Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu eylemin sonuç ve yankıları, bir insanı öldürmenin, bir insanın hayatını yitirmesinin çok ötesinde sonuçlar doğuracaktır.

        Hırant Dink, Ermeni kimliği ile Türkleri, Türk kimliği ile Ermenileri ve Avrupa Parlamentosundaki konuşmalarına tanık olanların ifadelerine göre de her iki kimliğini kullanarak Avrupalıları eleştiren birisiydi. Belki konuşmaları bu nedenle farklı yerlere çekilme talihsizliğine uğradı.

        TBMM Komisyonuna Etyen Mahçupyan ve onlardan yaşça epey büyük olan gazeteci Levon Panos Dabağyan ile birlikte ifade verirken ya da açıklamada bulunurken de orada olan parlamenterlerin tanıklığına göre, Türkiye’yi ve uygulanan siyasetleri suçlayan ödünsüz tavrını hiç bozmadığı belirtilmektedir. Hatta Dabağyan’ın Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı olarak konuşmalarını çok milliyetçi bulup, basketbolda mola alma işaretini yaparak, Dabağyan’ın susturulmasını istemiş. Başkan, herkesi dinlemek zorunda olduğunu belirtip Dabağyan’ın konuşmasını tamamlamasını sabırla beklemiş. Dabağyan bu yıl aralık ayında Doğuş Üniversitesinde verdiği konferansta, Mahçupyan ve Dink’in TBMM Komisyonundan çıktıktan sonra, Türkiye yanlı konuşması nedeniyle, kendisiyle aynı araçla havaalanına gelmediklerini, bu denli tepki gösterdiklerini anlattı. Hırant Dink hiç bir zaman bu yanlış anlaşılmalarından pişmanlık duyduğunu belirten işaretler de vermedi. 0 kadar ki, Sabiha Gökçen’in de Ermeni asıllı olduğu ileri sürülüp, tepkiler yoğunlaştığında bile geri adım atmadı.

        Düşünceleri ve eylemleri her ne olursa olsun, hiç kimsenin Hırant Dink’in canına kastetmeye hakkı yoktu, olamazdı. Düşüncelerini onaylamadığımız konuşmalar yapıyor ya da yazılar yazıyor diye, birilerini sürekli olarak ortadan kaldırmayı düşünmenin sonu olamaz. Bir gün gelir, birileri de bu tür düşünce sahiplerini ortadan kaldırmaya başlar.

        Bu suikastın zamanlamasına çok iyi dikkat etmek gerekiyor.

        İçeride yapılacak iki seçimin gerginliği yaşanmaya başlamışken ve asker gönderilmesi tartışılan Irak’ta Türkiye’nin aleyhine gelişmeler ivmelenmişken, PKK meselesinde Türkiye yalnız bırakılmışken, yurt dışındaki pek çok ülke parlamentosunda “Ermeni soykırımı” yasa tasarıları tartışılırken ve onlarca ülkede bu kabul edilirken, içeride 301 tartışmaları yoğunlaşıp Avrupa Birliği ülkeleri nezdinde de baskılar artarken, bu cinayet işleniyor.

        Fotoğraf açık biçimde ortadadır ve ayan beyan görünen şudur; AB ile ilişkileri kopmuş olan Türkiye’nin ‘belki’ diye yaşatılan umutları ile acaba bazı ülkelerin parlamentolarındaki kararı geciktirebilir miyim ya da engelleyebilir miyim, düşleri daha da köreltilmiştir. Fransa başta olmak üzere Ermeni diyasporasının güçlü olduğu ülkelerde daha da hızlı biçimde çıkarılacak yasalarla Türkiye olağanüstü zor durumlara düşürülecektir. ABD’deki gruplar daha da güçlenmiştir.

        Bu cinayeti işleyen ya da yaptıranlar açısından baktığımızda şu beş olasılığı değerlendirebiliriz. Ya bireyseldir, ya örgütseldir, ya arkasında bir yabancı devlet istihbarat örgütü vardır, ya Ermeni diyasporası yaptırmıştır ya da Türkiye’deki derin çetelerden birisinin eylemidir.

        Hangisi olursa olsun, kaybeden Türkiye olmuştur.

        Bu nedenle, cinayetin zamanlaması yaptıranlar açısından mükemmeldir! Türkiye’ye bundan daha büyük zarar verdiremezlerdi. Şimdi dikkat ediniz, bu cinayetin ardından Türkiye’de kaç gün Kerkük meselesi konuşulmayacaktır. Oysaki Türkiye’nin en önemli ulusal güvenlik sorunuydu bu konu.

        Bazı yanlışların da içine düşmemeliyiz. Örneğin, bu cinayet nedeniyle duygularımıza yenilip, birilerini milliyetçi olmakla itham edip televizyon ekranlarından cinayetin kışkırtıcısı olarak ilan etmemeliyiz. Yine duygularımıza yenilip telaşla, provokatif eylemlerde bulunanlar provokatörlere kurban olur gibi apık sapık değerlendirmeler içinde olmamalıyız.

        Kısacası her konuda çocuk alt beyinli olarak davranış gösteren bizler, siyasi cinayetler konusunda çok deneyimli olmamız nedeniyle bari bu kez soğukkanlılığımızı koruyalım, aklımızı kullanalım. Tuzağa düşmeyelim. Çünkü bu bir cinayet değil, cinayetin ötesinde başka bir şey!

        Hırant Dink’in toprağı bol olsun, ışıklar içinde uyusun!

        erolmutercimler@haberturk.com

        Diğer Yazılar