Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Terörle mücadele kapsamında 2011’den buyana Irak merkezi yönetimi, çeşitli vesilelerle yapılan 41 farklı toplantıda Türkiye’ye iş birliği sözü verdi. Ancak geçen bu 10 yıl içerisinde bu konuda hiç harekete geçmedi.

        Türkiye’nin tüm rahatsızlıklarına ve terör örgütü PKK’nın her eyleminden sonra Bağdat’a yapılan uyarılara rağmen duyarsızlaşan Bağdat yönetiminin önümüze koyduğu tek gerekçe şu olmuştu: El Kaide ve DAEŞ ile uğraşıyoruz ve birinci önceliğimiz PKK ile mücadele değil…

        Kaos içinde çırpınan Iraklı siyasilerin her fırsatta kendi durumlarını görmezden gelip Türk makamlarına “PKK meselesini siyasi yöntemlerle çözebilirsiniz” sözlerine karşı Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Kuzey Irak’taki TSK üslerine yönelik ziyaret bir cevap niteliğindeydi: Siyasi, diplomatik ve de askeri…

        Kuzey Irak’ta yedi boğazın kapısı denilen, terör örgütü PKK’nın Irak’taki dağıtım ve lojistik merkezi olan Metina’da hali hazırda 4 bölgede operasyonlar yoğun bir şekilde devam ediyor. Ancak herkesin bildiği bir gerçek var. Metina’da kalıcı bir üs kurmadığınız sürece bölgede güvenliği sağlamanız imkansız.

        Kürt bölgesel yönetimi Zaho, Dohuk, Erbil ve Süleymaniye kent merkezlerinde yönetime ve asayişe hakim ancak Türkiye sınır hattından başlayıp İran sınırını takip eden ve Süleymaniye-Halepçe hattına kadar uzanan kırsal dağlık (Kandil bu bölge içindedir) bölgede hakimiyet maalesef PKK’nın elinde. Türkiye bu bölgeye yıllardır hava operasyonları düzenliyor. Ancak karadan bu bölgede bir askeri güç oluşturulmadığı sürece güvenliği sağlamak mümkün değil.

        Oysaki Bağdat ve Erbil yönetimi bu bölgenin güvenliğini ele geçirmeli, PKK’yı başat güç haline dönüştürmemeliydi. Öyle ki PKK kendilerine karşı bir eyleme geçmiyor diye ve PKK’nın bölgeden çıkması halinde El Kaide ve türevi radikal örgütlerin bölgede hakimiyet kuracağından korkanlar bugün örgütün kendi başlarına nasıl bela haline geldiğini görüyorlar.

        Zira PKK zamanla Irak içinde öylesine bir kök saldı ki bugün Suriye-Irak sınırında Bağdat yönetimine, Irak-İran sınır hattında ise hem Bağdat’a hem Erbil yönetimine meydan okuyor. “Bu bölgeler benim savunma alanlarım” diyor…

        Hatta yakın gelecekte ABD’nin PKK’yı Irak’ta da başat güç haline getireceği gözleniyor.

        İşte bu nedenle geçtiğimiz hafta sonu bakan Akar ve kuvvet komutanlarının Kuzey Irak’ta teröristlerin psikolojik ve lojistik anlamda bir dönem en güçlü olduğu Biliç tepesine ziyareti çok önemliydi. Akar “kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” mesajı verdi kayıtsız kalan Bağdat’a.

        Bu ziyaret, biz çok konuşmadıysak da, Irak’ta büyük yankı uyandırdı. Bu kapsamda neredeyse sorumlu sorumsuz her yetkili açıklama yaptı. İran yanlısı Iraklı gazeteciler siyasileri Akar’ın Haftanin-Bilic tepesi ziyareti üzerinden sıkıştırmaya çalıştı, baskı kurdu.

        Maslahatgüzarın Irak dışişleri bakanlığına çağrılmasından sonra, Irak Milli Savunma Bakanı, Akar ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Türkiye kendi sınırına yakın fakat ancak ne Bağdat ne de Erbil’in girebildiği ancak terör örgütü PKK’nın kontrolünde olan bu tanımsız ve geçişken bölgede, Metina’da, kendisini korumak adına yeni bir askeri üs kuracağını açıkça ilan etmişti zaten. Ve ilk sevkiyatları göndermeye de başlamıştı.

        Bu zamana kadar kılını kıpırdatmayan Bağdat yönetimi, iki mevkidaşın telefon konuşmasının ardından Türkiye’nin operasyon gerçekleştirdiği Sere Heme, Badok, Gire Gole ve Kevıre Guvin gibi dört önemli bölgeye askeri üsler oluşturmak üzere alelacele harekete geçti.

        Irak yönetimi iyi niyetli mi? Sanmıyorum…

        Daha bir ay önce Haşti Şabi güçlerinin Beşika’da askeri üs bölgemize saldırmasına seyirci kalan Irak hükümetinin yeni kurmaya başladığı bu üslerle neyi veya kimi korumaya aldığını zamanla göreceğiz…

        Diğer Yazılar