Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir iş nedeniyle dünyanın bir ucuna yapılan bir seyahatin artan zamanlarını kendimce bir geziye çevirdim..

        Haiti, Jamaica ve Meksika’nın bir yerlerine uğradım.

        Haiti’de Labadee diye bir koya çıkardılar beni..

        Meğer üç ay denizde kaldıktan sonra Colomb’un direğe çıkardığı gözcüsünün ‘karaaa göründüüü’ diye ilk bağırdığı yermiş orası.

        Daha yanaşmadan rom şişeleri açılmış ve kutlamalar başlamış..

        Sonra da karaya çıkıp yerlileri kılıçtan geçirmişler tabii ki..

        Kafalar iyiymiş nasıl olsa..

        Orada denize girerken aramızda Türkçe konuştuğumuzu duyan bir İskandinav geldi yanıma ve Türk olup olmadığımızı sordu..

        Hem de yarım yamalak bir Türkçe ile..

        Adamda ise hiç Türk tipi yok..

        Hele İzmir’de yaşadığımı öğrenince gidip iki Hindistan cevizi kapıp gelmez mi?..

        Eeee.. Muhabbet farz oldu tabii ki..

        Adam 4 kere ailesiyle, kruvaziyer gemisiyle İzmir’e gelmiş. İkisinde onu turla kapıp Selçuk’taki Meryem Ana ve Efes harabelerine götürmüşler..

        Üçüncü gelişinde kopmuş kafileden ve İzmir’i bir gün dolaşmış.

        Bana tarihi Kemeraltı çarşısını anlattı, Saat Kulesi önündeki resimlerini gösterdi, kumru yemenin tadını açıkladı..

        Sonra bir kere de ailesiyle özel gelip bir hafta kalmış İzmir’de..

        Aşık olmuş şehre..

        Ne kadar şanslısınız’ dedi..

        20 dakikada Urla’ya gittiğini, 40 dakikada Çeşme Alaçatı’ya gidip yüzdüğünü, dünyanın merkezi denilen Şirince’ye bir saatte gidip meyveli şarap içtiğini anlattı.

        Yakında gelip yerleşecekmiş..

        Adam bana Haiti’nin Labadee kentinde İzmir’i anlattı..

        Gurur duydum..

        Haaa...

        Baktım da etraftaki yerlilerde Türk izlenimi göremedim..

        Emin değilim ama ilk biz gelmiş olsaydık en azından orası savaş durumunda olan ve etrafı cami dolu bir ülke olmaz mıydı?.

        Colomb’dan önce biz gittiysek bile kıymetini bilememişiz demek ki..

        Saldırın kentimize..

        Gelir gelmez bir habere ilişti gözüm de ondan yazdım bunu.

        İzmir gözde şehir.. Akdeniz’in incisi.. Medeniyetin beşiği..

        Bildiğimiz sadece 10 bin yıldan fazla geçmişi ve barındırdığı onlarca medeniyet..

        Gelişmesi de hiç bitmeyen bir şehir..

        Hızlı gelişimi ile dünyanın ilgisini çeken İzmir, yabancı ülkelerin de gözdesi haline geldi malumunuz..

        Atlanta ve Şangay’dan sonra dünyadaki üçüncü yatırım ofisini İzmir’de kuran Bremen’in ardından, Macaristan da İzmir’de bir ticaret ofisi açmak için harekete geçti. İzmir’de ABD ve Almanya’nın da ticaret ofisleri bulunuyor.

        İzmir’in bağrı geniş, yüreği derin, elleri sıcak, kucağı ise herkese açık anlaşılan..

        Din adamından barışa davet

        Bu haber de ben yokken gelişmiş..

        Döner dönmez beni etkilediği için birkaç satır değinmem gerektiğini düşündüm.

        Konu Patrik Bartholomeos..

        Patriklik görevi sırasında pek çok Müslüman ülkeyi ziyaret ettiğini kaydeden Bartholomeos şöyle birkaç cümle sarfetmiş:

        Din adamları olarak farklılıkları Tanrı’nın bir hikmeti olarak görüp onları sevmek gerektiğine inanıyoruz. Hepimiz nasıl çıplak olarak dünyaya geldiysek, aynı şekilde çıplak olarak bu dünyadan ayrılacağız. Türkiye’de buna ‘Kefenin cebi yok’ diyoruz. Diğer taraftan şiddet ancak Tanrı’nın lütfettiği aklı yeterince kullanamayanların başvurduğu yöntemdir. Bugün dünya ölçeğinde yaşanan terör faaliyetlerinin dinle ilişkilendirilmesini doğru bulmamaktayız. Birilerinin bu eylemleri bu şekilde lanse etmelerine karşı din adamları olarak müsaade etmemeliyiz. Din tarihte defalarca siyasi ve ekonomik emeller için kullanıldı maalesef. Bugün benzeri olayların tekrarlanmaması için din adamları el ele durmalıdır.”

        Ne denir..

        Keşke bu konuşma dili her dinin yetkilisine nasip olsa..

        Sömestr bitti

        Havalar çocuklarımızın iki hafta kadar soluk almasını sağladı ama dışarı çıkmasını sağlayamadı.

        En azından İzmirli bazı aileler çocuklarını balkona çıkarıp; “bak bu kar” deme fırsatı buldular.

        Tanıştırdılar birbirini rahatsız etmeden yere düşen kar taneleri ile..

        Onların dansı ve uyumu ile..

        Amaa..

        İzmirliyseniz kardan adam şansınız asla olamayacaktır..

        DÜZ MANTIK:

        * Plautus’a göre kötü bir adama iyilik etmek, iyi bir adama kötülük etmek kadar tehlikeliymiş..

        Nasıl anlayacağım ben şimdi adamın iyi olup olmadığını..

        En iyisi iyilik yapar geçerim..

        Ne demişler..

        İyilik yap denize at, Halik bilmezse balık bilir..”

        Diğer Yazılar