak ilan edilen özel yıllar bir yana, aslında Mozart'sız bir yıl düşünülemez ve yaşadığımız her yıl bir "Mozart Yılı"dır... Türk Marşı, Türk Konçertosu ve koskoca "Saraydan Kız Kaçırma" operasıyla bizim kültür mirasımızı, tarihimizi ve mentalitemizi bu denli içtenlik ve sevecenlikle -yüz yıllar önce- ele almış olan dünyanın en popüler ve olağanüstü dahi bestecisini, "2010 Avrupa Kültür Başkenti Istanbul" kutlamaları ve etkinliklerinde, kendisine olan minneti, ne kadar gösteriyor, yaşatabiliyor ve dünyaya sunabiliyoruz sizce?

        Diğer Yazılar