Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ertuğrul Özkök’ün ‘mini etekle namaz kılan, başörtüsüyle içki içen kadınlar’ düşü tartışılıyor...

        Gülin YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        ‘Başörtülü niye içki içsin, minili niye namaz kılsın arkadaş!’

        HABERTÜRK Yazarı Balçiçek İLTER:

        Yıllarca bu ülkeyi böyle uyuşturdular, sahte gündemlerle, sahte başrol oyuncuları yarattılar... Çarşaf çarşaf poz verdirdiler, poz verdiler... Kendi küçük dünyalarının etrafında bütün memleketi şekillendirdiler... Gücü, parayı, mevkiyi, bir numara olmanın ağır zalimliğini kullandılar... Edepsizce, terbiyesizce, hayâsızca yaptılar... Bütün medyayı organize etmeye kalktılar. Zaman zaman tuttu oyun... Ama sonunda patladı. Öylesine patladı ki çaresizce eski kuralları geçerli kılmaya çalışıyorlar. Müthiş bir çırpınma... Ama öylesine bir örgüt ki, öylesine bir çete ki, öylesine bir megalomani ki, hâlâ borularını öttürüyorlar... Ne yapsalar olay olmalı, ne deseler gündem değişmeli... Birilerine ayıp edilmiş, birileriyle dalga geçilmiş... Hayatlar karartılmış? Kime ne? “Şov devam etmeli”

        Röportajı okuyunca utandım... Utandım, çünkü bu zihniyet bir dönemi, bu medyayı şekillendirdi... Minik Özkökçükler türedi medyada. Aslından değil çakmasından korkun misali, örgüt halini aldılar zamanla... Bu zihniyetti Hrant Dink’i ölüme götüren... Yine aynı bakış açısıydı Ahmet Kaya’yı linç eden... Çünkü özgür fikir demek, saçmalamayı da beraberinde getirebilirdi... Haklar kişiye göre değişir, orasından burasından çekiştirilebilirdi... Nedir bu? Zekâmızla dalga geçmek mi, gündeme gelmek ki, yoksa Özkök sarhoş muydu? Ayşe’yle çektirdiği pozda elinde dolu bir şarap kadehi var, ona istinaden soruyorum. Hani röportaj öncesi kafayı mı çektiler? Özkök umutla mini eteklilerin namaz kılmasını, başörtülülerin içki içmesini bekleyedursun, zekâsından şüphe etmediğim bu adam, birilerine fena halde saygısızlık yaptığının farkında mı acaba? Bir mini etekli namaz kılabilir elbette ama o eteğiyle mi? Ya da başörtüsü takmış biri niye içsin ki arkadaş? Tek bir tesellim vardır, o da Özkök’ün artık genel yayın müdürlüğü koltuğunda oturmaması...

        ‘Yaman bir çelişkiden kahramanlık destanı çıkar mı?’

        Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan COŞKUN:

        Bir insanın “çok farklı ve cesur şeyler” söyleme çabası içine girmesi, elbette takdire şayandır. Ama bir şartım var: “Çok farklı ve cesur şeyler söyleyen” herkese, “dünyayı değiştiren devrimci düşünür” muamelesi çekemeyiz. “Patavatsızlık” dediğimiz şey öyle bir şeydir ki... Adamı bazen Galileo yapar, bazen de hezeyana gark eder. “Patavatsızlık” yaparak bazen Galileo olursunuz, bazen de sonuna kadar saçmalamış olursunuz.

        Ön kabullerin dışına çıkmak iyidir, hoştur, güzeldir ama ön kabullerin dışında söylenen her söz “değerli” değildir. Hadi gelin, bu bağlamda “başörtüsüyle içki içilebileceğini düşünmek ve buna cüret etmek” meselesine bir bakalım: Başını örten bir kadın, her şeyden önce bir iddiayı dile getirmektedir. Lisan-ı hâl ile demektedir ki: “Ben inandığım din konusunda titizim. Dinin bütün kurallarına uyma iddiasındayım”. Şimdi böyle bir kadının, dinin açık bir kuralını çiğneyerek bu iddiasıyla çelişen bir tutum almasını neden “cesur bir davranış” olarak alkışlayalım ki? Yaman bir çelişkiden bir kahramanlık destanı çıkar mı?

        Eğer amacı dikkat çekmek değilse şarap içen başörtülü bir kadın, çelişkiler denizinde yüzen bir kadındır. Çelişki içinde yüzmek de bir tercihtir, saygı duyarız. Benim itirazım, bu çelişkiden bir “cesaret ana” öyküsü çıkarma çabasınadır.

        ‘Olsa olsa kâbus...’

        Habertürk Yazarı Nihal Bengisu KARACA:

        Mini etek giymeye cesaret eden, yani dünyevi hazlar tarafından kışkırtılmaya hazır gibi görünen kadınların da dini hassasiyetleri olabilir, bu zaten bildiğimiz ve inkar etmediğimiz bir şey. Başörtülü olup da günah işleyebilen kadınlar da olabilir, bu da inkâr edemeyeceğimiz bir durum. Öte yandan ibadetin şekil şartları var, mini etekli bir kadın namaz kılabilir, ama o namazı mini etekle kılamaz. Ben Müslümanım ve bunu önemsiyorum anlamına gelen başörtüsünü takan bir kadının işlediği günahlar olabilir ama çıkıp da bu günahı savunamaz. Özkök ‘Ben bu doğrultuda yaşarım, bedeli neyse öderim’ diyen kişilere tahammül edemiyor, böyle bir varoluş tanımı, kendisinin ödemesi gerekirken ödemediği bedelleri hatırlatıyor olabilir ya da inançlı insanlara has mağrur hallerden hazzetmiyor olabilir. Kendisini şu açıdan anlıyorum: Mini etekli bir kız düzenli ibadet edecek hassasiyeti kazanırsa başörtülü kadınlara o kadar da kolay ‘gerici’ yaftası asamaz, başörtülü bir kadın inancının yasakladığı şeyleri yapmaya başlarsa, inancın gereklerini yerine getirmeyenleri kolay dışlayamaz. Herkes inandığı dünya görüşünün reddettiği bir şeyi yapmaya cüret edebilirse, kimse birbirini suçlayacak şey bulamaz, böylece mahalleler, gettolar, kamplar anlamsızlaşır, önyargılar ortadan kalkar diye düşünüyor sanırım. Oysa insanlar yine yekdiğerini aşağılamayı ve kendisini üstün görmeyi mümkün kılacak vesileler yaratacaklardır. Hayattaki en kötü şey önyargı değildir. Çünkü önyargı aynı zamanda tecrübe demektir. Özkök’ün düşlediği toplum, kimsenin beyan ettiği kimliğe saygı duymadığı, toplumsal hayatta tutarlılık yerine çelişkinin ve güvensizliğin egemen olduğu bir toplum olur.

        ‘Belki mini etekle namaz kılandan daha çıplağımdır!’

        Yazar Esra ELÖNÜ:

        “Beş vakit o hapları içeceksin, manevi detoksçular çarşısında arzı endam edeceksin” diyen pazarcıların olduğu dünyada mini eteğiyle namaz kılan kadın görsem, “Allah kabul etsin” demekten başka ne diyebilirim ki azizim! Ne haddimedir? Ki İstiklal Caddesi’nde manevi şarj merkezi Ağa Cami’ye uğradığımda secdeye kapanmış bir sürü minili hatun gördüm. Biri Allah’la randevusuna sadıksa ben o sadıklığı neyle hançerleyebilirim?

        Birinin alnını secdede gördüysem geriye kalan uzuvlarının hesabını Allah’a not düşecek kadar günahsız Müslüman olduğumu düşünmüyorum ki! Lakin biri de çıkıp, (hani kökü bizde olup fantastik kurgusu tohuma kaçmış ayaklı Özkök gibi) mini etekle namaz kılan kadınlar hayal edip içki içen başörtülü sarhoşların devrildiği bir ülke hayal ediyorsa, rekat rekat gülerim.

        Tekrar ediyorum mini eteğiyle namaz kılan kadının secde ucu din polisi asla olmam! Uyarmam çünkü korkarım, belki ben daha çıplağımdır! Allah’ın bildiğini Allah’a ispiyon etmeye gerek yok!

        ‘İsteyen sarhoş dua eder, şekilcilik günah’

        Modacı Cemil İPEKÇİ:

        Ben de Ertuğrul Özkök gibi, öyle bir dünya talep ediyorum, hayalim aynı. İnancın şekilden çıkmış, inancın yargılanmadığı bir ülke ve dünya ümit ediyorum. İnşallah bir gün dünyada dinlerin bile olmadığı, Kuran’ın söylediği tek yolun olduğu, o yolun da Allah yolu olduğu, kimsenin birbirini yargılamadığı ve böyle bir hakkı olmadığı bir dünya ümit ediyorum. Kuran-ı Kerim’i okuyan insanlar şunu görürler ki; Kuran-ı Kerim’de şekil yoktur ve en büyük günah da şekilciliktir.

        İki tane kanun var, biri hukuki kanun, biri Kuran-ı Kerim’in kanunu zaten ikisine de uyduğunuz zaman problem kalmıyor. Bunlara uyduktan sonra kimin ne yaptığı kimseyi ilgilendirmez. İster başına gül takar, ister çarşaf giyer, ister mini giyer, ister çırılçıplak denize girer, ister içki içer, ister bütün Bektaşiler gibi içkili dua eder o kimseyi ilgilendirmez. Herkesin inanış şekli tektir.

        Diğer Yazılar