Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜNYADAKİ çeşitli ve sonu olmayan yaşanmışlıkların sanata her zaman ve her yerde doğrudan etkisi olmuştur. Kahramanlar, büyük savaşlar, trajediler, zaferler, yenilgiler, aşklar, dinler, doğa ve insanlar tarafından yaratılan hikâyelerin birçoğu da efsane haline dönüşmüştür. Bu durum büyük ressamların tuvallerinde resimlenerek somutlaştırılmış, aynı şekilde büyük operaların konuları olarak da genellikle tarihi olaylardan, gerçek yaşam hikâyelerinden ve efsanelerden alınarak ölümsüzleştirilmiştir. Mozart'ın "İdomeneo"sundan, Donizetti'nin "Anna Bolena"sına, Saint-Saens'ın "Samson ve Delilah"sından Wagner'in "Tristan ve İsolde"sine ve Britten'in "Nuh'un Gemisi" operasına kadar burada belki de saymakla bitiremeyeceğimiz zengin bir dağarcığa sahiptir opera literatürü...

        Bugün, derin felsefesiyle beni etkileyen ve sizlerin de hoşuna gideceğine inandığım ünlü bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Tüm dinlere saygı duymakla beraber, dogmatik olmadığımı da belirtmek isterim çünkü konum din değil. Meşhur rivayete göre olayın en büyük kahramanı, kimi yerde karınca, bazı yerlerde ise kırlangıç olarak geçer. Ben her ikisini de çok severim ancak karıncaları oldum olası daha iyi tanıdığımı zannettiğim için, benim anlatımımdaki kahramanım bir karınca olacak burada. Olay, Hazreti İbrahim ve Nemrut Krallığı arasında geçen bir hak ve batıl savaşıdır. Zulme karşı çıkanların küçük katkılarıyla da olsa, bir saf belirleme hikâyesi...

        Hazreti İbrahim'i cayır cayır yakarlar.. İnsanlar, hayvanlar ve oradaki tüm canlılar bu korkunç olayı karşıdan izlerken, içlerinden küçücük bir karınca göle doğru hızla koşarak, kendince su taşıyıp ateşi söndürmeyi düşünür... Küçük karınca, gölden taşıyabileceği kadar suyu yüklendikten sonra telaş içinde olay yerine dönerken, heybetli bir fil yolunu keser ve ona yüksek bir tonda şöyle seslenir: "Karınca, bu koskoca vücudumla ben bile bu ateşi söndürmek amacıyla bunu yapmıyorum, gülünç olma, burada senin taşıyacağın su ne işe yarar ki?.." diye kendisine hayretle sorar. Karınca file dönerek: " Ben, taşıyabileceğim kadar suyu, sadece 'doğrunun ve gerçeğin' yanında olduğumu gösterebilmek için taşıyorum..." diye cevap verir...

        Herkes kendi hayatından sorumludur. Yaşam adına sadece "elinden geleni yapabilmek" olgusu, ne denli harika ve derin bir düşüncedir...

        Diğer Yazılar