Amerika'da 7 gün..
Size kalkıp Amerika’yı anlatacak değilim. “Sokaklar şöyle temiz, kaldığınız yerin önüne çıktığınızda hemen birkaç ‘good morning’ geçiyor önünüzden” filan da diyecek değilim..
Hele; ‘DKNY oranın yerli malı ve çok ucuza alabilirsiniz’ muhabbetine hiç de gerek olmadığını iyi biliyorum..
Biz Türkler alışverişin uzmanıyızdır zaten..
Başınızı yukarı kaldırdığınızda 5. Avenue veya Lexington Street olsun ya da Time Square’e doğru yürüyor olun, gökyüzünü görmenizin pek mümkün olmadığını, görseniz bile gökdelenlerin üst katlarının bulutların arasında kalmış görüntüsü ile bir süre sonra çok sıkılacağınızı anlatmama da gerek yok..
Unutmadan söyleyeyim..
Sokakta satılan sosisli sandviçlerinin de tadına doyum olmuyor..
Sakın ha; siz siz olun ‘New York’ta 5 Minare’ muhabbetine girmeyin, çünkü öyle bir şey de yok.
Pekiii..
Ne var orada?..
AMERİKALI TÜRKLER..
Orada Türkler var..
Bir çok ülkenin ‘gurbetçisi’ ile vakit geçirmişliğim, günlerce duygu paylaşmışlığım vardır fazlasıyla.
Ama beni en çok en uzaktaki Türkler etkiledi diyebilirim..
Hepsi ‘yeni dünya’ formatına uyum sağlamış, muhteşem bir dayanışma gösteren, hayata bakışları ne olursa olsun oluşturulmuş koloninin faydası uğruna özveride bulunabilen adam gibi adamlar.
He rşeyden önce ‘ülkem’ diyenler çoğunlukta orada..
Sonra ayrılıyorlar hayata bakışlarına göre, siyasi duruşlarına göre ve hatta tuttukları takımlara göre..
Önce Türkiye..
Önce bir Türk..
NEW JERSEY’DE TÜRK GECESİ
Bir balo düzenlediler ve bizi de davet ettiler.. New York Başkonsolosumuz Ertan Yalçın beyin masasına oturttular.
650 kişiye yakın seçkin bir toplulukla birlikte 3-5 saat geçirdik..
Ahmet Gürler’in başkanı olduğu Galatasaray USA tarafından düzenlenen muhteşem bir geceye ortak ettiler bizi.
Merkezi Şikago’da bulunan ‘Turkish News’ üzerine internet yayını yapan bir televizyona konuk olduğumda Habertürk Gazetesi’ndeki bu yazılarımı satır satır okuduklarını öğrenmek ise beni mest etti demeliyim..
Cevat Prekazi ile anılar tazeledik..
Yonca Lodi ile dans bile ettik..
Başkanın eşi Aslı Gürler hanımefendi sanki New York’un sahibiymiş gibi ilgilendi bizimle.
Sonra Levent Sertbaş’ın İstanbul Kebap Salonu’nda tadını Türkiye’de bile bulamadığım kelle paça ve üstüne yediğim sakızlı kazandibini anlatamam.
Tabii ki sevgili eşi Kadriye Sertbaş’ın olağanüstü ev sahipliği sayesinde New Jersey’in altını üstüne getirdiğimiz saatleri ve bizim için seferber olan karşılıksız sevgilerine değer biçemem..
Hiperaktif Gökmen Leventeli’yi, Brooklyn kıyısına kurulmuş bildiğimiz kıyı şeridi balıkçısı Yusuf Başusta’nın hamsi tavasını, Yusuf Edebali ve tabii ki Nuri Cenker’in desteğini..
TÜRKİYE TUTKUSU ELLE TUTULUR GİBİ
Bütün bu saydığım insanların ülke sevgisi, ülke hakkında fikirleri, endişeleri ve büyük umutları var..
Çok zarif bir insan olan New York başkonsolosumuz ve saygıdeğer eşleri ile aynı masadaydık. Dertleştik bol bol..
Türkiye ile ilgili umutlarımızı yoğun miktarda ve en umutlu biçimde paylaştık.
Herkes bir ucundan tutmuştu o gecenin.
Başkan Ahmet Gürler bayağı zorlanmıştı ama sonunda onun da yüzü güldü..
Seattle’ı, Washington’u hep oradaydı. Tüm Galatasaray USA dernekleri bir aradaydı.
Fakat en önemlisi Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın Amerika’da bulunan dernekleri de geceye katılmışlardı.
Dedik ya, öncelik Türkiyeli olmaktı diye..
Tam bir dayanışma gecesiydi, çünkü adı üstündeydi gecenin: Asaletin Gecesi..
Adını hak eden bir gece ve bana insanlığımı hatırlatan sıcacık Amerikalı Türk dostlarıma şükranlarımı sunmak zorundaydım..
ÜLKEM UZAKTAN DAHA GÜZEL..
Doğasını, taşını toprağını, tepesini kıyısını tartışmam.
Ama ülkemize iyi davranmadığımızı, taşının toprağının kıymetini bilmeden hoyratça harcadığımızı, insan ilişkilerini de vahşice yıprattığımızı da tartışmam..
Kaldırımın kenarında bir troleyin üstüne çıkmış birisi Amerikan polisi hakkında ağzına geleni söylüyordu mesela..
Hakaretler ediyor ve küfür bile kullanıyordu.
Hemen başına 8-10 NYPD yani ‘New York Polis Department’ görevlisi geldi.
‘Tamam’ dedim kendi kendime..
‘Gitti gariban..’
Oysa yanında bekleyip kendilerine edilen küfür ve hakaretleri dinleyip durdular.
Merakımı bizimkilerden biri giderdi..
‘Abi buna bir şey yapmazlar. Onu korumak için etrafındalar. Ona tepki olursa korumak için..’ demezler mi?.
Derler..
Çünkü orası Amerika..
Karşı tepki olduğunda da hemen karşı kaldırımı gösterip ‘sen de git orada yap’ derlermiş..
‘Hadi yaa..’ dedim kendi kendime..
‘Böyle de ülke olur mu?’ diye geçti içimden..
Ancaaaak..
Polis, elini cebine attı diye birinin kafasına da sıkabiliyor orada, biri gelip arabada sandviç yiyen iki polisin kafasına da sıkabiliyor..
Özetle..
Amerika’nın temizliği, huzuru da bir harika, huzursuzluğu da evlerden ırak..
Allahtan ki; orada çok ‘kalifiye’ Türkler var..