Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yargıtay, milyonlarca tüketiciyi ilgilendiren bir karara imza attı. Avrupa ve Amerika’da tüketici lehine verilen kararların bir benzerine imza atan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 40 yıl dayanması beklenen kiremitlerin iki yılda kırılması üzerine açılan davanın kabul edilmesi gerektiğine hükmetti.

        Kararda, kiremitlerin 40 yıl dayanması gerektiğinin altı çizilerek, bu davada zamanaşımının da işlemeyeceğine hükmetti.

        Sivas’a bağlı Şarkışla ilçesinde yaşayan gurbetçi H.E. 2013 yılında 14 bin liraya 7 bin adet kiremit satın aldı. Satın aldığı kiremitlerle evinin çatısını yenileyen H.E. daha sonra yurtdışına çıktı. 2014 yılında yurda dönen H.E. evinin çatısına bir yıl önce yaptırdığı kiremitlerin tamamının kırıldığını gördü. Durumu, kiremitleri satın aldığı firmaya bildirdi. Firma, kiremitleri yenileyeceğini söylese de, herhangi bir işlem yapmadı.

        H.E. de satın aldığı kiremitlerin ayıplı olduğunu ileri sürerek evinin çatısında bulunan kiremitlerin ayıpsız misliyle değiştirilerek ücretsiz olarak çatısının onarılmasını, bu talebinin kabul edilmemesi halinde ayıplı malın iadesine ve satım bedeli olan 14 bin liranın 2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ederek dava açtı.

        Davalı şirket, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek reddini talep etti. Şarkışla Asliye Hukuk Mahkemesi, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verdi. H.E. kararı temyiz etti. Temyiz başvurusunda, yargılama sırasında evinin daha fazla zarar görmesini engellemek için kiremitleri değiştirerek çatıyı onaran H.E. yapılan onarım bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini de istedi.

        H.E. temyiz başvurusunda bulunduğundan tüketici mahkemelerine ilişkin davalar Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nde karar bağlanıyordu. Kapatılan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği ret kararını şu gerekçelerle bozdu: “Bilirkişi raporlarında söz konusu ayıbın açık ayıp mı, gizli ayıp mı olduğunun açıklanmadığı, gizli ayıpların fiili teslimden sonra ne zaman ortaya çıkacağının değerlendirilmediği ve yine gizli ayıp olarak kabul edilen işler varsa süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı tespit edilmediği anlaşılmakla beraber mahkemece, öncelikle yapılan işin teslim tarihi tespit edilmeli ve zamanaşımının başlangıç tarihi belirlenmelidir. Hal böyle olunca, olayda zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı hususunda yeterli inceleme yapılmadan olumlu ya da olumsuz bir karar verilemeyerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir”

        Yerel mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına uyarak, davacı H.E. tarafından satın alınan kiremitlerin ayıplı olduğu, davacının ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal ayıp ihbarında bulunmadığı, dava tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolduğu, ayıbın davalı satıcı tarafından ağır kusur veya hile ile gizlendiği iddia edilip ispat edilemediği gerekçesiyle davanın yeniden reddine karar verdi.

        İkinci kez temyiz incelemesi için Yargıtay’a gelen dosyaya bu kez Yargıtay 3. Hukuk Dairesi baktı. Daire, milyonları ilgilendiren emsal bir karara imza attı.

        Dava konusu kiremitlere ilişkin satış tarihi dikkate alındığında uygulanması gereken 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. Maddesine atıfta bulunan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, “Yasada ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri düzenlenmiş, ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Ayıba karşı sorumluluk için genel zamanaşımı süresi 2 yıl olarak belirtilmiştir. İlgili maddeye göre eğer ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse, zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağından açılan davanın süresinde olduğunun kabulü ile sonuca varılacaktır” dedi.

        Somut olayı da değerlendiren Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kiremitlerin ömrünün 40 yıl olduğunu ve bu nedenle dava zamanaşımı maddesinin uygulanamayacağını vurgulayarak şu görüşleri karara yazdı: “Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından satın alınan kiremitlerde çatlak ve kopmalar oluştuğu, mevcut durum dikkate alındığında kiremitlerin karşılaşması gereken yapısal standartları karşılamadığı, kiremitlerin ömrünün en az kırk yıl olduğu, mevcut durumun kullanım veya döşemede yapılan hatalar neticesinde değil, kiremitlerin imalatındaki eksiklikler nedeniyle oluştuğu belirtilmiş, ek raporda da kiremitlerin gizli ayıplı olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, yaklaşık 40 yıl kullanılması beklenen dava konusu kiremitlerde, kullanım ömrüne kıyasla satın alındıktan ve kullanılmaya başlandıktan kısa bir süre içerisinde parçalanmalar ve kırılmalar meydana gelmesi nedeni ile ağır kusurlu olduğunu göstermektedir. O halde mahkemece, davalıların ayıp nedeni ile ağır kusurlu olduğu kabul edilip, zamanaşımı süresinden yararlanamayacakları dikkate alınarak, işin esasına girilip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile zamanaşımı süresi geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir”

        Bu karar sonrası, uzun süre dayanması gereken tüketim maddelerine ilişkin dava zamanaşımı süresi de dikkate alınmayacak. Tüketicilerin yararlanması adına Yargıtay'ın verdiği kararın dosya bilgilerini de vermek istedim.

        Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

        Esas no: 2022/2111

        Karar no: 2022/5117

        Muş üretiyor Kars pazarlıyor…

        Muş üretiyor Kars pazarlıyor…
        0:00 / 0:00

        Geçtiğimiz hafta Muş Belediye Başkanı Feyat Asya’nın davetlisi olarak gazeteci dostlarla Muş’a gittik. Bir Belediye Başkanının bu kadar çalışkan ve mütevazı olmasına alışık değiliz...

        Göreve gelir gelmez makam odasını değiştirip halkla arasına sınır koyan Belediye başkanlarından olmayan Asya, Muş’un suç işleme oranının en az olduğu illerin başında geldiğini söyledi.

        Başkan Asya, hayvan sayısı bakımından Muş’un Türkiye sıralamasında ilk 5’e girdiğini, ancak hayvansal üretim açısından da 40. Sırada olduğunu söyledi. Muş’un en fazla kaz, süt ve et ürünleri üreten illerin başında gelirken neden Kars’ın meşhur olduğunu sorduğumda başkan Asya, “Biz de tanıtım eksikliği var. Ürettiğimizi pazarlama konusunda eksikliklerimiz var” dedi.

        Günümüz koşullarında teknolojinin gelişmesiyle birlikte tanıtım mecraları da gelişti.

        Muş’ta yaşayan gençlerin e-ticaret ve e-tanıtım yoluyla illerini geliştirmesi ve tanıtması gerekiyor.

        Tanıtım olmadığı için Muş da üretilen kaz eti ve kaşar peyniri tüm Türkiye’ye “Kars kazı ve Kars kaşarı” olarak gönderiliyor.

        Alternatif tarım ürünlerinin geliştirilmesi ve hayvancılıkta Muş’un gelişmesi için et işleme tesislerinin de yapılması gerekiyor.

        Belediye Başkanı Asya, teşvik kapsamında olan Muş’a yurt içinden ve yurt dışından yatırımcıların gelmesi için girişimlerde bulunuyor.

        Diğer Yazılar