Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Af yok, infaz var

        2005 yılında yürürlüğe giren ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun ile hapis cezalarının ceza evinde infazı arttırıldı. Bu kanundan önce mahkumlar, çarptırıldıkları cezanın yüzde 40'ını yatıyordu, şimdi yüzde 70''ini yatıyor. 2014 yılında cinsel suçlar, mala karşı suçlar ve uyuşturucu suçlarını işleyenlere verilen cezalar da artırıldı. Ayrıca 15 Temmuz darbe girişimi

        sonrası yüksek sayıda tutuklama oldu. Tüm bu gelişmelerin sonucunda cezaevlerinde yatan mahkum ve tutuklu sayısı 14 yılda 60 binden 288 bine yükseldi. Cezaevlerinde yüksek doluluk var diye 1999 yılında çıkarılan Rahşan Affı ile boşaltılan cezaevleri şimdi yine aşırı dolu..

        Cezaların artırılması suçların işlenmesini azaltmadı. Tam tersi, cezaların işlenme oranı artmaya devam ediyor. Halen cezaevinde bulunan mahkumların yüzde 90'’ı 6 ayrı suçtan yatıyor. Bu suçlar sırasıyla; uyuşturucu, hırsızlık, terör, öldürme, gasp ve cinsel suçlar…

        Halen cezaevinde bulunanların 88 bini tutuklu diğerleri ise hükümlü. Mahkumların aldıkları cezalar infaza göre hesaplandıktan sonra kalan sürenin 5'te birini de denetimli serbestlik çerçevesinde dışarıda geçiriyor.

        MHP lideri Devlet Bahçeli’nin seçimlerden önce dile getirdiği af konusu hala gündemde. Hükümet yetkilileri affa karşı çıkarken, infaz yasasında değişiklik yapılmasına sıcak bakıyor.

        Bu kapsamda geçtiğimiz hafta, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu’nda geniş katılımlı bir toplantı yapıldı.

        Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Ceza Hukuku Çalışma Grubu toplantısına yüksek yargı organlarının temsilcileri, akademisyenler, ilgili kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

        Toplantı sonrası Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “İnfaz rejimini mahkumlar açısından daha adil ve mağdurlar açısından daha tatminkar hale getirmek asıl hedeftir” dedi.

        Toplantıya katılan isimlerden biri de ceza hukukumuzun mimarları arasında yer alan Prof. Dr. Adem Sözüer oldu.

        Af mı, infaz mı?

        Toplantıda mutabakata varılan konunun “Af değil, infaz” olduğunu belirten Sözüer, “Af kalıcı sürekli bir düzenleme değil, ama infaz yasasında değişiklik yapılması kalıcı bir reform olur. Sadece şu anda cezaevinde bulunanları değil, yasadan sonra cezaevine girecek olan kişileri de etkileyecek bir düzenleme yapılması öngörülüyor” dedi.

        Peki, nasıl bir değişiklik yapılacak ve kimleri kapsayacak?

        Cezaevlerinde yatan mahkumların suç oranına baktığımız zaman ilk sırada uyuşturucu, ikinci sırada hırsızlık ve üçüncü sırada terör yer alıyor. Bu suçları işleyenlerin sayısı neden arttı ve yapılacak düzenlemeden kimler etkilenecek?

        İşte, kritik toplantıya katılan ceza hukukunun duayen ismi Prof. Dr. Adem Sözüer’in açıklamaları:

        “Cezaevlerindeki 288 bin kişinin 88 bini tutuklu. Yaklaşık 190 bini de 6 ayrı suçtan yatıyor. Birinci sırada uyuşturucu suçu yer alıyor. Bu mahkumların yarıya yakını kullanıcı. İkinci sırada hırsızlık, terör, öldürme, gasp ve cinsel suçlar yer alıyor. En büyük hatamız, kullanıcıları tedavi etmek yerine cezaevlerine koymamız oldu. Bu cezaevlerinin dolmasında önemli bir neden. 15 Temmuz sonrası darberci terör nedeniyle artış oldu.

        Bazı suçlarda hem cezaları artırdık hem cezaevindeki infaz süresini artırdık. Cinsel suçlarda ve uyuşturucu suçunda cezaları artırınca suç işleme oranının azalacağını düşünüldü. Oysa ceza artırılınca suçlar azalmadı. Cezaların artırılmasının bir fayda sağlamadığını herkes gördü.

        Uyuşturucu madde kullanıcılarını hapse koymak sadece tacirlere yarıyor. Tedavi ettirmemiz gereken kişileri de cezaevine koyduk. Oysa, kullanıcıları hapse atmamamız gerekir.

        Af çıkmamalı

        Kesinlikle cezaevleri af yoluyla boşaltılmamalı. Daha önce aflarla boşaltılmıştı. Ne yapılmalı? Yapılması gereken, kalıcı bir değişiklik yaparak şartla salıverilme sürelerinin değiştirilmesi. Her suç bakımından eşitliğe uygun olarak süre düşürülür. Şu suç, bu suç diye ayırırsak Anayasa’ya aykırı olur.

        Şu anda cezaevine giren hangi gün şartla salıverileceğini biliyor. Yani 9 yıl cezası varsa 6 yıl sonra otomatik şarta salıverme var. Bunun kalkması lazım. Bu değişecek. Önerimiz kabul görürse şartla salıverilme otomatik olmayacak. Şartla salıvermeye bir uzman veya komisyon karar verecek. Öneri şartla salıverme kararının hapis cezasının yarısı veya üçte ikisinin çekildikten sonra verilmesi.

        İnfaz süreleri şimdiki kadar uzun olmamalı. Bir af söz konusu olmayacak. İnfaz sisteminde yapılacak değişiklik, hem mağdurlar bakımından hem de topluma yeniden kazandırma bakımından tatmin edici bir düzenlemeyi getirecek.

        Otomatik salıverilme kalkacak

        *Ağır suçları işleyenler, cezalarının belli bir bölümünü çektikten sonra rehabilitasyon merkezlerine gönderilebilirler.

        * İnfaz sürelerinin yükselmesi 1999 yılında yapılan Rahşan Affı'na bir tepkidir. Kalıcı çözüm, şartla salıverilme sürelerinin azaltılması ancak bunun otomatik şekilde işler halden çıkartılmasıdır. Yani insanların cezaevlerine girerken otomatikman infazları bitmeden hangi gün çıkacağını bilmemesi lazım.

        * Uyuşturucu suçunda hem ceza süresini hem de infaz süresini artırdık. Oysa, kullanıcı kendine zarar veriyor. Terör suçlusu muamelesi yapılamaz uyuşturucu kullanıcısına. Af çözüm değil.

        Affeden siyasetçi gider…

        * Af getiren siyasetçi gider. Afla mahkumları salıveriyorsunuz daha sonra suç oranları artırıyor. Ondan sonra da cezaları artırıyorsunuz. Hem gereksiz yere cezaları artırıyoruz hem de hapse girmemesi gerekenleri hapse atıyoruz. Böyle olmaz. Cezaları ölçüsüz arttırmaya “Panik yasaları” diyoruz. Bunun yerine etkili ve tatmin edici infaz sistemi getirmek yeterlidir.

        * Şu anda terör, cinsel suçlar ve mükerrer suçları işleyenler verilen cezanın 4/3’ünü cezaevinde çekiyor. Büyük ölçüde uzlaşılan konu bu oranın 3/2’ye düşürülmesi. Daha sonra denetimli serbestliğe de Komisyon karar verecek. Komisyonda kimlerin yer alacağı konusunda çeşitli öneriler var. Henüz belli değil. Af yerine şartla salıvermeyi etkinleştirir oranları 4/3 den 3/2’ye, 3/2 den yarıya düşürülürse eşitlik ilkesi de korunmuş olur.

        * 10 yıl hapis cezasına mahkum olan biri hakkında beş yıl sonra inceleme yapılacak. Komisyon kişinin tahliye olup olmayacağına karar verecek. Bu komisyon, özellikle terör suçlarında ve cinsel suçlarda önem taşıyor. Tehlikeli suçlar için otomatik infazdan yararlanma olmayacak. Şu andaki infaz yasasına göre 4'te 3'ünü yatması gerekir.

        * Kişinin cezaevinden otomatik olarak ne zaman çıkacağını bilmemesi onu olumlu etkiler. Ne zaman incelemeye gireceğini ve komisyonun vereceği kararı düşündüğü için şartla salıverilmeyi hak etmek için çalışacak.

        İnfaz yasasında yapılacak değişiklik Öcalan’ı etkileyecek mi?

        * Yapılacak değişiklikte eşitlik ilkesine uyulmalı, müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılanları da etkilemeli.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kişininölene kadar cezaevinde kalacak şeklindeki düzenlemelerin AİHM'e aykırı olduğunakarar verdi. 'Mahkumun bir gün dışarı çıkabilme umudu olmalı, bu umudu elinden almayın, belli aralıklarla infazın devam edip etmeyeceğine karar verin' dedi. Ama illa serbest bırakın diye bir koşul yok..Örneğin kişinin, 20yıl cezaevinde kaldıktan sonra uzman incelemesine tabii tutulması gibi.

        Mükerrer ve tehlikeli suçları işleyenler, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olanların cezaevinden çıkma umudunun olması gerektiğine dikkatçekiyor Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.

        Bazı Avrupa ülkelerinde bu cezaya çarptırılanlar 20 yıldan sonra rehabilitasyon merkezine konuyorlar. Avrupa’da, ağırlaştırılmış müebbet alsa da, ölene kadar cezaevinde kalacak diye bir kural yok.20-25yıl sonra bunların bir kurul karşısına çıkması ve uzman incelemesinden geçmesi gerekir. SadeceÖcalanaçısından bakmamak lazım. Mükerrer suçlar bakımından veya ağır suçlar işleyen ve ağırlaştırılmış müebbet alan çok sayıda mahkum için düşünmek lazım. Bu mahkumları, durumlarını inceledikten sonra güvenlik gözetimi altında rehabilitasyon merkezinde tutabiliyorsun. Böylece ömür boyu rehabilitasyon merkezinde kalabiliyor. Bizde böyle bir sistem yok. O nedenle rehabilitasyon merkezlerinin de açılması gerekir.

        “İnfaz sistemini düzeltirsek adil olmuş oluruz”

        * Terör suçu hariç, ağırlaştırılmış müebbet alanlar 30 yıldan sonra serbest bırakılıyor. İnfaz sisteminde bir reform yapıyorsanız buna tüm suçlar dahil olmalı. Çünkü bu bir af değil. Etkili bir infaz yapacağız diyorsak ayrım gözetmememiz gerekir. AİHM bize serbest bırak demiyor. İncele diyor. Bizde ağırlaştırılmış müebbete çarptırılanlara“çıkmayacaksın”diyoruz, diğer mahkumlara da“şu tarihte çıkacaksın”diyoruz. İnfaz sisteminde büyük bir kargaşa var. Etkili ve tatmin edici bir infaz sistemi getirmemiz gerekir. Bu sistemin kalıcı olması da gerekir."

        REKLAM

        ***

        Prof. Dr. Adem Sözüerve ceza hukuku uzmanlarının mutabık kaldığı düzenlemenin taslağı önümüzdeki günlerde tamamlanacak. Toplum; cinsel suçlara, terör suçlularına ve katillere verilen cezaların azaltılmasına tepki gösterir mi bilinmez. Ancak, ceza miktarlarının artırılmasının suç oranlarını azaltmadığı da bir gerçek. Cezaevlerinde bulunan mahkumlar, yer sıkıntısı nedeniyle vardiyalı bir şekilde uyumaya başladı. Belli suçlara verilen cezaları artırmak yerine daha etkili çözüm yolları bulmak gerekir.

        İnfaz yasası değişirse kim ne kadar yatacak?

        Yukarıda yer alan tabloya denetimli serbestlik süreleri ekli değil. Mahkumlar, açık cezaevlerine ayrılmayı hak ettiklerinde, yatacakları sürenin beşte birini denetimli serbestlik çerçevesinde dışarıda geçirebilecek. Başka bir deyişle; yatacakları süreden1/5oranında bir indirim daha yapılacak. Terör suçunu işleyenler açık cezaevlerine ayrılamadıkları için 1/5 indirimden yararlanamıyor.

        Diğer Yazılar