Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Engin Arık'ın bilgisayarı kayıp

        Isparta'daki uçak faciasında kaybettiğimiz Prof. Engin Arık'a ait bor madeni, toryum ve tüm diğer hassas çalışmaların kayıtlı olduğu laptopun kaybolduğu ortaya çıktı. Arık'ın eşi Prof. Metin Arık, "Tüm şahsi eşyalar teslim edilirken, laptopun içinde bulunduğu bavulla ilgili bir bulguya rastlanmaması bana garip geldi" dedi.

        Isparta'da Atlasjet seferini yapan uçağın düşmesi sonucu yaşanan faciada, 6 bilim adamı hayatını kaybetti. Isparta'daki fizik kongresine katılacak bilim adamları arasında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nden, "dünyanın sırlarını keşfeden" İsviçre'deki Avrupa Nükleer Araştırmalar Örgütü'nde (CERN) Atlas Deneyi'nin başında bulunan Prof. Dr. Engin Arık da bulunuyordu. Kazadan sonra tartışılan konulardan biri, Türkiye'nin geleceği için önem taşıyan çalışmalara imza atan, özellikle de bor ve toryum madenleriyle ilgili çalışmalar yapan Engin Arık ve 5 fizikçinin birden ölümünde bir kasıt olup olmayacağıydı. Arık'ın 43 yılını birlikte geçirdiği, tüm çalışmalarında birlikte olduğu hayat arkadaşı Prof. Dr. Metin Arık, ilk kez Yeni Şafak'a konuştu. Arık, özel yaşamı, uçak faciası, komplo teorileri, bor madeni ve CERN ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.

        BAVULDAN İZ YOKTU

        Arık, eşinin eşyalarını almak için Isparta'ya gittiğinde tüm şahsi eşyaların kendisine verildiğini ancak içinde laptop bulunan bavula ait hiçbir bulguya rastlanmadığını söyledi: "Bütün çalışmalarının yer aldığı laptopun da içinde bulunduğu bavul kaybolmuştu. Halbuki olay yerinde bulunan eşyalarla ilgili çok titiz çalışılmıştı. Kuruşu kuruşuna banknotların numaralarına kadar detaylı bir liste çıkarmışlardı. Bu kadar özenle çalışılmasına rağmen, laptopun içinde bulunduğu bavulla ilgili hiçbir bulguya rastlanmaması bana garip geldi. O laptop olmayınca işleri toparlamak çok zor olacak."

        'SIR CİHAZ' YANINDA DEĞİLDİ

        Eşinin Isparta'ya parçacık ölçmeye yarayan ve 'fotütüp' adı verilen 'sır cihaz' götürdüğü iddiaları için Arık, “Bu cihaz, CERN'den kendisine gönderilmişti ama yanında değildi" dedi. Arık, eşiyle Isparta'daki kongreye gitmeyi planladığını ancak son anda Ankara'daki başka bir toplantıya katılmak için bundan vazgeçtiğini anlattı. Arık, kazayla birlikte en küçük bir ihmalin ne kadar büyük bir felaketle sonuçlandığını öğrendiğini söyledi.

        Atlas Projesi bana emanet

        Eşinin ölümünden sonra CERN'deki Atlas Projesi'nin başına geçen Prof. Dr. Metin Arık, "Bundan sonra daha çok çalışmak için kendime söz verdim. Atlas Deneyi'nde daha önce de yer almıştım. Ancak işlerin çoğunu eşim yapıyordu. Zaten eşim beni bu projeye davet ettiğinde, 'Sen ekibe katıl, tüm işi ben yaparım' demişti, şimdi tüm iş bana kaldı" dedi.

        Hayatının bundan sonraki bölümünü, adım adım eşinin hayallerini gerçekleştirmek için harcayacağını anlatan Metin Arık, "Atlas Deneyi, bu yaz ilk defa veri almaya başlayacak. Engin'in bunu görmesini çok isterdim, bu en büyük hayaliydi. Yine CERN ile Türkiye arasında üyelik için başlangıç olan bir iş birliği antlaşması olacak.

        Engin bunu da göremedi. Engin'in hayallerinin gerçekleşiyor olması çok sevindirici ama onun bunları görememesi çok acı' dedi.

        Engin Arık'ın diğer en büyük hayalinin de rezervlerinin en az yüzde 70'i Türkiye'de bulunan bor ve toryum madenleriyle ilgili bir merkez kurulması olduğunu anlatan Prof. Dr. Metin Arık şöyle konuştu: "Bu konuyla çok ilgiliydi. Çalışmalar yapıyordu. Bundan sonra benim bir uğraş alanım da bu olacak. Çünkü dünya petrol rezervleri en çok 50 yıl sonra bitecek. Toryum savaşları başlayacak. Türkiye çok önemli bir ülke olacak. Bu konuda acilen bir şeyler yapmak lazım."

        Birinciyi merak etti

        Metin Arık ile Engin Arık, 43 yıl önce İ.Ü Fizik Bölümü'ne kaydolduklarında henüz 17 yaşındaydılar. Hayatta hep birinci olmaya alışık olan ancak Fizik Bölümü'ne ikinci olarak kaydolan Engin Hanım, "Kim benden daha iyi olabilir" diye merak edip okul birincisi Metin Arık'la tanıştı. Ondan sonra hep birlikte oldular. Birliktelik hayat arkadaşlığına dönüştü. Arık aşklarını şöyle anlattı: "Engin hep, 'Ben Metin'in fizikçi aklına aşık oldum' diyordu. Ben de Engin'in gözlerine, bakışlarına aşık olmuştum. Birbirimizin ilk aşkıydık, hiç ayrılmadık. Kendimizi mesleğimize adamış insanlardık. Engin'in ölümünden sonra, her işimi ona bıraktığım için haksızlık yaptığımı düşünmeye başladım. Çünkü bir işi ona bırakmışsanız, gözünüz arkada kalmazdı.

        Sabotaj diyemem ama kuşkular var

        Prof. Engin Arık'ın en büyük hayali, Türkiye'yi CERN'e üye yaparak, önemli araştırmalara Türkiye'nin de dahil edilmesini sağlamaktı. Fakat uçak kazası Arık'ın hayallerine ulaşmasını engelledi. Eşi Prof. Metin Arık, kazadaki ihmallerini kendisini çok üzdüğünü belirterek, "Bu kaza, geri kalmışlığımızın bir örneği. Hiçbir ülkede uçmayan ve başka ülkelerin hurdaya çıkardığı, İran'ın bile 'uçuş yapamaz' diye geri gönderdiği uçağı biz uçurmaya çalışmışız. Sadece kazanın sorumlularına değil kendime de kızıyorum. Bir aydın olarak bu durumdan haberdar olmam, Engin'in o uçağa binmesini önlemem gerekiyordu. Ben de ihmalkar davrandım. Engin ve diğerleri uçmaması gereken bir uçaktaydı" dedi.

        Uçağın düşmüş olabileceğine dair iddialara da değinen Arık şunları söyledi: "Sabotaj olduğunu söylersek kabahati başkasına atmış, kendi suçumuçu görmezden gelmiş oluruz. Bu kolay olandır. Ama yine de kaza için yüzde yüz 'sabotaj değildir' diyemem. Olabilir. Çünkü Engin Arık ve arkadaşları çok önemli projelerde çalışıyorlardı. Emin olduğum tek şey ise ihmalkarlık ve sorumsuzluk. Bu da benim içimi acıtıyor."

        Yeni Şafak

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ