Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Siyaset Diyanet İşler Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in dün yaptığı 'kürtaj' açıklaması

        Nazif Özcan

        HABERTURK.COM

        nozcan@haberturk.com

        Başbakan Erdoğan'ın "her kürtaj bir Uludere'dir" çıkışıyla başlattığı 'kürtaj' tartışması birkaç gündür Türkiye gündemini meşgûl ediyor. Konuyla ilgili bir yorum da Diyanet'ten geldi...

        Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in dün Sapanca’daki İl Müftüleri Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, "Annenin hayatı sonlandırma hakkı yoktur, o emanetçidir" sözü çeşitli kesimlerden tepki aldı. İlk açıklama Cumhuriyet Halk Partisi'nin Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'den geldi. Görmez'in sözlerine, "Meclis'e mesaj mı veriyor?" eleştirisi getiren Hamzaçebi, laik bir devlette bu tür açıklamaların doğru olmadığını söyledi.

        Diyanet İşler Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in tartışma yaratan bu açıklamalarını biz de uzmanlara sorduk.

        İşte konuyla ilgili görüşleri:

        "SADECE DOKTORLAR KARAR VEREMEZ, HEYETTE DİN ADAMLARI DA OLMALI"

        Prof. Dr. SÜLEYMAN ATEŞ / ESKİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANI

        Ancak, annenin sağlığı tehlikedeyse, zorunlu bir durum olursa ki; Diyanet İşleri Başkanlığı da ona işaret etti. Ancak o durumda caiz olabilir. Bunun dışında haramdır... İslam Dini buna izin vermez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın söylemlerine aynen katılıyorum. Dünyaya gelmek üzere hazırlanmış olan bir varlığın hayatına son vermeye ne annenin ne babanın hakkı var.

        "90-120 ÖNCESİNDE ALINABİLİR"

        90 gün içersinde ona ruh üfleniyor yani bilinç veriliyor yani artık bütün uzuvlarını kontrol etme durumuna geliyor çocuk. O zamandan önce bir tehlike varsa mesela: spastik olduğu tespit edilirse böyle zorunlu durumlarda ancak aldırılabilir. Yani 120 veya 90 günün öncesinde olabilir bu, ondan sonra çocuğu almak doğru değil.

        "HEYETTE DİN ADAMLARI DA OLMALI"

        Tıbbi gerekçe kararını doktorlar verecek bir konsültasyon neticesinde ona karar verilir. Sadece doktor değil din adamının da bulunması gerekiyor o heyetin içinde.

        "DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NIN AÇIKLAMASI DOĞRU, YERİNDE"

        İSMAİL NACAR / YAZAR

        Laik bir ülkede de Diyanet İşleri Başkanlığı İslami konularda gerekli gördüğünü söyler... Ama laik bir ülkede isteyen uyar isteyen uymaz. Mesela Avrupa'da Papa, bir görüşünü söyler ama laik olan devletler uyar uymaz o yarı bir şey.

        Diyanet'e görüşünü söyle demek 'düşünce özgürlüğüne aykırıdır.'

        Diyanet laik ülkede de görüşünü söyler ama tabii devlet bu görüşü zorla dayatamaz. Diyenet işleri Başkanı'nın açıklamsı, doğru yerinde bir açıklama. İslam cenini insan olarak görür ve bunu ortadan kaldırdığınız zaman bunu cinayet olarak görür. Diyanet İşlerine bu konu soruluyor o da görüşünü söylüyor. İslam hukukuna göre döllenme oluştuktan sonra insan sayılır artık.

        "DİYANET GÖRÜŞÜNÜ SÖYLER İTEYEN UYAR İSTEYEN UYMAZ"

        İslami bir toplum düzeninde hukuk İslama aykırı olamaz. Tabii bu durum İslami bir devlette olur. Bugün Türkiye laik bir ülke bunun altını çizmek isterim. Diyanet görüşünü söyler insanlar uyar uymaz o farklı bir konu.

        "ARTIK LAİKLİKTEN SÖZ EDİLEMEZ"

        Prof. Dr. MEHMET ALİ KILIÇBAY / SİYASET BİLİMCİ

        Türkiye bürokratik bir ülke... Laik bir ülkede insanların bedenlerini nasıl yöneteceklerine din kurumları karar veriyorsa artık laiklikten söz edilemez. Diyanet İşleri Başkanlığı laik olmak zorunda, çünkü bir devlet kurumu. Devlet laik olduğuna göre en ufak mantık yorumu Diyanet İşleri de laik olmak zorunda. Zaten laik bir ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı ne arıyor? Devletin içinde bir din kurumu olmaz. Bu işin alfabesidir...

        "DİYANET FETVA MAKAMI DEĞİLDİR"

        Devlet yönetiyor, başından beri Diyanet kurulduğundan beri bu böyle olmuştur bu birincisi. İkincisi olaya tamamen din açısından bakarsanız, kendi içinden bakarsanız, Diyanet İşleri Bakanlığı fetva makamı değildir. Yani mümin yurttaşlar giderler istedikleri kimseden yani ilmine güvendikleri bir din ilgilisinden fetva alabililer. Öyle resmi müftüler, resmi imamlar falan olmaz.

        "120 GÜNDEN ÖNCE İNSAN SAYILMAZ"

        İHSAN ELİAÇIK / İLAHİYATÇI YAZAR

        Kürtaj, İslam tarihinde mezhepler arasında tartışılan bir konudur ve genellikle şöyle denilmiştir: 40 güne kadar ana rahminde çoçuğun oluşumu beklenir, ikinci 40 günde oluşur. Üçüncü 40 günde çocuğa ruh üflenir. Bu nedenle 120 güne kadar henüz insan olmaz. Yani hayat var ama ruh yok. 120 güne kadar ana rahminde cenine müdahele edilebilir ama 120 günden sonra müdahele edilirse rahimde oluşan canlı insanı katletme manasına gelir.

        "120 GÜNDEN SONRA ÇOCUK ALINAMAZ"

        Ana rahmindeki ceninin ne kadr olduğunu tıpçılara sormak gerekir. 40 gün mü, 2,5 ay mı, 120 gun mu?..

        Ama islam meshepleri arasında tartışılan 40 gün mü yoksa 120 gun mü olduğudur. Üzerinde anlaşma sağlanan görüş: Üçüncü 40 günün sonunda şekillendiğidir. Yani 120 günün sonunda çocuk anlınamaz, günahtır. Ondan evvel caizdir, alınabilir.

        "BAŞBAKAN'IN GÖRÜŞÜNE DİNİ KILIF UYDURULUYOR"

        Diyanet İşleri Başkanı'nın açıklamasına gelince, Başbakan'ın açıklamasından sonra böyle bir dini görüşü ifade etmesi İslam meshepleri arasında farklı görüşler olduğunuda söylemeksizin sanki tek bir görüş varmış gibi "haramdır, cinayettir" gibi Başbakan'ın görüşünü aynen tekrar etmesi doğru değil. Başbakanın görüşüne dini kılıf bulma amacıyla yapılmış bir açıklama.

        Dinin hükümetin emrine verilmesi hükümetimn emirlerinin ve çıkaracağı yasaları dinle meşrulaştırması anlamına gelir zaten Diyanet'in görevi budur. Daha öncedende bunu yapıyordu önce Kemalistlerin icraatlarına kılıf buluyordu, şimdi de muhafazakarların icraatlarına dini kılıf buluyor.

        "DİYANET TOPLUMSAL AYRIŞMA YARARTIYOR"

        İHSAN ÖZKES / CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ VE EMEKLİ MÜFTÜ

        Ben emekli müftüyüm. Dinin o konudaki görüşünü Diyanet İşleri Başkanı kadar biliyorum. 10 yıldır Diyanet İşleri'nin kürtaj açıklaması olduğunu ben hatırlamıyorum. Başbakan ne zaman bu konuyu gündeme getirdi, Diyanet'in aklına geldi. Hükümetin siparişiyle bu konuyu gündeme getirdi. Zamanlama olarak bu açıklama yanlış olmuştur. Diyanet İşeri Bakanı'nın kürtaj yasağı karşıtı kadın örgütlerinin protesto sırasında atıkları sloganlara cevap vermesi daha da yanlış olmuştur. Toplumsal bütünlüğü sağlamsı gereken Diyanet ayrışmaya yol açıyor.

        "DİYANET YASAKLA ÇÖZÜLEMEYECEĞİNİ SÖYLEDİ"

        Benim görüşüm şu: İslam Dininde Kürtaj konusunda tam bir mutabakat yok. Kimisi canlanmayı esas alıyor. Bu canlanmanın 40 ila 120 gün arasında olduğunu söylüyor. Benim görüşüm şu: Bosna Hersek örneğini vererek zorunlu hallerde kürtajın yapılabileceğini kabul etti ve yasaklayarak çözülemeyeceğini söyledi. Benim dinin dışında başka bir görüşüm olamaz ama orada da farklılıklar var. Zorumluluk olan hallerde zaten yapılacaktır. İslam Öncellikle annenin hayatını dikkate alır. 120 gün tartışmalı bir konu...

        "DİNDARLAR MI YOKSA DİĞER KESİMLER Mİ DAHA FAZLA KÜRTAJ YAPTIRIYOR"

        Kürtaj yaptıran insanların dindar olup olmadığı da farklı bir konu. Sanki kürtaj yaptıranlar dindar değilmiş gibi bir hava yayılıyor. Bir araştırma yapılsın muhafazakarlar mı yoksa diğer kesimler mi daha fazla kürtaj yaptırıyor. Bu bir sosyal konudur, ekonomiktir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ