Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Mehmet Açar Kerizlerin intikamı
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ‘Keriz Parası’ (Dumb Money), 2021 yılının ocak ayında yaşanan ve finans çevrelerinde ‘GameStop kısa pozisyon sıkışması’ diye bilinen olayları konu alıyor. Film, Ben Mezrich’in ‘The Antisocial Network’ adlı kitabından yapılan bir uyarlama… Lauren Schuker Blum ve Rebecca Angelo imzalı senaryo, hayali karakterlere yer vermesine, içinde kurmaca unsurlar barındırmasına ve her şeyi bire bir anlatmamasına rağmen gerçeklerin özünü çarpıtmayan yaklaşımıyla dikkat çekiyor.

        Baştan söylemekte yarar var. Filmde olup bitenleri anlamak ve hikâyeyi takip etmek için ‘bir varlığın fiyatının düşeceğine dair yatırım yapılması’, ‘kısa pozisyon sıkışması’, ‘açığa satış yapılması’ gibi finansal terimleri detaylarıyla bilmenize gerek yok. Filmin akışı içinde tarafların neyin peşinde olduğunu, olayların nasıl bir seyir izlediğini, karakterlerin neler yaşadığını anlamakta hiçbir sıkıntı çekmiyorsunuz.

        Film süreç içinde rakip haline gelen ‘iki taraf’ı tanıtıyor önce… Bir yanda, yatırım kuruluşlarını yöneten Wall Street elitleri; diğer yanda, alt sınıflardan gelen bireysel yatırımcılar var. Karakterleri tanıdığımızda kadrajda sadece isimlerini ve kim olduklarını değil, ‘varlık ekstreleri’ni de görüyoruz. Oradaki nakit miktarları, taraflar arasındaki en önemli farkın sınıfsal olduğunu açık şekilde gösteriyor bize.

        Kaldı ki, açılış sahnesi tümüyle sınıfsal fark üzerine… Gabe Plotkin’i (Seth Rogen), oturduğu evin yanındaki villayı satın almak için emlakçıyla konuşurken görüyoruz. Amacı, orayı yıkıp kendisi ve ailesi için spor tesisi haline getirmek. Gelen telefon üzerine bilgisayarının başına geçmek için evine doğru koşarken deniz kıyısında ne kadar geniş bir alana sahip olduğunu anlıyoruz. Steve Cohen (Vincent D’Onofrio) ve Ken Griffin (Nick Offerman) de konforlu, lüks yaşam alanlarında çıkıyorlar karşımıza. Buna karşılık, filmin ana karakteri Keith Gill (Paul Dano) halka açık bir atletizm pistinde koşuya hazırlanıyor. Sahne ilerledikçe sadece Keith’i değil, maddi durumu hiç de parlak olmayan hemşire Jennifer (America Ferrara), GameStop satış elemanı Marcos (Anthony Ramos), üniversiteli lezbiyen çift Harmony (Talia Ryder) ve Riri (Myha’la Herrold) gibi bireysel yatırımcıları kendi mütevazı orta sınıf dünyaları içinde tanıyoruz.

        Karakterleri tanıdıktan sonra aralarındaki ‘mesele’yi öğreniyoruz. Başta Gabe Plotkin olmak üzere risk fonu yöneten Wall Street elitleri, zincir video oyun mağazası GameStop’un hisse senetlerinin sürekli düşeceği öngörüsüne dayanarak yatırım araçları oluşturmuşlardır. Kendilerine göre güvenilir ve test edilmiş verilerden yola çıktıklarını düşündükleri için şirketin kötüye gittiğinden, hisselerinin düşeceğinden emindirler. Yatırım uzmanı Keith Gill ise onların aksine, şirketin geleceğine inanır. Asıl önemlisi, şirketin sonunu hazırlayabilecek asıl sorunun risk fonu yöneticilerinin yaptığı algı operasyonu olduğunu düşünür. Ki geçmişte de yatırımcılara yönelik benzer dayatmalar yapılmasından çok rahatsızdır. Bu yaklaşımı, güçlülerin haksızca kurduğu kibirli bir oyun olarak görür. İşte bu yüzden, sosyal medyada düzenli olarak paylaştığı videoları ve bireysel yatırımcıları bir araya getiren platformlarda yazdıkları ile ‘Wall Street devleri’ne karşı bir taban hareketi başlatır. Simgesi ‘kükreyen kedicik’tir. Başındaki kırmızı bandı ve giysileriyle takım elbiseli yatırım uzmanlarına karşı finans dünyasının gerillası gibi durur. Küçük yatırımcılara GameStop hissesi alarak, önceden kurgulanmış oyunu bozmayı önerir. Üstelik sözde kalan bir öneri değildir bu… Kendisi tüm birikimini, Wall Street’in riskli bulduğu bu hisselere zaten yatırmıştır.

        İnanılmaz servetlere kavuşan Wall Street kurtlarının yakın çevrelerine zenginliklerinin sırrını ‘keriz parası’ olarak açıkladıklarını ve mütevazı birikimle borsaya giren herkesi enayi olarak gördüklerini bilen birçok bireysel yatırımcı, Keith Gill’in fikirlerini ve onun çağrısını ciddiye alır. Belli ki yılların birikimiyle herkes finans dünyasının elitlerine karşı içten içe doludur ve böylece süreç başlar.

        ‘Keriz Parası’nı ‘Davut ve Golyat’ hikâyesinin bir versiyonu olarak görmek olası. Geçim derdi çeken orta sınıf aile babası Keith, inandığı değerler uğruna Wall Street’in devlerine meydan okumaktan hiç korkmuyor. Onun bu cesareti, vahşi kapitalizmin ‘alta kalanın canı çıksın’ ilkesine ters düşen bir harekete vesile oluyor ve cesur yoksullar, güçlü zenginleri dize getirecek bir dayanışma sergiliyorlar. Kuşkusuz, Wall Street devlerinin de kendi dayanışmalarını hiç gecikmeden başlattıklarını görüyoruz. Film, finaldeki yorumsuz olarak verilen soruşturma ve aklanma haberleri üzerinden karşı tarafın gücünü hâlâ koruduğunun, hatta sistem tarafından kayırıldığının altını çiziyor zaten…

        ‘Keriz Parası’, egemenlerin gücüne karşı alt sınıfların inadı, kararlılığı ve dayanışmasının nelere muktedir olabileceğini işaret ediyor. Wall Street devlerinin para kaybetmeye başladıklarında, neoliberalizm ve serbest piyasa gibi militanca savundukları değerleri nasıl askıya alabildiklerini gösteren bir film seyrediyoruz.

        Filmin belki de en değerli yanı, GameStop hissesi satın alan bireysel yatırımcıların, finans dünyasıyla özdeşleşen ve yaşanan birçok krizin nedenlerinden biri olarak görülen ‘para kazanma açgözlülüğü’nün tam karşıtı bir tavır almaları… Hisseler sürekli değer kazanmasına rağmen başta Keith olmak üzere çoğu, satış tuşuna inatla basmıyor. Ki hepsinin paraya ihtiyaçları olduğunu biliyoruz. Ama bunun finans dünyasının egemenlerine verecekleri önemli bir ders olacağının farkındalar. Direnebildikleri kadar direnmek; Wall Street’in güçlülerine istedikleri gibi şirket batıramayacaklarını, her şeyi kontrol edemeyeceklerini ve küçük yatırımcıları enayi yerine koyamayacaklarını göstermek istiyorlar. O yüzden tüm süreci ‘kerizlerin intikamı’ olarak adlandırmak olası.

        Yönetmen Craig Gillespie, yine bir gerçek hayat hikâyesi anlatan biyografi türündeki ‘I, Tonya’da (2017) olduğu gibi montajın öne çıktığı bir anlatımla çıkıyor karşımıza. Film boyunca birbirlerini hiç görmeyen, karşı karşıya gelip iki kelime etmeyen karakterlerin sayısının az olmadığı bir film seyrediyoruz. Kirk Baxter imzalı montaj, tüm bu karakterleri aynı anlatıda birleştirmek gibi pek de kolay olmayan bir işin altından başarıyla kalkıyor. Görüntü yönetmeni Nicolas Karakatsanis de kendi dünyalarında yaşayan karakterleri görsel olarak birbirlerinden ayırırken hepsini ‘aynı ipe, yan yana dizmeyi’ başarıyor.

        Özellikle bireysel yatırımcıların birbirleriyle fiziksel temas kurmadan aralarında sosyal medya üzerinden manevi dayanışma bağı kurması önemli… Tam da burada, Covid-19 pandemisinde geçen bir öykü seyrettiğimizi belirtmek gerek. Film de bize bunu pek unutturmuyor. Yani, insanların bir araya gelemediği bir dönemdeyiz. Belki de bu yüzden, senaryo yazarları bireysel yatırımcıları kendilerine inanmayan birileriyle çatışma içinde göstermeyi tercih ediyorlar. Sürekli GameStop hissesi satın almak ve elinde tutmak konusunda hemşire Jenny hastanedeki meslektaşı Chris (Larry Owens); Keith ise yemek kuryesi olarak çalışan kardeşi Kevin (Pete Davidson) ile tartışıyor. GameStop satış görevlisi Marcus da şefi Brad (Dane DeHaan) ile anlaşmazlık yaşıyor.

        Filmin göze çarpan ilk sorunu, başkarakter Keith’in hemen ardından sivrilen ikinci bir güçlü karakter olmaması… Keith’in eşi Caroline (Shailene Woodley), kardeşi Kevin, annesi Elaine (Kate Burton) ve babası Steven (Clancy Brown) ile ilişkileri öne çıkıyor ama aile içinde Keith’e inanmak / inanmamak, destek vermek / vermemek ikilemi dışında kayda değer pek bir şey olup bitmiyor. Yalnız burada, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden kız kardeşin aileye verdiği acının tam dozunda anlatıldığını söylemem gerek. Keith’in inatçı cesaretinin altında kız kardeşini kaybetmesinin ve baba olmasının üzerinden çok zaman geçmemesinin etkisi olduğu hissediliyor. Kuşkusuz, Walt Street ile kişisel bir hesabı da var.

        Karakter kalabalığı filmi renkli, hareketli, enerjik ve aynı zamanda eğlenceli kılıyor hiç kuşkusuz. Gillespie de bu durumun farkında bir anlatım tutturuyor. Filmde fazla süre almayan ama hikâyenin akışında önemli işlev taşıyan Vlad Tenev (Sebastian Stan) dahil tüm karakterler, oyuncuların yorumlarıyla Gillespie’nin tutturmaya çalıştığı komedi kıvamına önemli katkılar veriyorlar. Ama tüm bunlar beraberinde dramatik anlamda yüzeyselliği de getiriyor. Keith dışındaki gerçek karakterlerin, yani Wall Street’den gelenlerin yasal sorunlar nedeniyle zaten çok derinleşemediği belli oluyor. Filmde Keith’i destekleyen bireysel yatırımcıların tümü kurmaca karakterler. Hepsi eğlenceliler ama sığ kalıyorlar. Gerçi gerçek olaylara dayalı, hızlı tempoda akıp giden bir komedi seyrederken sığlık önemini kaybediyor. Gillespie, filmin duygusunu seyirciye geçirmeyi biliyor.

        ‘Keriz Parası’ gözden kaçırılmaması gereken bir film. ‘GameStop kısa pozisyon sıkışması’ diye bilinen olayları sadece hatırlayanlar için değil, hiç bilmeyenler için de iyi seçim olacağını düşünüyorum. Sonuçta, yakın tarih dersi gibi bir film. Üstelik sürükleyici ve eğlenceli.

        7/10