Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ankara-Washington hattında 24 Nisan tarihi genelde hassastır. Zira ABD’nin 1915 olaylarını sözde soykırım olarak tanıma ihtimali hep bir sopa olarak bize gösterilir. Ancak son 17 günden bu yana ABD’den gelen sinyaller Başkan Joe Biden’in gerçekliği ve ikili ilişkileri bir kenara bırakarak hareket edeceği yönünde.

        ABD Başkanı'nın bugün yapacağı konuşma, bir önceki konuşmalardan radikal bir şekilde farklılık gösterecek gibi duruyor.

        Seçimlerden hemen önce, geçtiğimiz ekim ayında Biden başkan olarak seçilmesi durumunda “Ermeni soykırımını tanıyacak ve böyle bir trajedinin bir kez daha tekrar etmemesi adına evrensel insan haklarını yönetim için baş öncelik yapacağım” sözlerini sarf ederek, yaşananları tanıyacağını ifade etmişti. “Sessizlik suç ortaklığıdır” diyerek bir söz vermişti.

        Yani Biden kararını baştan vermiş…

        ABD’nin NATO müttefiki olan Türkiye, bu yöndeki açıklamaları her zaman reddetti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu haftanın başında benim de katıldığım Habertürk yayınında “Eğer ABD ilişkilerimizi kötüleştirmek istiyorsa bu onların bileceği iş,” açıklamasında bulundu. Ankara’da son 17 günden bu yana gelen sinyaller dikkate alınarak bir tavır şimdiden belirlenmiş durumda.

        Şimdiye kadar 30 ülke 1915’te yaşananları soykırım olarak tanıdı. Almanya’da ise Cumhurbaşkanı Joachim Gauck 2015 yılında 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendirmişti.

        Donald Trump döneminde 2019 yılı ekim ayında ABD Kongresi Temsilciler Meclisi, 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan kanun tasarısını büyük bir çoğunlukla kabul etmişti. Temsilciler Meclisi’nde demokrat çoğunluğun lideri Steny Hoyer, tasarının tarihi adaleti sağlamaya ve “ABD’nin kendilerini hiçbir zaman bırakmayacağı yönünde Ermeni ve Kürt kardeşlere” bir mesaj olduğunu belirtmişti.

        ABD’nin Kürt kardeşler söylemi belki o gün çok konuşulmamıştı ama bu konuda kirli hesaplar olabilir, ummadığımız yerlere varabilir.

        Benzer şekilde sözde soykırım yasa tasarısı senatoda da onaylanmıştı. Bunun haricinde daha önce ABD’nin 49 eyaleti, 1915 olaylarını soykırım olarak kendi seviyesinde kabul etmişti.

        ABD’nin eski başkanlarından Ronald Reagan da 1915 olaylarını bir soykırım olarak tanımlamıştı ancak genelde Amerikan başkanları o tanımı kullanmaktan hep kaçındı. Çünkü Türkiye’nin haklı olarak çok sert tepki vereceğini biliyorlardı.

        Pek çok bakımdan stratejik - coğrafi konumundan başlamak üzere - bir ülkeyle ilişkileri korumak adına Washington’da genelde “korkunç olaylar”, “büyük felaket” ya da “katliam” gibi ancak siyasi olarak soykırım ifadesinin vahametine ulaşmayan daha başka terimler tercih ediliyordu.

        Bugünse olaylardan ziyade günün uluslararası siyasetine bakılarak alınan kararlar ABD’nin sıklıkla hareket edebildiği bir diplomasi alanına dönüştü.

        Peki o halde Biden’ın bu girişimi bize ne söylüyor?

        Öncelikle diyor ki ben artık Türkiye-ABD ilişkilerini aynı seviyede tutmuyorum, gözden çıkarmayı göze alıyorum…

        Son yıllarda Pentagon, ABD’nin resmi, siyasi makamlarını 1915 olayları ile ilgili uyarıyordu. Zira bu konuda Türkiye’nin yanında bir görüntü veriyorlardı. Uzun yıllardır Irak, Suriye ve civarında görev yapan ve başlarına ilave bela almak istemeyen Amerikalı generaller Türkiye ile ilişkilerin belli bir seviyenin altına düşmesini istemiyorlardı.

        Ankara-Washington ilişkileri türlü krizlerden geçti. Suriye krizi, ABD’nin PKK ile askeri işbirliği, Rahip Brunson’ın tutukluluğu, füze sistemleri…

        ABD Türkiye’nin kapısının önünde terör örgütü PKK ile işbirliği yapıp üstüne hava savunma sistemlerini çekerken tehdit algısı yükselen Ankara, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerini satın aldı. ABD ve diğer NATO müttefikleri, Türkiye'de konuşlandırılacak S-400 sistemi üzerinden Rusya'nın NATO uçaklarıyla ilgili önemli bilgileri toplamasından endişe etmeye başladı. Ancak ABD’nin bu süreci çok iyi okuması gerekiyordu.

        Türkiye NATO’nun güney kanadındaki savunması gücü. Suriye ve Irak'ta İran'a karşı bir siper görevi görüyor ve Rusya'yı Karadeniz’de dengede tutuyor. Aslında Türkiye, ABD’nin Orta Doğu politikası açısından vazgeçilmez bir ortağı. Biden bunu gözden kaçırıyor. Demokratların eski dışişleri bakanı Hillary Clinton, Türkiye ile ilişkilerde oldukça zor bir miras bırakmıştı.

        Biden’ın bunu yeniden şekillendirmesi beklenirken maalesef 1915 olaylarını soykırım olarak tanımaya kalkışması çok derin ve geri dönülmesi imkânsız izler bırakacaktır. Bu sefer Türkiye Batı ittifakından Doğu ittifakına dönüş yapabilir… Bu durum aslında ABD’nin bölgedeki dengelere müdahalesini de zorlaştıracaktır.

        Geriye kalan, her an yıkılmaya mahkûm Ortadoğu diktatörlükleri ve terör örgütü PKK gibi partnerle bölgeyi ne kadar yönetebileceğini göreceğiz.

        Biden sözde soykırım iddiasını -sembolik de olsa- kabul etmesi Washington’un duruşunda önemli bir değişikliğe işaret ediyor.

        Bu da halihazırda gergin olan ilişkilerimizi daha da gerebilir, kırılma yaşanabilir.

        Kırılmanın boyutları bir pakt değişikliği mi olur ya da şimdiden öngörülmesi zor başka şeyler mi, görürüz. Ancak girdiği ülkelerden çıkmayı başaramayan ABD, “Ortadoğu bataklığı” -bu ifadeyi pek sevmem- dedikleri yerde terör örgütleriyle daha mı dibe batar, Allah bilir.

        Diğer Yazılar