Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

MGK toplantısının ardından yapılan açıklamada Suriye’deki yeni yönetime ilişkin şu değerlendirmelere yer verildi: “Suriye'deki yeni yönetimin, devletin egemenliğinin, üniter yapısının, toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin sağlanması ile ülkedeki tüm etnik, dini ve mezhebi grupların temel hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınması hususundaki iradesine, Suriye'nin yeniden inşasına, Suriye halkının huzur ve refaha kavuşmasına tam destek verileceğinin bir kez daha teyit edilmiştir."

YENİ SURİYE YÖNETİMİYLE İLİŞKİLER

Suriye’de 30 yıldır ülkeye hükmeden Beşar Esad’ın devrilmesiyle yeni bir durum ortaya çıktı. Bu doğrultuda Türkiye’nin savunma, güvenlik parametrelerini yeniden belirlemesi ve önüne çıkacak fırsatlara ilişkin öngörülerde bulunması gerekiyordu.

En kritik hususlardan biri de birçok ülke tarafından terör örgütü olarak görülen HTŞ ile ilişkilerin nasıl geliştirileceği, Suriye sahasından gelecek tehditlerle mücadelenin nasıl yapılacağı, HTŞ ile PKK/YPG’nin ilişkilerinin doğuracağı sonuçların Türkiye’ye yansımaları olacak. Düzensiz göç meselesi, sığınmacıların ülkelerine geri dönüşü, bölgede değişen demografik yapıyla ilgili de atılacak bazı kritik adımlar bulunuyor.

MGSB’DEKİ TEHDİTLER

Türkiye’nin güncellediği ve önümüzdeki 5 yılda uygulanacak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi açısından, Suriye’de etnik temelli bölücü terör örgütü PKK/YPG’nin yol açtığı tehditler ABD desteğiyle başka bir noktaya evrilmiş durumda. YNK, PDK, YPG ve Suriye Demokratik Güçleri, sözde Kürt halkının bekası ve artan soykırım ve kapsamlı işgal saldırıları tehditlerine karşı tek çatı altında birleşti. Peşmerge Ordusu ve Rojava Ordusu’nun birleşmesiyle askeri sayı 700 bin gibi rakamlara ulaştı.

ABD’nin Doğal Kararlılık Harekatı (Operation Inherent Resolve) raporları dikkate alındığında, DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyonu Misyonu çerçevesinde, Suriye’deki varlığı ile terör örgütüne desteğe meşruiyet ve kalıcılık kazandırmak isteyen ABD’nin, ESSA (Doğu Suriye Güvenlik Alanı) kavramıyla belirlenen sınırlar içerisinde kalan ve örgüt için hayati önem taşıyan petrol sahalarının güvenliğinin sağlanmasını önceliğine aldığı, askeri terminolojideki ESSA’nın kullanım süresinin operasyonun süresi ile sınırlı tutulmasına rağmen ABD güçlerinin DEAŞ ile mücadele söylemi üzerinden ESSA tanımını belirsiz bir süre devam ettirerek Suriye’deki varlığını normalleştirmeyi ve taraflara kabul ettirmeyi hedeflediği değerlendiriliyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Günün Önemli Manşetleri