Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kendi hayalinizi inşa edin..

        Her şey önce hayal etmekle, sonra istemekle, ardından uğrunda bir adım atmakla başlar.

        Sonra bir bakarsınız ki peşinden koştuğunuz şey avucunuzun içinde duruyor..

        “Eğer kendi hayalinizi inşa etmezseniz, başkası sizi kendi hayalini inşa etmeniz için işe alacaktır” demiş Tony Daskin..

        Bugünün iktidarı bir hayal peşinde koşarken şimdi o hayali arkada bırakmış olarak görüyor kendi. Yeni hayaller arıyor..

        Kimi zaman zorla, kimi zaman dayatarak, kimi zaman da öpüp okşayarak..

        Ama önce imkansız gibi görüneni hayal etmişti, şimdi eline geçirdi kendi hayalini.

        Muhalefetin en kalabalık hali de sürekli kendi kendine devrilmesini hayal ediyor siyasi erkin; ama hayali bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü hayaline doğru bir adım atmıyor. Başkasının hayallerinin tökezlemesinden medet umuyor..

        Ve tabii ki olmuyor..

        Muhalefetin kendi içinden doğurduğu Emine Ülker Tarhan duruşu ise çok ciddi bir hayal kuranların oluşturduğu siyasi bir birikimdir..

        O ve arkadaşları başkalarının hayallerinde figüran olmak yerine, kendi hayallerinde başrole soyundular..

        BU BÖLÜNME Mİ?

        Eğer öyleyse bölünerek çoğalmak da bir tabiat kuralı değil mi?

        Mesela kemik bir kitleye sahip olan AK Parti tutkusu bana göre bölünemez. Bölünerek de çoğalamaz dolayısıyla. Kendi içinden başka ve farklı fikirlerin çıkması mümkün değildir, çünkü şu anın iktidarı ‘tek bir fikrin’ iktidarıdır.

        Mevcut iktidarın bir başkasının hayalinde rol kapma gibi bir dürtüsü yok ve olamaz..

        Ama muhalefet duruşu bir bölünme, rakibinin bundan bir zayıflama ama kendisinin de bundan bir güçlenme beklemesi durumundayız artık.

        Bir çok fikrin bir arada barınması ve bazılarının da kendi yolunda gitmek istemesi bir demokratik duruş, ya da çoğul fikirlerin yaşaması gibi görülebilir.

        Ancak tek fikrin partisi 12 yıldan fazladır bu ülkede üstünlük sağlayabiliyorsa, ortada bizim öngörümüzün dışında bir durum var demektir ve üzerinde durulması gerekmektedir.

        İktidarın görüşünde çok fazla ve çok çeşitli ve hatta çok farklı fikirler yoktur.

        Bilgiyi işin içine katmayı pek sevmeyen bir kitle çok fazla ve farklı fikirlerden de hoşlanmaz.

        O zaman..

        İktidar başkasının değil kendi hayallerinin peşinde koştuğu sürece etkinliği bozulmadan devam edecek, muhalefet ise farklı fikirlerin yelpazesini açtıkça demokratik duruşunu beğenmeme rağmen, başkasının hayallerinde önemli bir oyuncu olmaya devam edecektir..

        Hayaller üzerine bir gezinti

        Gelin; mademki başa ‘hayal’ üzerine bir yaklaşım oturttuk, o zaman hayal üzerine kafa yoran insanların söyledikleri arasında da bir tur atalım.

        Mesela,

        ‘Eğer ağaca tırmanmak istiyorsanız, yıldızlara ulaşmaya niyet edin ki başarasınız’ demiş Konfüçyus..

        Daha umut kokan bir görüş ise şunu söylüyor:

        ‘Gelecek, hayallerinin peşini bırakmayanlarındır’ Kaynak ise Eleanor Roosevelt..

        Daha iddialı bir deyiş ise şu hayal meselesine şöyle bakıyor:

        “Nereye gittiğini bilen bir kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir” bu sözün sahibi de Starr Jordan..

        Bir başka sosyolojik yaklaşım ise şunu konuşmuş:

        ‘Büyük insanların amaçları, diğer insanların ise heves ve arzuları vardır’ üstelik bu bir halk deyişi. Sahipsiz..

        Son olarak da Bernard Shaw’a göz atmadan durulabilir mi, söz konusu olan hayaller ise..

        ‘İnsanlar olmuş olanlara bakarak, ‘neden?’ diye sorarlar. Ben olmamış şeyleri düşünerek, ‘neden olmasın?’ diye sorarım..

        Sabuncubeli Tüneli’nde durum vaziyeti!

        Çok kullandığım bir yol olduğu için Sabuncubeli tünelinin gelişmesini de yakından takip edenlerdenim.

        AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, bu konuya önceki gün bir açıklık getirdi..

        ‘Ben de umutlanayım mı yoksa beni oyalıyorlar arasında bir yere sıkışmış gibi hissediyorum kendimi.’

        Diyor ki; “Manisa-İzmir Sabuncubeli tüneli ihalesi daha önce yap işlet devret modeli ile Koçoğlu firmasına kalmıştı. Bir banka ile anlaşarak kredi sağlayan bu firma yaklaşık bir buçuk yıldır çalışmalarına devam ediyordu. Fakat bir süre sonra oradaki toprağın yapısının zorluğu nedeniyle çalışmalarında biraz zorlandı. Şimdi ise firma yani Koçoğlu İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi iflasını istedi ve bununla ilgili de mahkemeye müracaat etti. Burada çalışan aynı zamanda taşeron bir firma da var. Taşeron firma olan Kamacı inşaatta çalışan 175 kişi üç aydır maaşlarını alamıyorlardı. Bu işçiler, Valiliğimize, Karayolları Genel Müdürlüğüne, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, Ulaştırma Bakanlığına ve bizlere başvurdular. Şimdi bu firma burayı bırakacak ve yeniden Karayolları Genel Müdürlüğü ihaleye çıkacak. Ve ihaleye çıkarken de banka ile görüşmeler yapacak. Banka eğer yeni ihaleyi alacak olan şirket ile anlaşma sağlarsa ve banka sağlamış olduğu krediyi bu firma ile devam ettirirse kredi böylece başka bir firmaya devredilmiş olacak. Borçları da yeni firma üstlenmiş olacak Burada bankanın tutumu çok önemli.”

        Yani Tünel inşaatı olmuş şimdiden bir maden faciasının ölüm olmayan hali..

        Taşaron, kredi, iflas, banka arasına sıkışıp kaldı bizim güzelim tünel..

        Düz mantık

        -Bir cep telefonu artık akıl almayacak her şeyi yapabilecek yeteneklerle donatılmış durumda. Son nokta herhalde iki kişinin birbirine şarj gönderebilmesi olacak. Onu da becerebildiler mi; bu iş tamamdır..

        Diğer Yazılar