Kapıdaki düşman!..
Dikkat ettiyseniz; uzunca bir süredir KPSS sorularının çalınması; eğitimdeki eşitsizlikler, yabancı statüsünde Türkiye’deki iyi üniversitelere sınavsız yatay geçiş yapan Türk öğrenciler, denklikte suiistimal, fahiş servis-yemek ücretleri, fırsat eşitsizliklerini konuşuyoruz… Konuşmamız da gerekir ancak çözüm bulmak kaydıyla…
Bu sorunların önemli bir bölümü, içinden geçtiğimiz ekonomik darboğazdan ve kayırmacı/eşit olmayan uygulamalardan kaynaklı. Tabii ki eğitimdeki kalite düşüşünün başka gerekçeleri de var ancak özellikle covid pandemisi döneminde başlayan aksaklık ve sorunların çoğu ekonomikti. Bu, dar gelirli vatandaşlarımızı daha derinden etkiledi. Evinde internet olmadığı için uzaktan eğitim sistemi EBA’ya bağlanamayan çocuklarımız, tableti ya da bilgisayarı olmayan çocuklar, neredeyse iki yıl kaybettiler. Bunların olumsuz sonuçlarını önümüzdeki yıllarda daha fazla göreceğimizi söylemiştik; şimdiden hissetmeye başladık bile…
105 BİN ÖĞRENCİ KAYIT YAPTIRMADI
Dün okuduğum bir haber, gerçekten içimi yaktı ve uzun süre geçmeyecek bir sızıya yol açtı. Söz konusu haberde, ekonomik gerekçelerle 105 bin öğrencinin hak kazandığı halde üniversitelere kayıt yaptırmadığı anlatılıyordu. Ek yerleştirmelerle birçok boş kontenjan bulunmasına rağmen, geçen yıl 70 bin olan kayıt yaptırmayan öğrenci sayısı, bu yıl 105 bine çıkmış. 105 bin öğrencinin 24 bin 544’ü lisans, 81 bin 228’i ise ön lisans programlarına başvurmamış. Boş kalan kontenjanlarla birlikte ek tercihler için 122 bin 209 kişilik yer açılmış; ilk tercihler sonucunda yüzde 2 olan boş kontenjan oranı yüzde 12’ye yükselmiş.
SEBEP EKONOMİK Mİ?
Yapılan değerlendirmelerde vakıf üniversitelerinin fiyatlarındaki fahiş artış, yurt/ev kirası, yemek ücretleri, ulaşım fiyatlarındaki artış, yani genel olarak hayat pahalılığı, yaşam koşullarının zorluğu ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle bu öğrencilerin kazandıkları okullara kayıt yaptırmadıkları belirtiliyor. Devlet üniversitelerine çok fazla talep yaşanmadığı, öğrencilerin yoğun olduğu Eskişehir’de 100 öğrenciden 5’inin kayıt yaptırmadığı, hayat pahalılığının ve konut sorununun çarpıcı şekilde hissedildiği turizm yörelerinde kayıt yaptırmama oranının yüzde 11-12’ye yükseldiği ifade ediliyor.
YURT SORUNU DEVAM EDİYOR
Yaptığım görüşmelerde elde ettiğim bulgular ve veriler, kontenjan artışına rağmen öğrencilerin yurt sorununun devam ettiğini gösteriyor. Fiyatlar çok yüksek. Yabancı uyruklu öğrencilere Kredi Yurtlar Kurumu tesis ve binalarında sağlanan pozitif ayrımcılık insan hakları açısından önemli bir uygulama olmasına rağmen, il dışından gelip de yurt bulamayan ya da okuluna uzak bir yurda yerleşmek zorunda kalan öğrencileri okula erişim açısından zorluyor. İlk ve ortaöğretimdeki fahiş fiyatlı servis sorununa, artan yemek ücretlerini de eklemek lazım.
"KONTENJAN ARTIŞINDAN KAYNAKLI"
Bazı uzmanlar ise, hayat pahalığını ve ekonomik sebepleri göz ardı etmemekle birlikte, boş kontenjanın artmasını, YKS sınavına rekor sayıda öğrencinin girmesine bağlıyor. Geçen yıl 2.6 milyon adayın girdiği sınava bu yıl 3.2 milyon kişi girdi. Öğrencilerin sıralama hesabına göre değil, puan hesabına göre tercih yaptığını belirten bazı uzmanlar, çocukların sıralamasının bu nedenle düştüğünü, hak ettikleri bölüme kayıt yaptırmayıp önümüzdeki yıl şanslarını bir daha deneyeceklerini ifade ediyorlar. 30 binlik boş kontenjan artışında bunun etkisinin de olduğunu belirtiyorlar. Tablodan da izleneceği gibi, 2021'de örgün yükseköğretim programı kontenjan sayısı 858 bin 116 iken, 2022'de kontenjan 1 milyon 61 bin 686'ya yükseldi. Yani geçen yıla göre kontenjan artışı 203 bin 570 oldu. Hem ön lisans hem de lisans programlarının kontenjanları geçen yıla göre yüzde 23.72 oranında artış kaydetmiş oluyor. Boş kontenjan artışını bu yılki 203 binlik artışa bağlayanlar, diğer tabloda görüleceği gibi her yıl bu boş kontenjanın da arttığını söylüyor. Ayrıca bu yıl sınava giren sayısındaki rekor artış, eski mezunların da girmesi diğer bir etken olarak görülüyor. Boş kontenjanda diğer yıllardan farklı olarak 30 binlik bir artış söz konusu.
Ekonomik krizin üniversite sınav sonuçlarına etkisini gösteren en çarpıcı örnek ise bana göre; önemli sayıda öğrenci bu yıl, yaşadığı şehir dışında ya da büyükşehirlerde bir okul yazmak yerine kendi yöresinde veya ailesinin yaşadığı şehirde okul tercihi yaptı. Bu çok önemli… Büyükşehirler dışındaki/taşradaki üniversitelerin doluluk oranı yükselmiş görünüyor.
GELECEĞİMİZ GİDİYOR
İçinden geçtiğimiz ekonomik krizin belki de en yakıcı sonuçlarından birisi bu… Aileler, hepimiz, çocuklarımızın geleceği için her şeyden fedakârlık yapıyoruz. Küçülüyoruz, harcamalarımızı kısıyoruz, yeri geliyor boğazımızdan bile kesiyoruz. Niçin? Çocuklarımızın geleceği için… Onun için bu mesele hayati derecede önemli. Eğitimden kısamayız. Kıt kaynaklarımızı çocuklarımız, geleceğimiz için seferber etmeliyiz. Ekonomik krizle birlikte gelen, kapıdaki en tehlikeli düşman bu…