Politika sanattır..
Ünlü komedyen Bob Hope der ki;
“Politika öyle bir sanattır ki, insan başkasının ayağına bastığında kendisi ‘ahh’ der..”
Ne kadar ve nasıl bir sanat olduğu tartışılır ama yine de ‘çok yüzlülük’ konusunda bir beceri olduğu kesindir.
Derdim İzmir’in Karşıyaka’sına yapılacak stad polemiği..
Meselem stad değil..
Stad üzerinden devşirilen siyasi bir polemik..
Önce AK Parti İzmir milletvekili sayın Binali Yıldırım zamanlaması mükemmel ayarlanmış bir çıkış yaparak biraz restleşmeye davetiye çıkardı, biraz da stad üzerinden köşeye sıkıştırdı Karşıyaka Belediyesi’ni..
Alt yazıyı iyi okursak bunda İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Karşıyaka Belediyesi’nin mensubu olduğu partiye karşı bir hamle olduğunu görebiliriz.
Mesele stad yapımından çok öteye geçen bir siyasi hamleydi.
Binali Yıldırım aniden fil ve atı öne çıkararak rakibini hamleye zorladı.
‘Tüm engelleri yıka yıka stadı yapacağız’ söylemi; aslında stad yapımından çok, ‘tüm engelleri’ sözcüklerini barındırması itibariyle CHP yönetiminin böğrüne bir hançer saplamayı barındırıyordu içerisinde.
Yıldırım iktidar ama İzmir’de muktedir değil, Aziz Kocaoğlu ve Hüseyin Mutlu Akpınar ise muktedir ama iktidar değil.. Buradan yakalandı bu kısır çekişme.
ŞANLI GEÇMİŞ
Bu sözcüğü çok fazla üstüne basa basa kullandı sayın İzmir Milletvekili Binali Yıldırım.
‘10 yıldır ipe un seren bir yönetim var’ diyerek çaktı tokadı.
Yalı’daki stadın yapılacağını ısrarla söylerken çektiği ipin ucuyla yumağın tümünü boşaltmayı hesaplıyordu belli ki.
15 bin kişilik Yalı’ya yapılacak stadın müjdesini verirken bir anlamda ‘hodri meydan’ demiş oldu.
Yıldırım yapar mı?.. Bal gibi yapar.. Ama şehir onun değil.. “Verin bu kenti en az üç stad yaparız, Göztepe-Karşıyaka arasına köprü de tünel de yaparız, kenti de abat ederiz” var altında bu çıkışın.
Bu arada Örnekköy meselesinin de kamu oyunu oyalamak taktiği olduğunu ve oraya; dere yatağı olması hasebiyle stad yapılamayacağını da söyleyerek bombayı CHP’li yerel yöneticilerin kucağına bırakıp kentten ayrıldı.. Hemen ardından AK Partili vekil Hamza Dağ bir açıklama yaptı. Bu da son darbe oldu.
Şöyle dedi Dağ: ‘Yalı Stadı için Bakanlar Kurulu’ndan ivedi bir kamulaştırma kararı çıkacak..’
Dikkat ederseniz ‘çıkmalı’ veya ‘çıkması için çalışacağız’ değil, en netinden ‘çı-ka-cak’ dedi..
CEVAP ERKEN VE SERT
Karşıyaka Belediye Başkanı Akpınar, anında gösterdiği bir siyasi refleksle hamlesini yaptı tabii ki..
‘Amaç kesinlikle stad yapmak değil, genel seçimler öncesi siyasi bir çıkıştır. Karşıyakalılar istiyor diyorlar, o zaman halk oylaması yapalım..’
Bu oyunda veziri çıkmak ve ‘şah’ deme hamlesinin bir öncesidir..
Erhan Hartaç’ın bunu ayrıntılı bir biçimde dile getirdiğini gördüğümde beklediğim çıkışı gördüm ama bu kadar çabuk bir çıkış beklemiyordum yorumu; alın yazısı gibi önüme çıktı..
Halk oylamasının iktidar için olumsuz sonuç verme ihtimali çok yüksektir, çünkü Karşıyaka dinamikleri çok farklı ve kararlıdır..
İktidar olamayan muktedir böylece sıkıştığı köşeden çabuk çıkmış oldu ve üst üste vurmaya başladı siyasi rakibine..
Yalı arazisinin kentin ve çocukların geleceği olduğundan girip, teknik olarak 14 bin kişilik bir stadın orayı katletmek anlamına geleceğinden çıktı..
Benim fikrim ise..
Stad bahane, kavga şahane..
Mesele Karşıyaka’ya yapılacak bir stad meselesi asla değil.
Mesele İzmir’in tökezleyen ve eli kolu bağlı ve bir o kadar da çaresiz yerel yönetimlerinin beline beline vurmak.
Yakalamışken kanırtmak..
İktidar oraya stadı yapar mı yapar..
Ama ‘ver İzmir’i sana stadın kralını yapayım’ gibi çok sevimsiz ve art niyeti açıkça okunan tavrından da vazgeçmelidir.
Yerel yönetim ise iktidar olup muktedir olamamanın sıkıntısını üstünden atmanın başka yollarını bulup denemelidir. Çünkü bu kentin iyi yönetilmediği apaçık ortadadır..
Ama iktidarın bakışı ve duruşu nedeniyle de iyi yönetilmesinin asla mümkün olmadığıdır.. Bana göre..
‘Şehit olmayı göze almadan gazilik mertebesine ulaşamazsınız..’
Karşıyaka yönetimi cevap yerine gözünü karartıp bir şeyler yapmak durumundadır artık..
Çünkü..
“İnsanlar sadece söylediklerinden değil, çoğunlukla sustuklarından da sorumludurlar..”
Bir sözüm var
Herkesin üç kişiliği vardır..
Birincisi ortaya koyduğu..
İkincisi gerçekten sahip olduğu..
Üçüncüsü ise; sahip olduğunu sandığı..