Çocuğun oyun hakkı - 2
Önceki yazıda çocukların oyunla büyümesinin öneminden ve toplumsal ‘oyunu’ erkenden anlaması ve güçlü durabilmesi için geçirdiği zamanı bir hazırlığa bazen de amaçsız bir rahatlamaya çevirmesinin yararından bahsetmiştik. Oyun, süreç içerisinde birden ve kendiliğinden zuhur eden gelişmeleri ve olayları idrak etmenin ve onlara karşı eyleme geçebilmenin bir modelini içerir. Çocuk oynadıkça kendisini tanır, kendi deneyimine göre bir öğrenme yöntemi geliştirir, içsel ve ani dürtülerini tatmin eder, bazen de arkadaş ya da taraf olma duygusunu pekiştirir. Oyun mutluluğu, coşkuyu, endişeyi, kazanma hissini ve tedirgin bir merakı besleyen davranış etkinliğidir; uzlaşının ve kuralların sınırını keşif için ve heyecanı, riski ve kural ihlalinden kaynaklanan tehlike duygusunu yaşamak için gereklidir.
OYUNLARIN NİTELİĞİ
Çocuğun oyun hakkını savunmak ve bu konuda bilinçlenmek için oyunların niteliklerini bilmek gerekir. C. Garvey’e göre oyunun beş niteliği vardır. Oyun öncelikle sadece keyif almak için yapılmalıdır; ödül ya da başka uygunluklar içermesi gerekmez. Oyunun süreç olarak kendi amacı dışında bir amaca sahip olması beklenmez. Oyuna, oyunda olmayı seçerek ve isteyerek girilir, oyunda zorla bulunulmaz. Çocuk aynı anda zihinsel ve bedensel olarak aktif bir katılım içinde olmalıdır.
Oyun çocuğun toplumsal yönünü zenginleştirmek ve sosyal rolleri daha iyi kavramasını sağlamak kadar fantezi işlevi de görür. Bu açıdan çocukların oyunlarına iki farklı biçimde bakılabilir. Toplumsal oyunlar; çocukların öteki oyun arkadaşlarıyla karşılıklı etkileşimlerini sağlar. Oyuncular genel olarak kendi kimliklerini ve karakter özelliklerini oyuna doğrudan aktarırlar. Fantezi oyunlarıysa çocukların sanki oynuyor gibi göründüğü ancak düşünce ve hayallerinin öne çıktığı oyunlardır.
OYUN DÖNEMLERİ
Oyunların nitelikleri kadar dönemleri de önemlidir. J. Piaget’ye göre üç oyun dönemi vardır. İlk oyun dönemi bireyseldir. 0-2 yaş arası alıştırmalı oyun döneminde çocuk; bakma değme gibi bedensel eylemlerde bulunarak nesneleri tanır. Sembolik oyun döneminde (2-11 yaş) taklit etme ve olaylara karşı tutum geliştirme gibi özellikler öne çıkar ve bilişsel gelişim çerçevesinde gerçek olaylar oyunlara uyarlanır (süpürgeden at, koltuktan ev ya da tahtadan silah vb.). Okul öncesi hariç; kurallı oyun dönemine kadar (12 yaş ve sonrası) çocuklar için kurallar yasa gibidir ve değişmezler (saklambaç, sek sek, satranç ve dama vb).
FİZİKSEL ve PSİKOLOJİK GELİŞİM
Çocuk doğumdan itibaren oyunla karşılaşarak annesiyle, babasıyla temasa geçer ve gıdıklama, Ce-Eee, doldur boşalt ve dizme oyunları gibi oyunlar oynarken fiziksel gelişimini tamamlar. Oyun kaslarını kullanmayı, bedensel ifadeyi destekler. Çocuk sadece hareketle büyür ve ona hareket kabiliyeti sunan ilk gerçeklik oyundur. Eğer çocukluk döneminde oyun yerine iş kollarında çalıştırılırsa fiziksel gelişimi etkilenebilir.
Oyun çocuğun kişilik gelişimi için de önemlidir. Yoksa sosyal olarak yönsüz ve bağsız, sorunlarını uyumla çözemeyen, korkularını aşamayan ve özsaygısı azalan bir kişilik yapısı oluşabilir. Oyun içindeki ceza, sorumluluk, duygu ve rekabet hayat için gerekli bir psikolojik hazırlıktır. Oyunla beslenmiş bir zihin, iç dünyayı ve duyguları taciz eden unsurlara karşı daha dirençlidir.
Yetişkinler açısından oyun, çocuğun eğlenmesine ve oyalanmasına yarayan amaçsız bir uğraş gibi görünebilir. Oyun, çocuklarla iletişim kurmanın ve onların dünyasını paylaşmanın en doğal yoludur ve en sağlıklı sonuç veren yöntemidir. Çocuk için oyun, içinde yaşadığı ve mutlu olduğu bir dünyadır. Oyun onun kendi ‘cenneti’ olduğu kadar bilişsel gelişimidir de.