Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Heyecan dediğimiz şeyin kısaca bilimsel açıklaması böyle. Heyecan, doğanın bir kuralı, tamamen biyolojik ve insanca bir durumdur. Bu yüzden, heyecanın varlığını tanımak, kabullenmek ve onunla yaşamayı öğrenmek zorundayız. Özellikle canlı performansla sanatını icra eden bir sanatçı için heyecanını kontrol edebilmek, önemli bir özellik olduğu gibi, aynı zamanda bu kolaylık, başarının önemli bir parçasıdır. Heyecansız olmaz. Ama önemli olan heyecanı kontrol altına alabilmektir. Değerli olan da kontrollü bir heyecandır. Kontrolsuz olanın ismi paniktir ki bu durum başarıyı gölgede bırakır.

        Eğitimimi tamamladığım Saarbrücken Müzik Yüksek Okulu'nda virtüözite sınıfında ders veren hocalarımızdan Rus kemancı Valery Klimov'un bir sözünü hiç unutmuyorum: "Sahnede yüzde yüz başarılı olabilmek için, çalışmanızdan yüzde iki yüz emin olmanız gerekir!" derken çok haklıydı.. Çalışmanın verdiği emniyet ya da güvenin yerini pek tabii hiç bir şey dolduramaz. Çünkü çalışmak ya da çalışkanlık olgusu, başlıbaşına bir yetenektir. Eğer kendinizden ve yapmış olduğunuz çalışmadan eminseniz ve olağandışı bir durum yoksa, heyecanınızı doğallıkla kontrol edebilir ve dizginleyebilirsiniz.

        Geçtiğimiz yüzyılın en büyük kemancısı Jascha Heifetz, bir konserinde Mendelssohn'un konçertosunu yorumlayacaktır. Büyük virtüözün söz konusu konserdeki heyecanı öyle doruktadır ki, orkestranın çaldığı ilk iki ölçüden sonra kendi solosunun sırası geldiğinde, Mendelssohn yerine Brahms konçertosu çalmaya başlar. Heyecanını yenmek için Mendelssohn'u bilinçaltına saklamıştır sanki... Yehudi Menuhin ise, her konserinden önce saatler süren meditasyon ve yoga çalışmalarıyla kendisini konser atmosferine hazırlamıştır. Yine olağanüstü bir kemancı olan Henryk Szeryng de heyecanını hafifletmek veya bu işin zor taraflarını psikolojik olarak bertaraf edebilmek icin, kendisine başka ilginç bir çare bulmuştur: sanatçı, alkol alarak kendisini rahatlatır. Ancak bu durum herkes için olumlu ve asla geçerli bir yol değildir ve genellikle başarıyla sonuçlanmaz. Szeryng'in sadece bir istisna olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz sanırım...

        Bir ressam beğenmediği resmini yırtıp atabilir, yok edebilir ve yerine isterse yenisini yapar. Ancak virtüözlükte bu durum oldukça farklıdır. Uzun zaman ve büyük emek verilen çalışmaların sonucunu sahnede 'canlı olarak' sergilerken, hem yaşar hem de bunu yaşatırsınız... Hayatta yaptığınız iş ne olursa olsun -her işte- sağlam bir sinir sistemine sahip olmak, başarının temel ve değerli şartlarından birisidir diye düşünüyorum...

        Diğer Yazılar