Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam İstanbul'a sadece 3 saat uzaklıkta bir cennet: Akçakoca

        Mehmet Emin DEMİREZEN / HABERTÜRK CUMARTESİ

        İstanbullunun klasik sorusudur: “Kafa dinlemek için İstanbul’dan çok da uzaklaşmadan nereye gitsem?”. Böyle kara kara düşünürken bir Akçakoca-Yedigöller daveti aldım. Küçücük sırt çantamı hazırlayıp yürüyüş ayakkabılarımı ayağıma geçirerek Anı Tur’un etkinliğine katıldım. Rehberimiz serbest bir plan yapmış çünkü bu gezide önemli olan huzuru bulmak, şehirde yüzünü görmeye fırsat bulamadığınız doğayla hasret gidermek.

        PARLAYAN ŞEHİR AKÇAKOCA

        İstanbul’dan otomobille ortalama 3 saat uzaklıkta huzur yuvası Akçakoca... Hikâyesi M.Ö. 1200’lü yıllara dayanıyor. O zamanlar devletler az mücadele etmemiş buraya sahip olmak için. Haksız sayılmazlar, 35 kilometrelik kumsalı, tertemiz denizi ve güneşiyle tam tatillik. Mavi Plaj, Çuhallı Plajı, Çınar Plajı, Değimenağzı Plajı ve nicesi. Eskiden buraya ‘Parlayan Şehir’ denilmesi de bundan... Bana kalırsa en güzeli de koca kayalara vuran sakin dalgaları seyretmek. 1 saat oturup dalmışım, kendimi İskoçya kıyılarında hissettim! Bir de fırsatınız varsa Aktaş Şelalesi’ne ve Fakıllı Mağarası’na mutlaka uğrayın. Şimdiden uyarayım mağaranın içi epey nemli, kayıp düşebilirsiniz ki ben düştüm.

        İLKBAHARIN KUCAKLADIĞI YER

        Akçakoca’ya gelip de balık yememek olmaz. İskele civarındaki balıkçılarda mezgit ya da istavriti mutlaka deneyin. Malum fındık bol, tatlısında da salatasında da bolca var. Doğası ayrı güzel, tarihi yapılar ayrı. Fındık bahçelerinin eteğinde gemilere yol göstermek için Cenevizliler tarafından kurulan Ceneviz Kalesi bir kartal yuvasını andırıyor. Bir diğer güzel yapı 160 kazığın üstüne yapılmış Akçakoca Merkez Camii... İki günde altına üstüne getirebilirsiniz. Ben sadece 1 gün konakladım. Otel Akçakoca’yı tercih edebilirsiniz; hem tüm plajlara yakın mesafede hem de çalışanları güler yüzlü. Akçakoca gezisi sizi kesmezse benim gibi 2 saatlik mesafedeki Bolu Yedigöller’e gidebilirsiniz. Baştan kabul edelim, Yedigöller her mevsim ve her saat güzel. İstanbul kalabalığında ilkbaharın geldiğini anlayamamıştım. Araçtan bir indim ki bahar kokusu beni kucakladı. Gölün etrafında yürüyüş yaparken her seferinde farklı açıdan fotoğrafladım. Göle nereden bakarsanız değişik bir yüzünü görüyorsunuz. Doğa öyle güzel ki, düşen bir ağaç köprü olmuş, etrafını çiçekler sarmış. Dev ağaçlar kuşlara ev olmuş. Bir ara bu büyülü doğanın ortasında Hobbit’ler ortaya çıkacak gibiydi. Çünkü burası tam onlara göre...

        Yeşilliklerin sardığı gölü gezerken insan acıkıyor. Birlikte gezdiğimiz ekip ağzının tadını biliyor. Yemek alanına gidip kuzu çevirme yapıldı, sohbet koyu... Anladım ki buraya mutlaka kalabalık arkadaş grubuyla gelmeli. Burada da bir uyarı yapmak isterim, civarda alışveriş yapabileceğiniz bir yer yok. Bütün ihtiyaçlarınızı mutlaka buraya gelmeden önce alın, sonra açıkta kalırsınız!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ