Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sevgili kardeşim Atilla Türker, zaman zaman köşesinden "en son yalan nedir?" diye sorar. Sanırım Atilla, futbol dünyamızda bu sorunun cevabını bulmakta pek zorlanmıyordur. Çünkü futbol dünyamız, sporla pek bağdaşmayan bu yalanlardan geçilmiyor. Örnekleri sıralamaya kalksak, herhalde bu satırlar yetmez. Aslına bakarsanız son zamanlarda kimin doğruyu söylediği de pek anlaşılmıyor. Baksanıza anlı şanlı kulüp başkanları, federasyon başkanları ortaya bir şeyler atıyorlar ama kimin doğru olduğunu kestirmek gerçekten çok güç.

        Son olarak bu kervana Fenerbahçe-Trabzonspor maçında yaşanan olaylar sonrasında ortaya atılan iddialardaki çelişkiler katıldı. Fenerbahçe ve Emniyet'in açıklamalarında Trabzonsporlu yöneticilere o kapıdan çıkmamaları gerektiğinin iletildiği ifade edildi. Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ise kendilerine böyle bir tebliğin yapılmadığını ifade etti. Emniyet tutanak yapılıp imzalandığını bildirdi. Trabzonspor cephesi, imzanın olmadığını öne sürdü. Birileri yalan söylüyor ama kim?

        Neyse alıştık bunlara... Ama yaşananlar sporumuz ve sporumuzun geleceği adına son derece üzücü ve düşündürücü. Öncelikle Fenerbahçe taraftarının, evine konuk gelen bir kulüp başkanına bu şekilde davranmasının hoş olmadığının altını çizelim. Ortamı gerdiği, kulübünüzü hedef alan açıklamalar yaptığı için Trabzonspor başkanına kızabilirsiniz. Ancak bu size, görüşlerine katılmadığınız, hele evinize konuk gelen bir kişiye işi şiddet boyutuna vardıracak davranışta bulunma hakkını vermez. Unutmayın ki yarattığınız çirkin ortamın faturası, çok sevdiğiniz kulübünüze çıkar ve üzülen siz olursunuz.

        Bu arada sakın Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun hatasız olduğunu iddia ettiğimizi sanmayın. Göreve geldiği günden beri eylem ve söylemleriyle ortamı geren sayın başkan, bu son davranışı ile de durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Yapıldığı söylenen uyarılara karşın ısrarla kendi seçtiğiniz kapıdan çıkıp, taraftarın yoğun olduğu bir yerde kameralara konuşmak zaten yanlışken bir de taraftara cevap vermek ve onlarla tartışmaya girip başkanlarını suçlamak yangına körükle gitmek değil de nedir?

        Tamam Fenerbahçe taraftarının tutumu yanlış ve hoş değil, peki ya sizin provokasyona açık tutumunuz ne? Bir kulüp başkanı elbette temsil ettiği camianın haklarını koruyacak. Ama bunun yolu rakibi tahrik ederek gerilim yaratmak olmamalıdır. Hele "sülalemi çağırım, istediğim yerden girip çıkarım" gibi yaklaşımlar ateşin üzerine benzin dökmekten farksızdır. Sporu, içine düştüğü şiddet ateşinden çıkartmak için gerekli çözümleri bir türlü üretemediğimiz şu dönemde sergilenen bu tabloların kimseyi kahraman yapmayacağını hemen vurgulayalım. Bakın sevgili başkan, sorunlarımızı kavga ile değil, diyalog ile çözebileceğimizi lütfen aklınızdan çıkarmayın. Unutmayın ki, öfke ile kalkan zararla oturur. Size nasıl davranılmasını istiyorsanız, siz de lütfen karşınızdakilere öyle davranın ki, barış yolunda bir adım atalım. Açık söyleyeyim bu kavgacı ve uzlaşmaz tutumunuz Trabzonspor’un sempatisini de yok ediyor. Öyle sanırım ki bunu siz de arzu etmezsiniz. O halde lütfen biraz daha sükunet.

        Potanın ayak sesleri

        Ne kadar da özlemişiz basketbolu. Hele yaşanılan Avrupa Şampiyonası felaketinden sonra ülkemizde böylesine kaliteli ve çekişmeli dolu maçlar izlemek gerçekten ilaç gibi geldi. Sözünü ettiğimiz, geçtiğimiz hafta oynanan Basketbol Türkiye Kupası karşılaşmaları. Bu sezon zaten çok çekişmeli ve renkli geçmesini beklediğimiz lig öncesinde, 4 kente oynanan bu çekişmeyi izlemek doğrusu bana keyif ve umut verdi. Öncelikle oluşturulan iddialı kadroların arzulu ve mücadele düzeyi yüksek basketbol anlayışı ile sonuna dek savaşmaları gerçekten çok hoştu. Kağıt üzerinde favori olarak gösterilen takımların dışında kalan ekiplerin de bu yıl iyi basketbol adına bir şeyler sergilemek için kollarını sıvadıkları görmek hiç kuşkusuz ki sezonun en sevindirici haberi... Sezon öncesindeki bu en ciddi turnuvanın bize bu sezonun basketbol yılı olacağını göstermesi bakımından da son derece olumlu mesajlar yollandığını söyleyebilirim. Bir kere şu açık ki bu sezon her maç büyük bir çekişmeye sahne olacak. Sürpriz sonuçlar ortaya çıkacak ama en önemlisi hepimiz izlediğimiz basketboldan keyif alacağız. Futbolun pek tat vermediği bu dönemde de kalite kokan lig, basketbolun en büyük avantajı olacak. Kısacası bu yıl potanın ayak sesleri şimdiden güçlü çıkmaya başladı.

        Önemli festival

        Yoğun bir dönem içinde bazı güzellikleri dile getirme fırsatı bulamadık. Geçtiğimiz ay ülkemiz ve sporumuz için gerçekten iyi bir tanıtım fırsatı olan önemli bir festival düzenlendi Denizli'de. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ile Pamukkale Üniversitesi tarafından düzenlenen 67. Afrodissias Leodikeia Spor ve Kültür Festivali, Avrupa'nın çeşitli yerlerinden gelen gençleri tarih kokan bu topraklarda bir araya getirdi. Pek kimsenin bilip tanımadığı antik Afrodissias kentinde bulunan dünyanın en eski, en büyük ve en sağlam bir şekilde ayakta kalmış antik stadyumunda spor çerçevesinde kaynaşıp, spor konuşan gençlerin heyecanına tanık olmak gerçekten çok güzeldi. Her geçen gün gelişip, ülke tanıtımına büyük katkı yapacağına inandığım bu festival için büyük destek veren Denizli Belediyesi ve emniyetinin gayretleri görülmeye değerdi. Dünya gençliğini antik yörelerde sevgi ile buluşturan bu önemli organizasyonun gerçekleştiren sevgili dostum TMOK Genel Sekreter Yardımcısı Bilal Porsun ile Pamukkale Üniversitesi öğretim görevlisi Ömür Dugan'ın özverili çalışmalarına bir kez daha teşekkür ederken, bu tür organizasyonların ülke tanıtımı açısından son derece önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.

        Diğer Yazılar