Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ATILGAN BAYAR

        atilganbayar@haberturk.com

        Yahu bu cemaat İsmail Ağa cemaati gibi kapalı bir cemaat değil ki…

        Aczmendiler gibi radikal değil ki…

        Faaliyetlerini gizli saklı, yasadışı yollarla yapmıyor ki…

        Zaman Gazetesi ortada, Samanyolu Televizyonu, Türkiye içindeki ve yurtdışındaki okullar ortada…

        Vakıflarını teker teker biliyoruz…

        Bir şey saklamıyorlar…

        İdeolojik konumunu da biliyoruz: Arap İslamı’na karşı, Türk İslamı kavrayışının altını çiziyorlar.

        Öyleyse bu endişe niye?

        Artık sayıları yedi haneli rakamlarla, etki alanları bunun dört katıyla ölçülebilir olduğu için mi?

        Yoksa, cemaatin devasa gelişimi; hem devletin, hem de cemaat liderinin ‘kontrolünün dışına’ çıkabilme ihtimali oluşturduğu için mi?

        Bir Orta Asya seyahatim sırasında, bu cemaatin yöneticilerinden biri kulağıma organizasyon toplantılarına, ‘MİT, Genelkurmay, Dışişleri ve İçişleri Bakanlıklarından görevliler davet ettiklerini’ fısıldamıştı.

        Bu iddiayı Hürriyet Gazetesi’nde yazmıştım. Bu güne kadar, hiçbir yerden yalanlanmadı.

        Dolayısıyla bu cemaatin oluşturduğu endişe havasının ‘ideoloiik’ bir sebepten çok, ‘kontrol dışı’na çıkabilecek kadar büyümüş olmasından kaynaklanıyor, diye düşünebiliriz.

        Başka ülkelerin etki alanına girebileceğinden endişelenen cemaate, sırf böyle bir ‘endişe’ üzerinden yüklenilmesini ise pek anlamlı bulmuyorum.

        Eğer hala böyle bir endişe söz konusu ise, başından beri bu cemaatin içinde bulunan, cemaatin açıklığına rağmen onu iyi değerlendiremeyen Devlet’in bir başarısızlığı söz konusu olabilir.

        Devlet, eğer ‘Fethullahçılık’ diye bir suçtan bahsedecek bir duruma gelirse, milyonlarca insanı nasıl cezalandıracağı sorusuna da bir cevap bulmalıdır.

        Öte yandan cemaatin bir ‘ortak akıl’ taşımadığı, yönetim zafiyeti endişesi ise, tamamen yersiz bir endişe de değil.

        Biz gazeteciler, bu devasa cemaat ile her temas ettiğimizde bu gerçek ile yüzleşiyoruz.

        Yıllar önce, Hürriyet’de yaptığım değerlendirmeler, cemaatin lideri Fethullah Gülen tarafından kendi imzasıyla çok saygın bir üslupla taltif edilirken, Gülen’e niçin ‘hocaefendi’ diye hitap etmediğimi sorgulayan küfürlü mailler almıştım.

        Bugün de, cemaat ile veya İslam anlayışıyla ilgili yazılarım, yüksek seviyede değerlendirilebilirken, varoluşunu bu cemaate sığınarak tanımlayan bazı terbiyesiz ‘doçent’lerden hakaret mailleri alabiliyorum.

        Bunu birçok gazeteci arkadaşım yaşıyor.

        Görüyoruz ki, gerçekten ‘cemaat içi’nde bir ‘ortak akıl’ sorunu var.

        Ancak bu sorunun iki sorumlusu olduğunun altını çizelim.

        Devlete sonuna kadar açık olan bu cemaat ile ilişkilerini başarıyla yönetemeyen Devlet’in sorumlu olduğunu söylememiz gerekir.

        Aynı şekilde, bu sorunu yaşayan cemaatin bir yönetim çalışması yapmasında da fayda bulunmaktadır.

        Sonuç olarak, elbette ‘Emniyetteki Fethullahçı Kadrolaşma’ konuşabilir, Milli Eğitim kadroları tartışılabilir, hatta bunlara yönelik operasyonlar da düşünülebilir ama bu milyonlarla ifade edilen cemaatin ‘istenmeyen etki alanlarına açık’ olmasına mani olamaz.

        Dolayısıyla, bu noktada ‘devlet aklı’nın bu cemaati değerlendirirken kendi kusurlarını da görmesi gerekirken; cemaati yöneten iradenin de açıklığını abartıp, devletine doğru attığı adımları sıklaştırmasında fayda mülahaza ediyorum.

        Sonuç olarak, ‘Fethullahçı’ diye adlandırılan cemaatin medyada onurunun kırılmasına devam edilmesinin, devleti ile barışık dindarları hayalkırıklığına uğratacağı açık.

        Öte yandan, içinde ‘devlete karşı manuple edilebilir’ unsurları bulundurabilen cemaatin de bir güven tesis etmesi zorlaşabilir.

        Türk İslamı’nı vazeden, bu özelliği ile yurtdışında Türkiye’nin iddiasını seslendirebilen bu cemaat ile devlet arasındaki ihtilafın, yine bir güçlü ‘devlet aklı’ ile derhal çözülmesi Türkiye’nin lehinedir.

        ‘KIRAL ÇIPLAK’… MEDYA NOTU: Fethullah Gülen Cemaati’ne medya tarafından gösterilen ilginin büyük kısmının ‘tiraj’ kaygısından yaşandığını da artık itiraf etmenin vakti gelmiştir. Üzerinde Fethullah Gülen yazan her medyanın büyük ilgi ile karşılaşması bir ‘ticari operasyon modeli’ geliştirmiştir. Tirajda sıkışan yayınların, aniden ve ‘bağlam dışı,’ tiraj beklentisiyle “Fethullahçılar” yayını yapması da endişeyi besleyen unsurlardan biri olarak, soğukkanlılıkla değerlendirilmelidir.

        Diğer Yazılar