Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ankara’da yoğun Suriye mesaisi yaşanırken, komşumuz Yunanistan Fransa ile oldukça ciddi bir ortak savunma anlaşma imzaladı. Bu ittifak anlaşmasının yakın gelecekte başımızı ağrıtacağını şimdiden söyleyeyim.

        Ege’de ABD’yi kalıcı hale getirmek üzere askeri iş birliği geliştirmeye çalışan Yunanistan, Türkiye’nin Mavi Vatan doktrinine karşı satranç tahtasının en riskli hamlesini Fransa ile yaptı. İki ülke, 28 Eylül’de imzaladıkları, 31 maddeden oluşan ikili anlaşmayla, 2020 başından beri Doğu Akdeniz’de izledikleri diplomatik, askeri, eğitim ve silahlanma konularındaki stratejilerini resmi olarak hayata sokmuş oldular. Ve ilk kez Türkiye’nin “Mavi Vatan” doktrinine karşı bir tutum belgesi ortaya koydular.

        İkili anlaşmanın kritik noktası, taraflardan birinin herhangi saldırıya maruz kalması durumunda diğerinin bu tehdidin önlenmesi için desteğe geleceğine atıfta bulunan 2. Madde. Yani Yunanistan ile bir gerilim yaşadığımız takdirde Atina yönetiminin yanında Fransa’yı göreceğiz. Bu madde Kuzey Atlantik İttifakı (NATO) üyesi olan Türkiye ve Yunanistan arasındaki sürtüşmeler de dahil her tür olasılığı kapsıyor. Hal böyle olunca Yunan hükümeti Fransa’yı sık sık desteğe davet etmek mutlu olacaktır!

        Zamanlaması açısından oldukça manidar olan anlaşmanın beş bölümü bulunuyor: Stratejik iş birliği, dış politika-diplomasi, genel askeri iş birliği, silahlanma/savunma sanayii ve son hükümler. NATO ve Avrupa Birliği’ne üye iki devlet arasında ilk kez bu kadar geniş çerçeveye sahip bir anlaşmanın imzalanmış olması bir ilk.

        Anlaşmada, stratejik diyalog, silahlanma programları komisyonları, teknik heyetler, sivil savunma konularında görüş alışverişleri için yetkili bakanlıklar arasında iş birliği ve görüş alışverişinin geneline değinilirken, 8. Madde’de de bahse konu anlaşmanın NATO’nun Avrupa’daki temel unsurunu desteklediğinden söz ediliyor.

        7. Madde’de AB’nin dış politika, sivil savunma ve güvenlik politikalarına, Avrupa’nın NATO’ya alternatif olması için 2017’den beri yapılandırmaya çalıştığı PESCO’ya (Daimi Yapılandırılmış İşbirliği-Permanent Structured Cooperation) atıfta bulunuluyor. Buna ek olarak iki devletin NATO/NAC ve AB merkezindeki daimi temsilcileri arasında iş birliğini öngörüyor.

        9. Madde’de “yüksek düzeyli danışma konseyine” atıfta bulunuluyor. Yani Yunanistan kendisi için bir “şemsiye” kurdurmaya çalışıyor. Ancak bu şemsiye nerede kalır onu zamanla göreceğiz.

        Anlaşmanın askeri iş birliğine dair olan bölümünde Atina tüm yetkilerini Fransa’ya devretmiş görünüyor. Askeri-eğitim iş birliğinden, ortak tatbikatların gerçekleştirilmesinden, bunlara ek olarak kuvvetlerin tamamında birlik değiş-tokuşundan, barış misyonlarına katılımdan, özel kuvvetlerin iş birliğinden, limanların hizmete sunulması ve kullanımından bahsediliyor. Yıl başında Fransa'yla 18 Rafale savaş uçağı almak için anlaşma imzalayan Yunanistan son anlaşmayla değeri 3 milyar euro olacağı tahmin edilen üç fırkateyn için de imza attı.

        Anlaşma, sömürgecilikten en gönülsüz vazgeçen bir ülke olarak Fransa’ya postkolonyal dönemde de etkinliğini devam ettirmeye çalıştığı, Akdeniz, Afrika ve Orta Doğu’daki kritik kavşaklarda varlığını güçlendirme fırsatı sunuyor. Bu haliyle açıkça Fransa’nın lehine olan anlaşma içinde bulunduğumuz yüz yılda da Fransa’nın “büyüklük” politikasından vazgeçmeyeceğini ve bunu yaparken de Yunanistan’ı koltuk değneği olarak kullanacağını gösteriyor. Ve tabii Fransa aynı zamanda Akdeniz ve Ege’de, karada ve denizde karşımızda oturacak gibi duruyor.

        Son söz olarak, De Gaulle’ün bir röportajda söylediği şu sözü hatırlatmak isterim: “Biz artık büyük bir güç olmadığımız için bize büyük bir politika gerekli. Çünkü eğer büyük bir politikamız olmazsa artık büyük bir güç olmadığımız için hiçbir şey olmayız.”

        İran Azerbaycan'da mezhep zehri saçmaya başladı

        İran Azerbaycan'da mezhep zehri saçmaya başladı
        0:00 / 0:00

        İran, Azerbaycan’ın Karabağ zaferinin ardından bir süre sessizliğini korudu. 24 milyonu aşkın Azerbaycan Türkünün yaşadığı İran sonra sınır hattında subliminal mesajlar vererek birkaç hamle yaptı. Ardından, uzun yıllardır sadece 7 karakolla sınır güvenliğini sağladığı Azerbaycan hattında askeri tatbikatlarla mesajlar vermeye çalıştı. İran istihbaratı ve Kudüs ordusu dün itibari ile harekete geçti. Azerbaycan’ı karıştırmak için neler yapacağını zamanla göreceğiz.

        Irak’ı, Yemen’i, Suriye’yi, Irak Kürt bölgesini ve Lübnan’ı karıştırmakta marifetli İran’ın Azerbaycan’a karşı rahat durması zaten beklenmiyordu. Azerbaycan içerisinde bir “İslami direniş hareketi!” olarak “Hüseyinler”in kurulduğunun açıklanması bu açıdan alarm verici bir duruma işaret ediyor. Hüseyinler’in Azerbaycan’da, İran yanlısı Şii gruplarınkine benzer eylemlere kalkışma ihtimalleri var. Bu şu demek; İran Irak’ta olduğu gibi Şii Türkleri Türkiye’den uzaklaşmak için mezhep zehrini saçmaya başladı. Çünkü Türk koridoru Ermenistan’dan ziyade İran’ın bölgedeki gücünü kıracak.

        Diğer Yazılar