Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen yıl aralık ayında hizmete açılan İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi’nin (Avrasya Tüneli), geçen hafta Dubai’de Washington merkezli Uluslararası Yol Federasyonu’ndan (IRF) 5 rakibini geride bırakarak kazandığı “İnşaat Metodolojisi” ödül töreninde, araç geçişini ve boğazdaki 3 köprüyle ilişkisini merak ettim. Merakım sonucunda da ilginç bilgilere ulaştım.

        Sene 2013, Boğaz’da 2 köprü var. Ocakeylül arasında geçen araç sayısının toplamı 115 milyon 482 bin 318.

        2014’te iki köprüdeki rakam 114 milyon 994 bin 940’a geriliyor. 2015’te gerileme devam ediyor. Toplam araç sayısı 113 milyon 944 bin 892. Ve Türkiye tarihine hain darbe girişimiyle kara leke olarak kaydolan 2016 yılı. Geçen araç sayısı 104 milyon 588 bin 241.

        Derken 2017’ye geliyoruz. (2016’da 3. köprü hizmete giriyor. Dikkate aldığımız dönemde bir milyon 192 bin 112 adet araç geçiyor.) 2017 yılında ise iki yakayı karayolu araç geçişiyle bağlayan 4 kanal var: 3 köprü ve bir tünel. Ama toplam araç geçişi yine 2013’ün gerisinde. 4 kanaldan 111 milyon 373 bin 913 araç geçmiş. Bu azalmayı neye bağlamak gerekir? İnsan trafiğiyle hizmet veren Marmaray’a mı, yoksa başka şeylere mi? Yorum size kalmış...

        **************

        ÜÇÜNCÜ HAVALİMANI AÇILMADAN KAZANDIRMAYA BAŞLADI!

        Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, yapımı süren İstanbul Yeni Havalimanı’nın daha açılmadan uluslararası ödüller aldığına işaret etmiş. Bakan Arslan’ın vurgu yaptığı uçuş kontrol kulesi ve terminal binası, tasarımcılarına uluslararası ödül kazandırdı ve kazandırmaya devam ediyor. Dilerim tasarımcılardan sonra meydan hizmete açıldığında en iyiler arasına girerek işletmecilerine de ödül kazandırır. Mesela, Atina’daki lale temalı kulenin ödül törenine bizzat katılmıştım. Bu hafta Almanya’daki törene ise başka bir program sebebiyle şahitlik edemeyeceğim. Ancak benim asıl dikkat çekmek istediğim konu başka. Kasım 2014’te Airport programımın 500. kutlama töreninde, Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ile 3. havalimanının ne zaman hizmete gireceğine dair yaptığımız sohbet, bizi bir iddiaya götürmüştü. Nihat Bey, 29 Ekim 2017’de 3. havalimanını hizmete açacaklarını, ben de bölgenin yapısı, projenin büyüklüğü nedeniyle bu tarihe yetişmesinin imkânsız olduğunu iddia ettim. O tarih geldi, geçti. Hasılı 3. havalimanı daha hizmete girmeden üçüncü şahıslar arasında kazananlardan biri de ben oldum.

        **************

        BANGKOK SAVUNMA FUARI’NDA TÜRKİYE’NİN FOTOĞRAFI NASIL?

        İki yılda bir yapılan, güvenlik ve savunmada Asya ülkelerinin kalbine dokunan Savunma ve Güvenlik Fuarı (Defence And Security ‘17) için Bangkok’tayım. Türkiye’nin ilk defa 18 şirketle, Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) çatısı altında milli bir katılım gösterdiği fuarda Türkiye’nin fotoğrafını çekmeye çalışacağım. Dünya nerede, Türkiye son atılımıyla savunma sanayiinde nereye kadar yükselmiş? Bundan sonraki her savunma fuarına Türkiye’nin daha fazla ürünle katılacağını, dünya savunma sanayiinden ciddi pay almaya başlayacağını söylemek mümkün, ama bu bölge Türkiye için ne anlam ifade ediyor? Zira bu fuarın öne çıkan yanı, Tayland özelinde Asya-Pasifik bölgesindeki Malezya, Endonezya, Filipinler ve Vietnam’a hassaten temas etmesi. Yarın fuardan geniş bir değerlendirme yazısıyla buluşmak üzere.

        **************

        MOBİLYA SEKTÖRÜ KARIŞIK BÜYÜYOR

        Türk mobilya sektöründeki şirketler kendilerini ancak cirolarıyla kategorize edebiliyor. Sektörden kiminle konuşsam kalite, tasarım, nitelikli ürün, standart, segment, gelir seviyesi yüksek kesimler konuşulmuyor. “Sektörün bir numarası falan grup...” ifadeleriyle ciro bazlı muhabbet açılıyor. Sonra sektördeki iki başlılıkla, birazcık dağınıklıkla, merdiven altındaki kayıtdışı sektör oyuncularıyla söz devam ediyor. Sektörü sorgulayan bir yazım sebebiyle Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, sektörün tek lojistik şirketi Mobiljet’in sahibi Ahmet Öztekin ve Doğtaş Kelebek Mobilya patronu Davut Doğan ile görüştüm. Açıkça söyleyeyim, bu sektörün durumu biraz karışık. Mobilya ihracatımız artıyor, ama satılan ürünler orta ve altı tüketici gruplara hitap ediyor. Çok mal satıp az para kazanıyoruz. İhracatı kilo bazında ele alırsak, ahşap, sunta, kumaş satıyormuşuz gibi bir durum söz konusu...

        Sektörün dağınıklığı fuarlarda daha iyi ortaya çıkıyor. Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) 7-12 Kasım 2017’de adını Furniture İstanbul olarak değiştirdikleri fuar düzenlemişken, MOSFED ise 23-28 Ocak 2018’de 14. Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı’na hazırlanıyor.

        İki fuar işine ilgili bakan ve TOBB’un son vermesi lazım. Sektörün kendi içinde çeşitli kategorilerde oyuncular çıkarması, geleceği adına üzerinde durulması gereken bir konu. En önemli handikabı, herkesin aynı alım gücüne sahip müşteri kitlesine, orta kesime hitap etmesi. İç mimar ve tasarımcı Metin Kaşo gibi isimlerden sektörün sivil toplum kuruluşları ve segmentini yükseltmek isteyen şirketler fikir alabilir.

        Diğer Yazılar