Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        13 Mayıs 2014 yılında meydana gelen Soma faciası sonrası 301 vatandaşımız hayatını kaybetti. Maden ocağının yönetim kurulu Başkanı Can Gürkan, tutuklanarak cezaevine kondu. Hazırlanan iddianamede Can Gürkan hakkında 301 kere olası kast ile kasten öldürme ve 162 kere nitelikli yaralama suçlarını işlediği iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi…

        Yapılan yargılama sonrasında, Can Gürkan’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını isteyen duruşma savcısı, karar öncesi verdiği mütalaada, yargılama sonrasında suçun vasfının değiştiğini ve Can Gürkan hakkında bilinçli taksir suçunu işlediği gerekçesiyle ceza verilmesini talep etti.

        Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi de savcının mütalaası sonrası, Maden ocağının sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı görülen Can Gürkan hakkında, 15 yıl hapis cezası verildi.

        Mahkeme kararında, “Taksirle Birden Fazla Kişinin Ölümüne ve Yaralanmasına Neden Olma suçunu oluşturduğu ve sanığın müsned suçu işlediği anlaşılmakla; Suçun işleniş şekli, yer ve zaman, suçun konusunun önem ve değeri ve meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK.nun 85/2 maddesi uyarınca takdiren ve teşdiden 15 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA” denildi.

        ….

        “MAHKEME, EN ÜST SINIRDAN CEZA VERDİ”

        Karara popülist bakış açısı yerine hukuki bakış açısıyla bakmak için Yargıtay 1. Ceza Dairesi üyeliğinden emekli olan değerli hukukçu Salih Zeki İskender’i aradım.

        İskender, kararı okuduktan sonra, Mahkeme heyetinin, verebileceği en ağır cezayı verdiğini söyledi.

        Mahkeme’nin, suçun vasfı olarak “Taksirle adam öldürme” suçundan mahkum ederken temel cezaları en üst sınırdan verdiğini vurguladı. Hakimlerin, takdir hakkını en üst sınırdan ceza vererek kullandıklarını ve isteselerdi daha az ceza da verebileceklerini belirten İskender, şunları söyledi:

        “CAN GÜRKAN’I TAHLİYE ETMESİ GEREKİRDİ”

        “Hakimler, kamuoyu baskısı var diye hukuktan uzaklaşamaz. Yasalar neyi gerektiriyorsa onu uygularlar. Daha fazla ceza veremezdi zaten. Seçenek yaptırımlardan en ağır olanı vermiş. Seçenek yaptırımlardan kefaletle serbest kalmakta vardı. Yani tahliye edebilirdi. Suç vasfı taksir edildiği zaman, mahkeme tüm cezaları üst sınırdan vermiş. Bu karara göre tahliye kararı da verilebilirdi. Cezayı en üst sınırdan vermiş. Yargıtay uygulamalarına uygun bir karar gibi görünüyor. Kararı dışardan eleştirmek kolay. Siyasetçiyi dinleyerek mahkemeler karar vermez. Mahkeme, takdirini sanıkların aleyhine kullanmış. Hukuki yaklaşmak gerekir olaylara. Popülist olmamak gerekir.”

        “ALP GÜRKAN’A CEZA VERİLEMEZ”

        Can Gürkan’ın babası Alp Gürkan’a ceza verilmemesi de eleştirilen konulardan biri. İskender bu konuyu da şöyle değerlendirdi: “Patron hukuken sorumludur. İşletmenin mali sorunlarından sorumludur. Ancak, teknik sorunlardan sorumlu tutulamaz. Yönetici koymuştur. Şöyle sorumlu olur, ‘Bu önlemleri almayın’ demişse sorumlu olur. Bunlar ispatlanamazsa sorumlu olamaz. Şirketlere atanan sorumlular sorumludur.

        Patronun ceza almaması doğaldır. Ömer Koç’un bin tane işletmesi var. Fabrikada olan kazalardan Ömer Koç’u sorumlu tutamazsınız. Sadece tazminatlardan sorumlu olur.”

        MÜDAHİL AVUKATI ALTUN: “KARARA İTİRAZ EDECEĞİZ”

        Soma maden faciasında hayatını kaybeden ailelerin avukatı olan Ahmet Altun da kararı temyiz edeceklerini açıkladı. Altun da, Can Gürkan’a mahkemenin verdiği kararı yorumlarken, “Bu kararı veren mahkeme, isteseydi Can Gürkan’ı tahliye edebilirdi. Can Gürkan’ın avukatları muhtemelen karara itiraz edecekler. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi’nin önümüzdeki günlerde tahliye kararı verdiğini görebiliriz. Muhtemelen hakim, tepkiden çekindiği için tahliye kararı vermedi. Biz de kararı temyiz edeceğiz”

        ….

        301 can hayatını kaybetti. Yargılama henüz bitmedi. Son sözü Yargıtay söyleyecek. Ancak, göz ardı edilmemesi gereken şey, yargı organlarının kamuoyu baskısıyla “cezaların şahsiliği” ilkesinden ayrılıp popülist karar vermesini beklemek de doğru değil. Meydana gelen olayda, yargı organları sırf kamuoyu vicdanını tatmin etmek için hareket etselerdi bu kararı adil bulacak mıydık?

        Diğer Yazılar