Kemeraltı kültürü..
Acilen oluşturmalıyız..
Kendimi dinlendirmek istediğimde, o daracık sokaklarının tadını çıkarmaya koştuğum bu bölgenin müdavimlerindenim..
Her duvar, her köşeyi döndüğünüzde karşılaşacağınız bir küçük cumba, köfteci Hidayet, kahve içilen mekanlar, her türlü ihtiyaca en ekonomik karşılığı veren dükkanlar ve sokağa dökülen alışveriş imkanı..
Değme AVM’nin veremeyeceği bir nostaljik lezzet..
Üstünüze atlayan tarihi doku..
Tamamı tarihi bir kültürü yansıtıyor ama biz Kemeraltı denilen mahalleyi sunma ve kullanma kültüründe sorun yaşamıyoruz diyemem..
Şimdilerde el atılmaya başlanmış bu buram buram tarih kokan dokuya..
Amaç şehre katkısını artırmak..
İstanbul’un Kapalıçarşı’sı var ise İzmir’in de Kemeraltı’sı var ve kıymetini bilmemiz gerekiyor.
Her taşı kaldırdığınızda altından tarih fışkıran Ege’nin incisi İzmir’in her saniye yaşayan en yoğun iş merkezi biraz revizyona muhtaç..
Bu iş için TARKEM diye bir kuruluşumuz var artık..
Ama neyi hedeflediğinden çok kimlerin orada bulunacağı önemlidir..
Yanlış bir kadro oluşursa peşini bırakmam çünkü ehliyetsiz insanların bu bölgeyi ‘abat’ etmek kadar ‘berbat’ edebileceğini de çok iyi biliyorum.
Yani durum tam bir bıçak sırtı..
DEĞERLERİ KORUMAK
Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret Anonim Şirketi (TARKEM), kentin tarihi dokusunun düzenlenmesi, korunması, ticari potansiyelinin geliştirilmesi ve şehir değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla 2 yıl önce kurulmuş..
Biraz araştırdım..
Şirket, turistik hizmet tesisleri, lokanta, kafeterya, çarşı, turistik eşya satış mağazaları inşa edecek, işletecek, her çeşit restorasyon ve mimari düzenlemeyi yapabilecek.
Tekelleşecek yani..
Bu iyi bir şey mi derseniz; orada tereddütlerim var..
Olayı eline alan bu şirketi TARKEM diye anıyoruz.
Ana fikir ise kentin tarihi dokusunu ayağa kaldırarak Kemeraltı’nı dev bir açık hava alışveriş merkezine dönüştürmek..
Bürokratik bir davranışla Kemeraltı’nın dokusunu bozmayacaklarını ve hatta üstüne ekleyeceklerini ummak istiyorum..
Ama korkuyorum da..
İşi bilmez birilerinin işi eline almasından hep korkarım..
Umudum bir İzmir aşığının hayali olur, ya da ‘adama bir iş bulup’ bu proje ona teslim edilecekse, Kemeraltı’nı da kaybederiz alimallah..
Buyrun burdan yakın..
İtalya’nın dünyaca ünlü kenti Venedik’te tekerlekli bavullara yasak geldi.
Nedeni çok basit..
Şehrin huzurunu bozduğuna inanmışlar!..
Düşünebiliyor musunuz, Venedik sokaklarında gondolla geçen birisinin megafonu eline alıp ‘overlokçu geldi hanıııım’ diye bağırdığını..
Ya da ‘badadiz suvaaan’ diye höykürdüğünü.. Venedik Belediyesi duruma el koymuş ve kenti ziyaret edecek turistlere bu tür bavulları kullanmaları halinde büyüklüğüne göre 100 ile 500 euro arasında para cezası kesileceğini açıklamış. Yasağın; ünlü kenti ziyarete gelen turistlerin yerleşme yerlerine giderken veya şehirden ayrılırken bavullarının çıkardığı gürültüden halkın rahatsız olması gerekçe oluşturmuş..
Turistlere ziyaretlerinde klasik ve elle taşınan bavulların kullanılması tavsiye ediliyor.
Venedik özel Komiseri Vittorio Zappalorto, kentte yaşayan yaklaşık 50 bin sakinin bavulların çıkardığı gürültülere artık dayanamaz hale geldiğini ileri sürerek, “Burayı yılda 20 milyon turist ziyaret ediyor, yılın her ayı turist geliyor onların taşıdıkları
bavulların çıkarttığı gürültüyü bir de siz düşünün” diyor..
Hani hep diyorum ya; ‘bir şehir içinde yaşayanlar için vardır’ diye..
N’olacak bu İzmir’in hali..
Alacağı kredilerle bir şehri yaşatmaya, ayakta tutmaya ve güzelleştirip kolay yaşamaya doğru sürüklemeye çalışan bir yönetim bunu nereye kadar zorlayabilir..
Borca mutluluk olmuyor..
Kredi alarak huzur da olmuyor..
Devletin bakıp da görmezden geldiği bir kentin; ki orası tarihin ve turizmin başkentidir, kadersizliğidir bu..
Şimdi şu habere bakın:
“17 Aralık tarihinde 85 vagonlu 17 tren seti alımı için uluslararası ihaleye çıkacak olan İzmir Büyükşehir Belediyesi, alım maliyetinin 38.5 milyon euroluk kısmı için Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile kredi sözleşmesi imzaladı.”
6 ayda stat yapılabiliyor..
Hava alanı ve köprü bitime doğru gidiyor..
Bu devletin en azından ‘gönlü zengin..”
İzmir ise, borç alarak geleceğini ipotek ederek yaşamını sürdürmeye çalışıyor..
Tuhaf değil mi?..
Düz mantık
-Öğrendik ki... Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava yoludur... Öğrendik ki... Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken yaşadıklarımızdır... Öğrendik ki... Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur... Can Dündar
Bir söz
-İnsanları kaderleri karşılaştırır, karakterleri yakınlaştırır, kararları anlaştırır, davranışları uzaklaştırır...