ANAP neden bitti?
TÜRKİYE onu doğrularıyla, yanlışlarıyla çok sevdi... 12 Eylül travmasının ardından, şortlu fotoğrafıyla zihinlerimizde pekiştirdiği ‘sivil’ imajıyla, o bizim ‘tonton’ Başkanımız, Cumhurbaşkanımızdı... 8 yıl tek başına iktidarda kalan Turgut Özal, “Benim memurum işini bilir” gibi tartışmalı yaklaşımlarını bile cesurca dile getirerek, ekonomiden sosyal hayata Türkiye’yi tartışmasız başka bir kulvara taşıdı... Bu değişimin topluma olumlu ve olumsuz yansımaları onun adıyla anılan “Turgut Özal Kuşağı” üzerinden bugün bile irdelenmeye devam ediliyor... Çankaya Köşkü’ne çıktıktan hemen sonra partisinin rüzgârının hafiflemeye başladığını fark eden Özal’ın siyaset sahnesine geri dönmeye karar verdiği ancak ömrünün buna
yetmediği de bilinir... Dönseydi bugün ANAP farklı bir noktada mı olurdu? Demirel, Ecevit gibi Türk siyasetine damgasını vurmuş diğer liderler ve partilerinin bugün geldikleri noktaya da baktığımızda, yanıt “Evet” gibi duruyor. O halde, Türkiye’de siyasi partilerin ömrü liderleriyle sınırlı deyip, partinin felsefesinden katkı sağlayan diğer isimlerine, icraatlarından hedeflerine her şeyi ‘yok hükmünde’ kabul ediyoruz demektir. Gerçekten böyle mi, partileri ayakta tutan sadece liderleri mi? Yoksa efsane liderleri kalsa bile zamana yenik mi düşerlerdi? 26 yıllık ANAP’ın, DP’ye katılarak kendini feshetmesinin ardından bu soruları tartışıyoruz...
GÜLİN YILDIRIMKAYA
gulinyildirimkaya@haberturk.com
ANAP’ı Özal’dan sonraki genel başkanları eritti Eski TBMM Başkanı İSMET SEZGİN:
Ne kendilerini yenilediler, ne de partilerini... Zamana ayak uyduramadılar. Bir de birtakım dedikodulara maruz kaldılar. Başarısız olmalarına rağmen gitmek bilmediler.
ANAP’ın ömrünün uzaması 2 kez iktidara gelmiş ve başarılı işler yapmış olmasından kaynaklandı. Başarılı işler de yaptı fakat Özal’dan sonra gelen genel başkanlar ne kendilerini yenilediler ne de partilerini yenilediler. Zamana ayak uyduramadılar. Birtakım dedikodulara da maruz kaldılar. Ve tabii sonra başarılı
olmayan genel başkanlar gitmek bilmedi. Bütün bunlar, partinin erimesine neden oldu. Erkan Mumcu zamanında Mehmet Ağar ile birlikte ellerine yenilenme fırsatı düştü ama açmak istemediğim bazı nedenlerle heba ettiler. Yüzde 15-20 civarında oy alması beklenirken seçime gidemediler. Bu oylar da AK Parti’ye yaradı. Bu da sonun başlangıcı oldu. Bütün siyasi partiler hata yapıyor. Bugün de özellikle ana muhalefet partisinin hatalarını görüyorsunuz.
ANAP da hatalar yaptı, yolsuzluklara da bulaşıldı. ANAP’taki bütün hata, bütün mesele, değişimi görememek, kendini yenileyememek, zamana ayak uyduramamak.
Herkes başla uğraşıyor bedeni unutuyor
HABERTÜRK Medya Grubu Ankara Temsilcisi MUHARREM SARIKAYA:
TÜRKİYE’de siyasi partilerin en büyük hatası teşkilatları. Herkes başla uğraşıyor, başlar sürekli değişiyor oysa ki beden unutuluyor. Bedenin yani teşkilatın çürüdüğü geç fark ediliyor. Bedeni tekrar eski sağlığına kavuşturmak da zor oluyor. ANAP‘da da süreç böyle çalıştı. Teşkilat daha çok iş bulmak ve
böylelikle oy toplamak çabasına döndü. Tabana hizmet böyle algılandığı için zamanla işini bulanlar bile teşkilatı yok saydı. Hastane hizmetlisinden başhekime, kamu kurumlarının şube müdüründen genel müdürüne tayin terfi
işlerine odaklanan teşkilat, tabanın asıl hedeflerini kaybetti. O kadar baş değişti ama beden değişmediği için parti çöktü. Bedensel ölüm gerçekleşti. Bunu yapan tüm partilerin ANAP’ın akıbetine uğrayacakları kesin...
Partiye değil lidere oy veriliyor
Eski ANAP’lı Bakan YAŞAR OKUYAN:
BU birleşme haberi ile hüzünlenmedim desem yalan olur. Maalesef Türkiye’de siyasi partiler lider odaklı oluşumlardır. Kimse ANAP, DYP, DSP demez, Demirel’in partisi, Ecevit’in partisi diye tanır. Bugün de durum aynı, bu yüzden AKP’nin sonu ANAP’tan beter olacaktır diye öngörüyorum çünkü tamamen bir lider partisi. Seçmen partiyi Tayyip Erdoğan’ın partisi diye tanır oyunu da partiye değil Tayyip Erdoğan’a verir. Partilerimiz stratejik hatalar da yapmıştır, seçmeni tanımamaktadır. Bugün seçmenin %54’ü 35 yaş civarındadır. Benim gibi Ankara’da siyaset yapmış ve yapan adamlara bizim yaş grubumuzda “Ooo, mühim adam” derler ama bakalım bu genç kesim de aynı şeyi mi düşünüyor?
Kadınlar ne bekliyor bunu biliyorlar mı “mühim adamlar”? Bu sosyolojik gerçeklerin farkında olmazsanız istediğiniz kadar birleşin, olduğunuz yerde
kalırsınız.
ANAP’ın ömrü misyonu kalmadığı için bitti
Eski ANAP’lı Bakan, DP GİK Üyesi YILMAZ KARAKOYUNLU:
Misyonu Özal ile başlamıştı. En iddialı ihtilalin akabinde 20 gün arayla iki parti
kuruldu. Biri ANAP, diğeri DYP’dir. İkisi de aynı misyonu paylaşmak durumundaydı...
ANAP’ın ömrü, bundan sonra misyonu kalmadığı için bitmiştir.Misyonu Özal’la başlamıştı. En iddialı ihtilalin akabinde 20 gün arayla iki parti kuruldu. Biri ANAP’a diğeri DYP’dir, o da aynı misyonu paylaşmak durumundaydı. Özal, diğer
partinin liderine göre daha hızlı ve daha cesaretle Türkiye’nin meselelerine eğildi, iki kez üst üste iktidar oldu. Bu iki partinin birleşmesi için ilk adımı Özal attı, ancak Süleyman Bey bu fikre yatkınlık göstermedi. Köşk’e çıktığında da Yıldırım Akbulut’u birleşme için görevlendirmişti. Akbulut Tansu Hanım refakatinde otobüsün üzerine bile çıktı. Ali Talip Özdemir de, Nesrin Hanımda
gayret gösterdi ama olmadı. Erkan Mumcu geldi, bence başarılı bir adamdı, onu da Ağar garip bir kurnazlıkla son dakikada engelledi. Sonuç yine Mesut Bey
ile Hüsamettin Bey’in ortak hamlesine kaldı. Bu iki partinin birleşmesi değil,merkez sağı yeniden ihdas etme hareketidir. Önümüzdeki günlerde AK
Parti’den bazı milletvekilleri de bu harekete katılacaklar. Liderler bir partiye
şahsiyet vermiyor, otorite kullanarak partilerin şahsiyetlerini esaret altına
alıyorlar. Partilerin ömrü liderlere bağlı evet, iki kez parlamentoya giremeyen
parti çöker gider. ANAP ve DYP de buna örnektir. Tansu Hanım, Mehmet Ağar
derken DYP bitti.
Avrupa’da lider gidince parti değişmez
Siyaset Sosyoloğu Pof. Dr. ALİ YAŞAR SARIBAY:
PARTİLERDE kurumsallaşamama bize özgü bir durum. AB ülkelerinde parti lideri gider, parti değişmez. Mesela İngiltere’de İşçi Partisi’ni, ABD’de Demokrat Parti’yi ele aldığınızda liderler değişir ama partinin ilkeleri değişmez. İlkeler, tüzük yeni liderin yorumuyla hayat bulur. Bizde partiler liderlere bağlıdır. Demirel’i, Özal’ı düşünün. Ecevit öldüğünde DSP marjinal bir parti haline geldi, takip edilmedi. Siyasi partilerin ömürleri liderleriyle sınırlı. Bazı kişilere sorsanız, ANAP Genel Başkanı kim söyleyemezdi. Ama bu o genel başkanın değersiz
olması demek değil. Sadece siyasetin kendi mantığı var. Bu mantığı devam ettirmek, kitlelere yansıtmak farklı bir kapasite ister. Olmayınca olmuyor. ANAP ve DP’nin birleşmesinde iyi bir sonuç alınabileceğini düşünmüyorum. Bu siyaset oyununun gereği olarak düşünülen bir şey. Varlığından bile haberdar
olunmayan bir unsurun bir diğer