Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TAKİP edenler bilir; aylar önce bu köşede size, başrollerinde Down sendromlu Tan Aytıs ile istanbul Devlet Tiyatrosu oyuncularından Öykü Başar'ın yer aldığı 'Neverland' adlı

        oyundan söz etmiştim. Oyun, bir evin bodrum katında yaşanan olaylar üzerinden kapitalist sistemin Peter Pan'in anavatanı 'Neverland'i yani 'Düşler Ülkesi'ni, nasıl düşlerde kalmaya mahkûm ettiğini anlatıyordu.

        Zihinsel engelli vatandaşlarımıza profesyonel tiyatro eğitimi veren ve Tan Aytıs'ı sahneye çıkması için cesaretlendiren psikolog-tiyatro eleştirmeni arkadaşım Yaşam Kaya ile birlikte izlediğim oyundan sonra, sık sık kendimi oyunda anlatılanları düşünürken buldum. Tiyatronun en çok sevdiğim yanı düşündürmesi. Eğer seyirci bir oyundan düşünerek ayrılıyorsa, düşlerinin peşine düşmesini sağlayacak yakıtı almış demektir. 'Neverland'in en etkileyici yanı düşünmekle ve düşlemekle kalmayıp, başkalarını da düşündürmek için harekete geçen ve gençlerden oluşan bir kadroya sahip olmasaydı. Sahnede ve sahnenin gerisinde, yaşadıkları toprakları bir 'Düşler Ül kesi'ne dönüştürmek için gerekirse düşe kalka yol almaya hazır olan onlarca kahraman, onlarca'Peter Pan'vardı. Bunlardan biri de oyunu yazıp yöneten 26 yaşındaki Cihan Sağlam'dı.

        NE VARSA GENÇLERDE!

        Geçenlerde Cihan beni aradı ve büyük bir heyecanla, Asmalımescit'te 'The Club' adıyla kendi sahnesini açmaya hazırlandığını açıkladı. Malum; tiyatromuzun başlıca sıkıntısı salon! Bu konuda kiminle konuşsam bir dokunup bin ah işitiyorum. Kimileri sadece şikâyet etmekle yetinirken, Cihan ve bir grup genç arkadaşının ellerini taşın altına sokmaları beni ne kadar mutlu etti anlatamam. Her şeyin başı inanmak! Onların bir düşleri var ve düşledikleri 'Düşler Ülkesi'ni yaratabileceklerine inanıyorlar.

        İnanmakla yetinmeyip bir de bu uğurda emek veriyorlar. "Sizin için ne yapabilirim?" dedim Cihan'a. "Gelip sahnemizi gör, heyecanımıza ortak ol" diye yanıtladı beni. Sadece birkaç saat

        sonra, tiyatromuzun olmazsa olmaz renklerinden ve sevdalılarından Yaşam Kaya ile telefondaydık. 'The Club'a birlikte gidebilmek için ajandalarımızı karıştırırken, birbirimize, "Yaşam Amca ve Ece Teyze olarak her zaman gençlerin arkasındayız. Ne varsa onlarda var. Bu ülke sayelerinde tüm karanlıklarından arınmış hale geldiğinde, belki kulaklarımızı çınlatırlar"

        diye takılmadan da duramadık.

        YAZIP OYNAYACAKLAR

        Birkaç gün sonra Yaşam ile birlikte 'The Club'taydık. Cihan ve tiyatro okumuş ya da okumakta olan arkadaşları, küçücük bir daireye bir sahne kurmuşlar.

        Bununla da yetinmeyip, "Yerli yazar yok" diye şikâyet edip sıra çözüm bulmaya gelince suspus kesilenlere örnek olurcasına, mekânda sahneleyecekleri oyunları yazmak için kolları sıvamışlar. Yabancı yazarların oyunlarına repertuvarlarında yer vermeyeceklerini belirten Cihan ve sağ kolu Pınar Göktaş, bugünlerde harıl harıl oyun yazıyor. The Club,17 Eylül'de bir tanışma partisiyle kapılarını açacak ve sezon boyunca başta 'Retro' ve 'Aşk Şarkısı' olmak üzere, bizim gençlerimizin imzasını taşıyan birçok oyun, her köşesi onların inancından, heyecanından ve tiyatro aşkından izler taşıyan bir mekânda seyirciyle buluşacak. Sizi bilmem ama biz 'Ece Teyze' ve 'Yaşam Amca' kod adlı iki eleştirmen, sabırsızlıkla bekliyoruz 17 Eylül'ü! Bu gençleri herkesten önce biz alkışlıyoruz, ayakta alkışlıyoruz hem de!

        Keşke herkes onlar kadar düşlerine sadık ve cesur olabilse!

        Örnek alınacak bir davranış daha; bu gençler, 'Hep bana' mantığıyla hareket etmiyor. Cihan, "Sahnemiz tüm arkadaşlarımıza açık. Seyircilerimizden de oyunlardan sonra fuayede bizimle buluşmalarını ve oyunu tartışmalarını istiyoruz" diyor. Herkesin sadece kendi çıkarlarının peşinde olduğu bir dönemde, söyleyecek sözleri olan pırıl pırıl gençlerin ortaya çıkması beni gururlandırıyor, umutlandırıyor. 'Düşler Ülkesi'ne hâlâ inanıyorsam, nedeni böyle Peter Pan'ler! Onlar iyi ki var! Hep olsunlar!

        Diğer Yazılar