Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’de yaşayan H.Y. işveren tarafından, işyerinde kullandığı bilgisayarına yüklenen “casus program”dan elde edilen deliler gerekçe gösterilerek işten atıldı.

        İşveren, çalışanlarının her adımını izlemek için “klavye yakalayıcısı” adı verilen bir programı tüm çalışanlarının bilgisayarına yükletti. Çalışanlarına da bu konuda herhangi bir bilgi vermedi. Daha sonra rahatsız olduğu veya beğenmediği elemanını tazminatsız işten atmak için bilgisayarlara yüklettiği casus programıyla deliller elde etti.

        Elde edilen deliller neler mi?

        Sohbet sitelerinde zaman geçirme.

        Şirketin araç vermemesi üzerine işvereni kötülemek.

        Çalışma süresi içerisinde kariyer sitelerine girmek.

        Kendisinde bulunması gereken vasıflar hakkında yanlış bilgi vermek.

        İşverenin iddiaları bunlarla sınırlı kalmadı. H.Y.'nin şirkete ait gizli bilgileri şirket dışına çıkardığı da iddialar arasında yer aldı. Buna delil olarak da H.Y.'den elde edilen USB cihazında yer alan dokümanlar gösterildi.

        H.Y. kıdem ve ihbar tazminatı ödenmeden haklı fesihle işten atılınca soluğu mahkemede aldı. İzmir 7. İş Mahkemesi, çalışanının bilgisayarına yüklediği “casus program” sayesinde elde ettiği delillere bakarak hem işe iade davasını hem de tazminat davasını reddetti.

        H.Y. kararı temyiz etti. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, çalışma hayatına yön verecek emsal bir karara imza attı.

        Daire, yerel mahkemenin kararını bozarak, işvereni haksız buldu. Yargıtay, işverenin gizlice elde ettiği bilgilerin haklı fesih sebebi olarak kullanılamayacağına karar verdi.

        Yargıtay verdiği emsal kararda şöyle dedi: “İşçinin izlendiğine dair bilgilendirilmemesi veya gizlice izlenmesi, bu izleme neticesinde elde edilen veriler, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edildiğini açıkça ortaya koysa dahi hukuka aykırı olarak kabul edilmelidir."

        Pek çok çalışanı yakından ilgilendiren karar sonrası, işverenler çalışanlarını izlemek için casus programlar yüklese de elde ettiği delilleri kullanamayacak.

        Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin emsal kararında şu görüşler dile getirildi:

        “Somut uyuşmazlıkta davacının şirkete ait gizli bilgileri şirket dışına çıkardığını, bu hususun davacıya ait USB cihazının bulunması ile ortaya çıktığını savunmuş ise de, yargılama sırasında dinlenilen davacı ve davalı tanıkları davacının zaman zaman işini evden de yürütebildiğini ve bilgisayarının da diz üstü bilgisayar olduğunu ifade etmiştir. Davalı taraf, davacının işyeri dışına çıkarmaması gereken iş sırrı niteliğindeki bilgileri işyeri dışına çıkardığına dair somut bir delil sunmamıştır. Diğer taraftan, dosya kapsamına göre davacının çalışma süresi içinde kariyer sitelerine girdiği, sohbet sitelerinde zaman geçirdiği, bir başka arkadaşını işverenine bazı bilgileri vermemesi konusunda yönlendirdiği, şirketin araç vermemesi üzerine işvereni kötülediği, fuarlara katılmama konusunda çeşitli bahaneler ürettiği, iş sözleşmesinin başlangıcında kendisinde bulunması gereken vasıflar konusunda hatalı bilgi verdiği sabit ise de, davalı işverenin bu bilgileri işçinin bilgisayarına yerleştirdiği özel bir takip programı ile elde ettiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf, gerek haberleşme ve iletişiminin kayda alınması gerekse kaybolan USB’ye usulsüz olarak el konulduğu iddiası ile davalı işveren hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, devam eden hazırlık soruşturmasının numarasını bildirmiştir. Davalı işveren ise işçinin bu izlemeden haberdar olduğu veya izlemenin yapılacağı konusunda bilgilendirilmediğine dair somut bir delil sunmamıştır. Şu halde davacı işçinin, bilgisayarında bulunan klavye yakalayıcısı adı verilen programdan haberinin olmadığı, işverence bu konuda bilgilendirilmediği, davacının rızası hilafına tüm kayıtların özel yahut işe ilişkin bilgi ayrımı olmadan işverence günlük olarak elde edildiğinin anlaşılması karşısında, elde edilen bu bilgilerin fesih sebebi olarak ileri sürülemeyeceği değerlendirilmelidir. İşverenin yönetim hakkının bir sonucu olarak işçiyi elektronik ortamda izlemesi ve takip etmesi her zaman mümkündür. Ancak bunun için işçinin bu izleme hakkında bilgilendirilmiş olması şarttır. İşçinin izlendiğine dair bilgilendirilmemesi veya gizlice izlenmesi, bu izleme neticesinde elde edilen veriler, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edildiğini açıkça ortaya koysa dahi, hukuka aykırı olarak kabul edilmelidir. Hal böyle iken, somut olayda işverence gizlice izleme neticesinde elde edilen bilgilerin haklı fesih sebebi olarak ileri sürülmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir. Mahkemece feshin haklı bir sebebe dayanmadığı ve davacının ihbar tazminatına hak kazandığı sonucuna varılması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.”

        Diğer Yazılar