Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Otoyol ve köprüleri, yabancı plakalı araçların hiçbir bedel ödemeden kullandığını, yabancı araçlara kesilen trafik cezalarının da tahsil edilmediğini Türkiye’nin gündemine taşıyalı yaklaşık 5 yıl oldu.

        İlgili makamların işin üzerine gitmediğini görünce de gündemde tutmaya devam ettim. Ediyorum.

        Habertürk Ankara Büromuz da konuyla ilgili haberler yaptı. İki bakanlığın sorumluluğu nasıl birbirlerine attıklarını ortaya çıkardı. İşin peşine düşen muhabirimiz bu konudaki haberiyle ödül bile kazandı. Amma velakin kamu tarafında henüz bu husus muamma olmaya devam ediyor. Çözülebilmiş değil.

        Araştırmalarım bu konuda tatmin edici gelişmelerin olmadığını gösteriyor. UND Strateji ve İş Geliştirme Başkanı Fatih Şener de ‘Maalesef bu konuda bir gelişme yok. Cumhurbaşkanı’nın haberi olmadan da çözülecekgibi görünmüyor” serzenişinde bulundu.

        Sayıştay raporlarına göre köprü ve otoyollarda plakası tespit edilemeyen araçlar ile yabancı plakalı araçların kaçak geçişleri sebebiyle 2017 yılında toplam 107 milyon 822 bin 552 TL gelir kaybı yaşanmış. Bu rakama trafik cezaları dahil değil.

        Galatasaray-Real Madrid maçının olduğu gece 23 Ekim’de, Bahçeşehir turnikelerde, yolun konumu gereği mecburen sağ tarafta soteye yatan trafik polislerinin, saat bir sularında hız sınırını aştığım gerekçesiylekestikleri cezada bu araştırmaları yaparken önüme geldi. Yabancıya ‘lolo’ bize gelince aslan. O gece yanımda bulunan oğluma polisin tuhaf bakışından hareketle ‘Eğer yolun solunda olsaydık kesin durdururlar, bir bahane ararlardı’ ifadesini kullandım. Ama yolun konumu gereği durduramadıkları için anlam veremediğim cezayı uygun görmüşler! Neyse asıl mevzuya dönelim.

        Yine Sayıştay raporlarına göre köprü ve otoyollardan, 2018 yılında 20 milyon 574 bin 137 adet aracın kaçak geçmiş. Geçen yıl tahsil edilmeyen rakam ise 132 milyon 22 bin 276 TL.

        Geçen yıl, dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ise 18 Nisan 2018’de Anadolu Ajansı’na şu beyanı vermiş; “Yabancı plakalı araçların Türk vatandaşı olup olmadığına bakılmaksızın artık ücretli karayolundan para ödeyerek geçecekler.” Hatta Arslan, yabancı plakalı araçlara 10 katı kadar ceza yazılabileceğini de söylemişti.

        Ama Sayıştay raporları ise kaçak geçişlerin 2018’de bir önceki yıla göre katlanarak arttığını, yabancılardan hiç tahsilat yapılmadığını gösteriyor. Ayrıca ‘10 kat ceza yazılabileceği’ şeklindeki esneklik de yerine gelmiş. Yazılabilirse, yazılmayabilir de. Nitekim yazılmamış.

        Ulaştırma eski Bakanı Arslan’ın bu açıklamasından tam bir yıl sonra 19 Nisan 2019’daki bir haberin başlığı; “HGS ve OGS ücreti ödemeyen yabancı plakalı araçlara ceza yağdı.” Yani tam bir yıl sonra uygulamaya geçilmiş, o da pilot olarak seçilen bir gümrük kapısında.

        Yabancı plakalı araçların yıllarca Türkiye'nin otoyol ve köprülerini ücret ödemeden kullanması sebebiyle ülke ekonomisine verdikleri zarar en az 5 milyar TL. Çünkü ne zamandan beri beleş kullandıklarının bile kaydı yok.

        Pilot gümrük kapısı uygulamalarıylazaman kaybetmeden, geçmişte yazılan cezaların takibinin tüm gümrük kapılarında yapılarak çatır çatır tahsilata geçilmesi lazım. Vatandaşın yıllar önce sattığı aracı için bile haksız yere cezalar çıkaran devletin yabancılara bu kadar müsamaha göstermesi tuhaf değil mi?

        Konuyla yakından ilgili bakanlar; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Hazine ve Maliye Bakanı Bakanı Berat Albayrak bu hususa biraz ilgi gösterirlerse devletin kasasına da ciddi bir meblağ girmiş olur. Bu işi de 3 cevval Trabzonlu bakan bitirir.

        Buraya kadar yabancı araçların kamu işletmesinde olan otoyol ve köprüleri kaçak kullanmalarından ve trafik cezalarından bahsettim. İşin bir de özel sektör işletmesinde olan otoyol, tünel ve köprüler boyutu var. Buralardan kaçan yabancı plakalı araçlardan tahsilat bile yapılamıyor.

        Sistem şöyle;

        Diyelim ki yabancı plakalı bir araç OGS veya HGS ile veya bunlarsız Osmangazi Köprüsü’ne veya IC İçtaş İnşaat’ın işlettiği bir otoyola girdi. Kartında bakiye veya yanında nakit yok. Bu durumda tüketiciyi koruma mevzuatları çerçevesinde 15 gün içinde ödemek üzere makbuz kesiyor. Yabancı plakalı araçlar ödeme yapmaz ise tahsilat sorumluluğu özel sektörde olduğu için gümrük kapılarında hiçbir işlem ve takibi de yapılmıyor. Zira özel sektörün köprü, otoyol ve tünel geçiş ücretleri kamu sistemine dahil değil.

        Bu noktada akla şu soru gelebilir.

        Devlet özel sektöre araç geçiş garantisi verdiği için tahsil edilmeyen rakam, garantiden düşer. Yani bu para da devletin cebinden çıkar. Durum öyle değil.

        Yerli veya yabancı plakalı olması fark etmiyor. Araç köprü, otoyol ve tünelde geçtiği an garanti rakamından düşüyor. Tahsilat sorumluluğu da özel sektöre ait. Fakat yabancı plakalı araçlar neticede özel veya kamu, bu ülkenin imkanlarını kullandığı için bu konuya da mutlaka devletin bir çare bulması lazım. Ya da yabancıya peşin ödeme şartı koyulmalı.

        XXX

        Kapıkule’de Pilot Uygulama

        Kapıkule Sınır Kapısı'nda oluşturulan büroda 11 Nisan 2019 itibariyle tahsilata başlanmış. Ve bir hafta içinde yapılan sorgulamalarda, kaçak geçiş yapan 500'den fazla yabancı plakalı araçtan toplam 1 milyon 363 bin 82 lira ceza tahsil edilmiş. Sadece bir gümrük kapısında ve sadece bir haftadatoplanan rakam bu. Üstelik ne kadar titiz kontrol yapıldığı da tartışılır.

        Ulaştırma Bakanlığı, ‘Ücretli karayollarında yabancı plakalı araçlara ait geçiş ücretleri ve idari para cezalarının tahsiline ilişkin yönetmeliğin’ 8'inci maddesini ancak 11 Nisan'da yürürlüğe koyabildiği için kısa sürede bu tablo ortaya çıkmış. Ama devamındane olduğu meçhul.

        Mesela Ticaret Bakanlığı, yabancı plakalı araçlardan kaçak geçiş ücretlerini cezalarıyla birlikte tahsilatı için pilot bölge olarak Kapıkule Sınır Kapısı'nı seçmiş, ama diğer kapılarda yine kontrol yok. Yine otoyollar, köprüler yabancılar beleş.

        Bu hususu gündeme getirdiğimden beri bakanlıklar arasında sorumluluğu kimin üstlenmesi gerektiği noktasında karmaşa ve tartışmaya yaşandığına şahit oluyorum.

        Hatta geçen hafta bu konuyu kontrol etmek üzere yola çıkan bazı önemli isimler pilot bölge seçilen Kapıkule Sınır Kapısı’nda kontrollerin yapılmadığını tespit ettiklerini söylediler.

        Adı üzerinde pilot bölge. Önce seçmiş, denemişler, yabancı plakalı araçlar oluk oluk gelince de sıkılıp bırakmışlar anlaşılan. Kasalara sığmayan paraların sorumluluğun üstlenmek istememiş deolabilirler. Biraz da başka bakanlık bu işi yapsın demiş de olabilirler.

        Para, bütçe, vergi, devlet, beyt-ül mal denince ilk aklıma gelen, Maliye Bakanlığı döneminde akaryakıtta vergilerin indirilmesi halinde bütçenin nasıl açık vereceğini uzun uzun izahlarını dinlediğim Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı​ Naci Ağbal böyle bir kaynağa ve bu işe ne der acaba? Hep kümesteki kazları mı düşünmek lazım? Çiftliğin üzerinden, yanından geçenlere başımızı kaldırıp bakmamız gerekmiyor mu?

        Bir bakanlık geç de olsa ilgili yönetmeliği uygulamaya koyuyor, diğeri de sadece bir gümrük kapısını pilot bölge atıyorsa bu işten ne kadar hayır beklenebilirdi ki?

        Diğer Yazılar