Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MALUM, artık futbola olan açlığımız artık tavan noktasında. Dolayısıyla önümüzdeki tabağa Romanya 2. Ligi’nden bir ‘yemek’ getirseler, onu bile ziyafet tadında izleyip tüketecek hale geldik. Araya yanlışlıkla mı girdi bilinmez ama ezkaza bir de Barcelona-Real Madrid maçı girince tüm ‘aç bünyeler’ hücum ettik ekranların başına... Saha içindeki güzellikler özlem dolu futbol açlarına yetip de artarken, son dakikalarda yaşanan bitmek bilmez gerginlik, ezeli rekabetin sınır tanımadığı gerçeğini bir kez daha yüzümüze vurdu.

        Barcelonalı oyunculara yapılan sert faullerin ardından Bordo-Mavili futbolcuların kendilerini tüfekle vurulmuş gibi yerden yere savurmalarını elbette doğal karşılayacak değilim ancak Real Madridli bazı oyuncuların ‘Jose Mourinho efekti’ nedeniyle tanınmayacak hale bürünmeleri şaşırtıcı... Daha düne kadar okuluna kalem kutusu ve sırt çantasıyla giden bir öğrenci statüsünde ‘takılan’ Casillas’ı bile tanıyabilmek mümkün değil. Marcelo’nun önce Messi’nin beline, daha sonra da Fabregas’ın bileklerine yaptığı acımasız darbelere ne demeli? Pepe zaten bildiğiniz gibi... Geçen yılı da kattığımızda toplamda yapılan 7 ‘El Clasico’da yaşananları akıllara getirince tüm bunları ‘Özel Biri’nin aşırı kazanma hırsına bağlamak mümkün...

        Şişkin egosu ve tavan noktasındaki kibri kendine karşıt olanları kızdırıp, sevenlerinin hoşuna gitse de, Mourinho özellikle son ‘El Clasico’da yaptıkları ve ağzından çıkan cümleleriyle kulübüne çok fazla zarar verir oldu. Karşılaşma esnasında Messi ve Alves’e doğru yaptığı “Etraf pis kokuyor” hareketi, yaşanan arbede esnasında Barcelona yardımcı antrenörünün gözüne parmağını sokması, Portekizli hocanın ezeli rakipleriyle oynadıkları maçlarda kendini ne derece kaybettiğinin işareti... Maçın ardından mikrofonlara “2. yarının başından itibaren top toplayıcı çocuklar kendilerini sakladı. Küçük takımlar, zorluklarla karşılaşınca buna başvurur” açıklamasını yapan Mourinho bu ifadeleriyle ezeli ekibini küçümserken, Barça’nın yardımcı antrenörü Vilanova’nın adıyla da oldukça saygısız bir biçimde alay etti. “Pito mu? Kim o? O beyi tanımıyorum” ifadeleriyle Tito Vilanova’nın adını, argoda ‘penis’ anlamına gelen ‘Pito’ ile değiştiren Mourinho için artık çizmeyi aştığı yorumları yapılıyor.

        Hem “pis kokuyor” jesti hem Vilanova’nın gözüne yaptığı hareket hem de ‘Pito’ yakıştırması, Portekizli hocanın İspanya’daki kredisini de yavaş yavaş düşürüyor. Zira İspanya’da yapılan yorumların çoğunluğu bu yönde... Real Madrid kulüp yönetiminde de bu rahatsızlığın yükseldiği ifade ediliyor. Mourinho’dan keskin bir dönüş umup, ‘süt dökmüş kedi’ye dönmesini beklemek şu aşamada pek mümkün değil ama şu an için topa basmasında az yarar var... İmza; bir futbolsever...

        BİRİMİZ, HEPİMİZ İÇİN...

        İspanya’dan devam edelim... Kulüplerden olan alacaklarını tahsil edemeyen bazı futbolcularına sahip çıkan Futbolcular Derneği (AFE) ağırlığını koyup, liglerin bu hafta başlamasına engel oldu. Bu ‘kudret’i gördükten sonra üzülmemek elde değil. Futbolcular kendi aralarında birleşip neden ülkemizde de bir sendika kuramıyor diye dert yanarız yıllardır. Peki mevcut ortamda profesyonel futbolcuların haklarını ‘koruyan’ derneğin en yetkili ismi Türk futbolunda yabancı sınırlamasının kalktığını bir televizyon programında öğreniyorsa bu ülkede sendika’nın ‘s’ harfi adına bir şey umabilmek mümkün mü hâlâ?..

        Diğer Yazılar