Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BASIN toplantısında Başkan Polat’ın bir cümlesini tekrar etmek istiyorum: Unutmayın, Galatasaray Başkanı da bir aslandır!

        Sevgili dostlar, o gece yaşananlar sonrası “o aslan” aynen şunları yaptı: Ne olduğunu dahi anlamadan, kendini kurtarmak adına kendi taraftarlarını ispiyonlarken, onları “stat kapısından” sokmayacağına yeminler etti. Bu nasıl aslan? Korkusundan neredeyse kendi yavrusunu iterek uçurumdan aşağı atacak!

        Sevgili “aslan” Polat kardeşim, senden “aslan” değil olsa olsa “kedi” olur! Bu yüzden sen kalk o koltuktan da gerçek bir “aslan” oraya otursun. Sen kalk inşaatlarının başına dön, orada “aslanlık” yap!

        Sonuç: Polat koltuğa yapıştı! Bir inşaat firması sahibi olarak TOKİ Başkanı başta olmak üzere devlet adamlarına yaranmaya çalışması ve bu koltuğu bırakmak istememesi gayet doğal. Sonucu hep birlikte göreceğiz. Galatasaray bu “yükten” ya kurtulacak ya kurtulacak, bunun aksi düşünülemez. Polat o zaman görecek “başkan mı aslan” yoksa camia mı aslan!

        Not: Polat’a rest çeken Yalçındağ ve Helvacı “ondan daha iyi veya daha Galatasaraylı” asla değiller. Daha açık yazayım; hangisini tercih edersin deseler, “Üçü de uzak olsun” derim.

        Çok önemli soru: “Ben devletle iş yapmam” diyen Polat’a soruyorum: Caddebostan Migros’un yanındaki “yıllardır çivi dahi çakılamayan, her tarafı dolgu olan” arsaya nasıl imar aldın? Oraya inşaat yapmak gerçekten mucize, nasıl yaptın “aslanım” benim! Aynı soruyu Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’e de soruyorum!

        Sadece araba değil kritik olan ‘her şeyimiz’ yerli olmalı!

        SİZE sorayım, siz karar verin, aşağıdakilerden hangisi yerli olmalı?

        -F-16 yazılım kartları?

        -F-16’nın kritik parçaları?

        -Elektronik haberleşme cihazlarımız?

        -Kriptolarımız?

        -Bilgisayarlarımızdaki yazılımlar?

        -Tanklarımız?

        -Sağlıkta kullandığımız ana ekipman?

        -Asker ve polisimizin kullandığı malzeme ve yazılımlar?

        Sevgili dostlar, daha binlerce madde yazarım. Türkiye’de kullandığımız her şey “eski Türkiye modeline” göre planlanmış. Daha açık yazayım; kendi stratejik “ekipmanını, ilacını, yazılımını” üretemeyen bir Türkiye, “Yeni Dünya Düzeni” içinde lider olma yoluna giremez!

        Sonuç: Sadece “araba” değil, uçağımızdan uçuş kartımıza, ilacımızdan sağlık ekipmanımıza, silahımızdan askeri kıyafetimize özellikle İsrail-Almanya çizgisinden uzaklaşarak “bağımlı” olmaktan kurtulmalıyız. Artık herkesin görebildiği “Büyük Türkiye” modeline geçeceksek, buna uygun şekilde “üretim dinamiklerimizi” planlamalı ve stratejimizi geliştirmeliyiz...

        Son söz: “Eski Türkiye” yabancıların ürettiklerine bağımlı, kendi insan-yeraltı kaynaklarını kullanamayan, IMF-Dünya Bankası-yerleşik düzen çemberinden çıkamayan bir yapıya sahipti. O Türkiye “modeline” göre “üretmeden almak” kabul edilebilirdi ama “yeni dünya düzeni içindeki Türkiye modeline göre” her şeyimizi “bağımsız olacak şekilde” kendimiz üretmeli, finansal sistemimizi buna göre yeniden kurmalıyız!

        Diğer Yazılar