Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        10 günlük İstanbul ziyaretimden döndüm. Masamın üzeri postadan ve kargodan gelen paketlerle doluydu. Yorgunluğuma bakmadan hepsini tek tek açtım.

        Ve iki tanesini sizin için ayırdım. Geliş sırasına göre birincisini okumaya başladım. Bırakmak mümkün olmadı.

        Kitabın adı, Çocukla Büyüyen Şehir...

        İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı tarafından yayınlanmış. Çok özen gösterilmiş bir çalışma...

        Ali Sabuktay ve Zafer Yörük’ün sorularıyla ünlü Kent Plancısı ve Tarihçi İlhan Tekeli’nin hafızasından İzmir yaşamını öğreniyoruz.

        Ali ve Zafer beylerin ustaca (açıkçası biraz kurnazca) yönelttikleri sorular karşısında İzmir’in 75 yıllık gelişimini hem tarih süzgecinden hem kent kültürünün delişmen değerlerinden öğreniyoruz.

        İlhan Bey doğup büyüdüğü, temel eğitimini aldığı İzmir’i adeta imbikten süzer gibi anlatıyor. Gözlemler mükemmel... Anlatım muhteşem... Kentin tarihi ve coğrafi bütünlüğünü ihtişamlı değerleriyle ve büyüleyici güzellikleriyle aktarıyor.

        (Fırsat olsaydı da İzmir’in keyifli yaşamını biraz daha kapsamlı okuyabilseydik. Mahalle dayanışmasını, cemaatler arasındaki dostlukları, evlilikleri, doğum ve ölüm törenlerini öğrenebilseydik. Sokaktan mahalleye, mahalleden muhite, muhitten semte geçisin örneklerini tadabilseydik...)

        Alın size bir örnek...

        Karantinalı Yahudiler’in yaşamları, geçimleri, aile düzenleri ve eğitimleri konusunda verilen öyle ilginç detaylar var ki okuyanları şaşkınlık içinde bırakıyor.

        Öyle anlaşılıyor ki Yahudi cemaati iki katmanlı olarak yaşıyormuş. Bir yanda bolluk içinde dünya nimetlerinin keyfini süren varlıklı kesim; öte yanda açlıktan nefesi kokan sabırlı ve dualı bir kesim...

        70 yıl önce Karantina Yahudileri öyle fakirlermiş ki Ermeni, Rum, Türk evlerini ziyaret eder, sofrada tadına vardıkları kavun ve karpuz çekirdeklerini toplar; bunları tuzla kavurur, sonra yine bu ailelere satarak geçimlerini sağlarlarmış.

        Karantina, Yahudiler için hazin örnek olarak dikkat çekiyormuş.

        Hele bir de “Lemoni“ keyfi sürülürmüş ki anlatımı bile insanın ağzını şapırdatıyor.

        Lemoni (aman ha; limoni değil), ekmek hamuru ile kurulan çok özel bir sofra turşusuymuş. En meşhuru, Turşucu Davit’in beyaz emaye kovalarda sattığı Lemoni imiş...

        Daha nice nice İzmir öyküleri... Tadına doyulmayacak İzmir güzellikleri, İzmir değerleri...

        İlhan Tekeli 75 yaşında...

        Bu, az bir ömür değildir. Çok uzun da sayılmaz... Ama akıbet tarifinin zarafetinde Dante’nin ölçülerini aşmışız...

        İlhan Bey gibi bir hazine hem az bulunur hem de İzmir nasibinin en zarif ve değerli örneğidir.

        Bu kitap burada bırakılırsa hem İzmir’e hem İlhan Bey’e haksızlık olur. Hatta yazık olur...

        İlhan Bey, dinç ve hazırlıklıdır. Neden bu kitap içeriğinde İBB Kent Arşivi, İlhan Bey’in bilgilerini, deneylerini ve öngörülerini bir belgesele dönüştürmez?

        Bunun için finansman söz konusu ise Urla’da katran kusup Urlalılar’a kan kusturan yolun tamirini bile seneye bırakabiliriz. Çünkü tam 5 senedir kimsenin el sürmediği bir felaket varlığını sürdürüyor... Toprakla asfaltın üzerini örten tek ülke, Türkiye’dir. Tek il, İzmir’dir.

        Tek ilçe, Urla’dır...

        Muhtemeldir ki bu, dünya üzerindeki ilk örnektir...

        Bir yanda bir ihtişam: Çocukla Büyüyen Şehir...

        Öte yandan garabetli bir teknoloji: Beş Yıldır Katran Kusan Asfalt Yol...

        Diğer Yazılar