Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fuar İzmir’in, açılış töreninde bulunmuştum. Ön sırada İzmir siyasetinin, sanayinin, ticaretinin, medya kurumlarının üst düzey yetkilileri oturuyorlardı.

        Açılış töreninde,”egemen duygu”yu kavramaya çalıştım. Birinci ve kapsamlı tutamak tespitim “iftihar”dı.

        İkinci olarak “egemen düşünce”yi kestirmeye çalışıyordum. İftihar duygusunun içeriğinde isabet ölçeğinin tesirini fark ettim. Bu saptama, bana sağlam ve hâkim bir ölçüt tespitinin gerekli olduğunu telkin ediyordu.

        Bu telkinin ölçeğindeki egemen irade, “başarı” idi...

        O gün çok, ama çok sayıda konuşmalar yaptılar. Sanayiciler, tüccarlar, sendikacılar, bölge belediyecileri, Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu konuştu.

        Bu konuşmaların hiçbirinde siyaset yoktu. En üst düzey siyasetçi olarak töreni teşrif eden kişi Kemal Kılıçdaroğlu idi. Gerçekleştirilen hizmetin önemini, gereğini ve değerini anlattı.

        Ama işin içine siyaset sokulmuştu. İzmir’in yaşamındaki önemli kurumsal hizmet ve cesaret örneğinin açılışına kentin valisi gelmemişti.

        O tarihte Yaşar Üniversitesi’nde programlanmış bir törene, Eğitim Bakanı geliyor gerekçeciyle, Vali Bey ziyaretçi bakanın refakatine verilmişti.

        İlginç olan husus, Milli Eğitim Bakanı geliyor diye törene katılmayan Vali Bey’in yokluğunda, Yaşar Üniversitesi Rektör’ü açılış törenine gelmiş, varlığını ve nezaketini ispatlamış ve sonra Vali Bey ile Bakan Bey gelecek diye üniversitesine dönüp, törende konuklarını ağırlamıştı.

        O gün için “mermer fuarı” düzenlenmişti. Bembeyaz mermer ürünlerini izlerken “Beyazın Fuarı” olarak “Fuar İzmir” yatırımının gururunu İzmir bürokrasisi bir türlü kavrayamamıştı.

        Ankara bürokrasisi ise, semtine bile uğrayacak siyasi cesarette değildi.

        Önceki gün, “Ege’de Son Söz” ekranlarında, Fuar İzmir’de gerçekleştirilen ikinci “beyaz güzelliğin” defile fuarı ele alınmıştı. Adında bile, hayalin en zengin değerleri somutlaştırılıyordu: “Gelinlik Fuarı”...

        Fuar İzmir, ikinci yaşına yaklaşıyor.

        Bu çerçevede İzfaş Genel Müdür Yardımcısı Hasan Tunçağ, gelecek günlerin gerçekçi değerlerini saptayan açıklamalarını özetliyordu.

        Ege’de Son Söz, işin gerçeğini, iradenin isabetini ve eylemin ümit veren cesaret ve karar değerini geniş kapsamlı olarak değerlendiriyordu.

        Acaba İzmirliler işin farkında mı bilmiyorum; ama Hasan Tunçağ’ın açıklamasına göre İzmir, gelinlik üretiminin ve pazarlamasının yüzde 70’ini elinde tutuyormuş.

        Bu bile “Fuar İzmir”in, İzmir kent fuarcılığı için taşıdığı önemi en net ölçülerle ortaya koyuyor. Bunun bir anlamı olmalı değil mi?

        Elbette olmalı...

        Çünkü “fasondan markaya geçiş”; yani yaratıcı varlığın üstünlüğünü kanıtlama azmi, farklı bir kararlılık ve iradeye bağlı olarak mümkün olabiliyor.

        Fuar İzmir, işte böyle bir irade ve onun gerisindeki, sağlam bir azmi yansıtıyor...

        Fuar İzmir’den sonra, üzerinde ısrarla durulması gereken müdahale, bence “Kültür Park” olmalı.

        Neden mi?

        Çünkü Kültür Park, başlangıçta bir enternasyonal girişim hedefiydi. Çok uzun yıllar bu hedefe sadık kalındı. Artık teknik, estetik ve pratik ihtiyaçların bütünleştiği zeminlerde ve gelişme yönlerinde, Kültür Park gerçek anlamda bir “kültür alanı” olarak kullanılabilir.

        Örneğin İzmir için tiyatro salonu, bale salonu, sergi alanı, kitap fuarı, kongre alanı, defile salonu bu alana en yakışan işlev alanları olarak değerlendirilebilir.

        Bunlar çok mu şaşırtıcı geliyor?

        Hayır!

        İstenirse olur...

        İzmir Enternasyonal Fuar alanı (Kültür Park), Fuar İzmir’in inşa edilmesi gibi sağlam ve isabetli bir irade ile İzmir’in kültür alanı olarak değerlendirilebilir.

        Elbette ki her iradenin cesarete ihtiyacı olabilir. Ama asıl önemli olan şey, o iradenin eylemdeki isabetidir...

        Diğer Yazılar