Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk gençleri muhafazakârlaşıyor mu yoksa muhafazakâr görünmeye mi çalışıyor?

        Türkiye’de 13-18 yaş arasındaki gençlerin hayata nasıl baktıklarının belirlenmesi amacıyla yapılan ve iki yılda tamamlanan araştırma gençlerin muhafazakârlaştığı tespitinde bulunuyor. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nce 2008 yılında başlatılan ve 2010 sonunda tamamlanarak yeni yayınlanan “Türkiye’de Ergen Profili” araştırmasında, 13-18 yaş arasında 5 bin 765 gençle yüz yüze görüşme yapıldı. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 74.4’ünün kentlerde, yüzde 25.6’sının kırsalda yaşadığı belirtildi. Ortaya çıkan tablo şu unsurları içeriyor:

        Evlilik öncesi kız-erkek arkadaşlığını doğru bulma oranı yüzde 78, doğru bulmayanların oranı yüzde 22. Araştırmada 1996’da flörtü doğru bulmayanların oranının yüzde 16.3 olduğu belirtildi. Gençlerin yüzde 14.7’si evlilik öncesi cinsel ilişkiyi doğru buluyor. Doğru bulmayanların oranı ise yüzde 85.3. Ergenler, evlilik öncesi cinsel ilişki konusunda büyük ölçüde muhafazakâr bir düşünceye sahip.

        Türk gençleri muhafazakârlaşıyor mu yoksa muhafazakâr görünmeye mi çalışıyor? İki soru da ayrı ayrı incelenmeye değer. Çünkü cevaplar “evet”se “neden?” sorusunu da eklemek gerekiyor.

        İşte farklı görüşler...

        Gülin YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        ‘Gençlerimiz ‘Nereye gidiyoruz?’ diye düşündü ve muhafazakârlaştı’

        Sosyolog / Zaman Gazetesi Yazarı ALİ BULAÇ:

        Verileri, Türkiye’de siyasi iktidarın son 10 yılda değişmesiyle izah etmek doğru değil. Sosyolojik olarak toplumda çok derin bir rahatsızlık var. Bunun en başında aile kavramının ciddi bir sarsıntı geçirmesi yatıyor.

        Bu sarsıntı iki şekilde ortaya çıkıyor: İlki, boşanmalarda yaşanan ciddi artış ve boşanma nedenlerinin değişmesi. Eskiden şiddetli geçimsizlik önemli bir boşanma sebebiydi, şimdi eşlerin birbirlerini aldatması şiddetli geçimsizlik kadar önem kazandı.

        İkincisi ise, aile bireyleri özellikle anne-baba ve çocuk arasında yaşanan çatışma. Anne baba mutsuz oluyor, ailesiyle çatışan çocuk mutsuz oluyor ama aileden kopamıyor. Koptukları zaman da tehlikeli devasa metropol kaosu içinde kayboluyorlar. Bugün artık medya, diziler yavaş yavaş toplum tarafından test edilmeye ve sorgulanmaya başlandı. Hem aileler hem çocuklar “Nereye gidiyoruz?” diye düşünmeye başladılar. Aile içi şiddetin artması, karşılıklı gerilimler bireyde kendine dönme, ahlaki prensiplere dönme eğilimi yarattı. Bu araştırmanın sonuçları bu eğilimle izah edilebilir. Değerlere tekrar sahip çıkma eğilimi var. Özellikle magazin basınının tavrı, diziler, pop kültürün gençler üzerindeki etkisinin yavaş yavaş azaldığını düşünüyorum.

        İnsanoğlu böyle, bir şeyin büyüsüne kapılır, onu tecrübe eder, sonra test eder ve tekrar değerlendirme yapar. Artık gençler de bu kültürü sorguluyorlar. Bu bence sevindirici bir şey. Siyasi otoritenin, yasa ve yasaklarla yapmaması gereken bir şeyi toplum kendi kendine, sosyolojik olarak yapıyor.

        ‘Aksine, gençler bugün çok daha özgür ve cinselliğe açık’

        Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. MAZHAR BAĞLI:

        Bu endişe sık sık dile getiriliyor ama ben ne erişkinlerde ne de gençlerde muhafazakârlaşma görmüyorum. Muhafazakâr değerler üzerine çok fazla tartışma yapılıyor, bu doğru, bunlarla ilgili bilinilirlik düzeyi de çok yükseliyor. Ama ergenlerde böyle bir muhafazakârlaşma gözlemlemiyorum. Belki araştırmaya katılan gençler kendilerince “ideal” olanı söylemiş olabilirler ama gerçek hayatlarında söyledikleri gibi davranmıyorlar.

        Hatta tam tersi, internette, Facebook’ta, Twitter’da yapılan çalışmalardaki gözlemlerimizde de, ergenlerde geleneksel değerlere bağlı yaşamanın tersine daha özgürlükçü, daha rahat, cinsellik konusunda daha açık bir yapılanmanın olduğunu düşünüyorum. Şöyle bir durum var ama; evlilik öncesi ilişki yaşama konusu Türk toplumunda sıcak bakılan bir konu değil.

        MUHAFAZAKÂRLAR GLOBALLEŞMEDEN TEDİRGİN

        Bütün dünyada tek tipleşme, modernleşme, dünyanın global bir köye dönüşme süreci var. Ve bu, bireylerin özgün kimlik alanlarının, referanslarının üzerinde daha vurgulu bir biçimde durmalarını zorunlu hale getiriyor. Bu “global köy”e doğru giderken özellikle muhafazakâr bireyler bundan tedirgin oluyorlar. “Özgün kimliğimizi kaybediyoruz” korkusu yaşıyorlar ve bu, özgün kimliklerin daha çok önemsenmesine neden oluyor. Kültürel kimliklerin, dini kimliklerin, etnik kimliklerin daha çok öne çıkarılmasına sebep oluyor ama bu onların bütün gerekleri yerine getirdiği anlamına gelmiyor. Çünkü modernleşme biraz da böyle bir şey, ondan haberdarsınız, konuşursunuz ama sahip olduğunuz kültürel kodları yerine getiremezsiniz.

        Modernleşme; ideolojisini benimsemeden pratiklerini yerine getirdiğimiz bir söylem, modernleşmenin böyle bir bakış açısı var.

        ‘Toplumsal baskı yüzünden flörtten ürküyor içlerine kapanıyorlar’

        Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. NİLÜFER NARLI:

        Türkiye’de değerler araştırma sonuçları son 5 yıldır muhafazakâr değerlerde ve dindarlıkta bir yükselme olduğunu gösteriyor. Son yapılan bu araştırmaya bakarsak da gençlerin “flört”e olan olumsuz algısında artış olduğunu görüyoruz. Burada şu soruyu mutlaka sormak gerekir: Bu gençler “flört”ten ne anlıyorlar? Flörte bakış açılarını sağlıklı analiz edebilmek için önce bu soruyu sormak çok önemli. Çünkü bazı gençler flörtü, cinselliği de kapsayan bir eylem olarak algılıyor. Fakat son yıllarda Türkiye’de birçok genç kızın başına gelen olumsuz olayların medyada çok fazla işlenmesi ve flörtle ilgili olumsuz görüşlerin çok fazla dillendirilmesinin bu muhafazakâr bakış açısının artmasında etkisi olabilir. Flörte, evlilik öncesi cinselliğe bakış açılarını anlamak için derinleme mülakatlar daha yararlı olacaktır. Başka türlü gerçekten muhafazakârlaşıyorlar mı yoksa öyle mi görünmek istiyorlar bilemeyiz. Son yıllarda “ev dışında rahat hareket edebilen kızların başına kötü olaylar gelir” söylemi medyada çok fazla işlenip vurgulandı, özellikle yaşanan cinayet vakalarından sonra. Bu söylemin de algılar üzerinde etkisi olabilir.

        ‘Endişeli modernlerin bile gizli muhafazakâr olduğunu düşünüyorum’

        Star Gazetesi Yazarı ESRA ELÖNÜ:

        Muhafazakâr mıyız yoksa dindar mıyız sorusunu damardan yakalayan bir araştırma bence. Dikkat edilirse ergenlerin dindarlaşmasını değil muhafazakârlaşmasını konuşuyoruz.

        Dinin geleneksel karışımı sonucu ortaya çıkan grubu muhafazakâr diye tanımlamak doğru, her muhafazakârdan evliya pozisyonunu almış Müslüman hareketler beklemek yanlış. Ben muhafazakârlaşmaktan ziyade muhafazakâr görünme isteğinin ön planda olduğunu düşünüyorum.

        Bunun sebebi de toplumsal kabuldür. Kadın evlenmeden asla olmaz demeyi sadece bunu söylem haline getirmeyi sever çünkü toplumun deyişidir bu. Bunun dışında kalan gençleri, özellikle kadınları, cinsel potada eriyen varlıklar olarak gören zihniyete karşı muhafazakâr söylem, her zaman için bir siperdir. Geleneksel kasılma, fazla muhafazakâr refleksleri ortaya çıkarır. Bunun adı dindarlık değil çok çeşitli olabilecek baskıyı askıya alma sanatıdır. Bu hizadan bakarsak endişeli modernlerin bile gizli muhafazakâr olduğunu düşünüyorum...

        Bugün haram olduğunu düşünerek flört etmeyen (dindarlar da dahil) insanların sayısı çok az. Çünkü geleneksel çığırtkanlıklar dinin bile önüne geçmiştir.

        Modernizm olgusundan sonsuz faydalanan gençlerin tabuların ağırlığı karşısında muhafazakâr görünme istekleri korunma güdüsünden başka hiçbir şey değildir.

        ‘Erişkinleri taklit edip muhafazakâr görünüyorlar ama internette de flört ediyorlar’

        Psikiyatrist Doç. Dr. ARMAĞAN SAMANCI:

        Ergenlik dönemi, bireylerin erişkinlerden daha çok etkilendiği bir dönemdir. Gençler, özellikle kendilerine ‘idol’ diye algıladıkları bireylerden ve onların yaşam tarzlarından etkilenirler ve yaşam tarzlarına yansıtırlar. Bir anlamda da genel olarak erişkinleri ve genel erişkin idollerini kopyalamaya çalışırlar.

        Dolayısıyla, erişkinlerin yaklaşımlarına daha önem verilen bir dönemde, ki toplum olarak da zaten genelde daha muhafazakâr bir toplumuz, erişkinleri örnek almaları çok olağan bir davranış biçimi.

        Aynı zamanda özellikle yaşantımızla ilgili muhafazakâr mesajların da ciddi olarak arttığı bir dönemdeyiz. Hem sosyal, hem politik, hem güncel olarak bu tarz mesajlar daha çok erişkinler tarafından veriliyor. Ondan dolayı ergenlerin bu değerleri çok daha içselleştirdiklerini düşünüyorum.

        Bir anlamda erişkin muhafazakârlığından daha çok etkileniyorlar çünkü böyle bir etkisi var, böyle bir içselleştirilip görülmek istedikleri taraf. Diğer taraftan da yaşadığımız devir olarak, gerek internet, gerek medya cinselliklerine çok daha açık ve gerek ilişki anlamında, gerek cinsellik anlamında daha kolay birbirlerine erişebilir noktada bulunuyorlar.

        O anlamda ifade ettikleri ile yaşadıkları arasında da bir makas olma, bir açıklık olma ihtimali de yüksek. Onların günlük hayatta nasıl yaşadıklarının dışında, internet ortamında neler yaşadıklarına, oradaki flörtüz ilişkilerine bakmak gerekli. Muhtemelen internette yaşadıklarını flört olarak da değerlendirmiyorlar.

        Cep telefonu arkadaşlıklarını, mesajlaşmalarını, internetteki sosyal iletişim ağlarıyla yaşadıkları sanal ilişkileri çok fazla işin içine katmıyorlar. Halbuki bunları işin içine katsalar çok daha farklı sonuçlar ortaya çıkar.

        Diğer Yazılar