Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu gün sizi 2000 küsur yıl öncesinde mini bir gezintiye çıkaracağım.

        O dönemin en ünlü isimlerinden birisi olan Çiçero, (Marcus Tallius Cicero M.Ö. 106-43 yılları arasında yaşamış Romalı bilgin, devlet adamı, ahlakçı, hukukçu, hatip ve yazar), elde ettiği yükseliş başarısı ile o kadar yükselmiş ve olgunlaşmış ki “İnsan ne kadar yükselirse, gönlü o kadar alçalmalı” dermiş. Sezar’ın mutlak diktatörlüke yönelmesi karşısında, çevresinde birikenlerin adeta kahramanı olan Çiçero, o kadar şişirilmiş, o kadar pohpohlanmış ki; sonunda “Benim konsüllüğüm, Roma için ne uğurlu bir yazgı...” diyecek kadar ileri gitmiş.

        Ünlü Sezar’ın imparatorluğu sırasında Roma Senatosu’nun en ünlü konsülü olan Çiçero, İmparator’un, cumhuriyeti askıya, senatoyu kaldırıp “üçlü dikta rejimi” kurma çabalarına şiddetle karşı çıkmış, canını ülkesinden Yunanistan’a kaçarak kurtarmıştır. M.Ö. 44 yılında Sezar’ın öldürülmesi ile, Cumhuriyetçiler tarafından ülkesine çağrılan Çiçero, Sezar’ın yerine geçenlerin de “dikta hevesi”ne karşı çıkmanın bedelini canıyla ödemiştir.

        63 yıllık hareketli yaşamına onlarca hukuk, ahlak, felsefe ve yönetim biçimi kitabı bırakan, Çiçero dünyada, dünya durdukça yaşayacak bir iz bırakmış olmasına rağmen, ellerindeki devlet gücüne dayanarak onun başını kestiren muktedirlerden kimsenin adı bile anılmıyor.

        REHBERLERE SAYGI

        Bazan düşünürüm; Yunanistan’ın “düşünüyorum o halde varım”cılarının bıraktığı insanlık rehberleri (Sokrates, Aristo, Eflatun, Demosthanes ve niceleri ile Roma’nın zirve dönemlerinin dev adamları Çiçero, Virgilius, Dante ve niceleri) olmasaydı, dünyanın hukuku, anlakı, demokrasisi ne durumda olurdu acaba? İnsanlara, çıktıkları ve içinde boğulmak üzere olduklara teknoloji çağında, insan olduğunu hatırlatma yolunda kim rehberlik edebilirdi. Örneğin; Roma’nın o döneminin bir sonraki yüz yılında yaşamış ünlü yergi ustası Iuvenalis (MS. 67-140) olmasaydı, bize şu ölümsüz cümleleri kim kurardı:

        - Bir ödül için çabalar bir komutan, Romalı olsun, Yunanlı olsun, ya da yabancı biri; hiç farketmez. Bunun için katlanır, iskencenin ve sıkıntının nedenlerine; ana şöhrete duyulan susuzluk, erdeme duyulandan ne kadar daha büyük! Erdemi ödüllerinden ayırırsan, artık kim onu bağrına basar? Ama vaktiyle yurdumuzu bir kaç kişinin şöhreti mahvetmişti, Küllerine bekçilik edecek olan kayalıklara asılı duran hırs ve ad sahibi olma arzusu. Taşları kısır bir incir ağacının kaba gücü ile parça parça edilen kayalıklara; çünkü mezarlara da bir yargı biçilmişti!

        Hepinize sağlık içinde demokrasi dolu, cumhuriyet dolu, erdem ve sağlık dolu günler dilerim...

        Diğer Yazılar