Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İstanbul’un taksileri ve ulaşım sorunu yeniden gündemde. Bu defa yeni uygulamalar hayatımıza girecek gibi. Toplu ulaşım araçları için yollarda özel şeritler ve yeni taksi sistemi, okullarda ve iş yerlerinde çalışma saatlerinin kademelendirilmesi yetkililerin önünde, tartışılıyor, araştırılıyor.

        Her yönüyle kangren olmuş taksi sistemi, seçim sürecinde epeyce tartışıldı ama siyasi kaygılar sebebiyle bir avuç taksi sahibine yenik düşüldü. UBER yasaklandı. UBER benzeri hizmet vermeye çalışan yerli mobil uygulamalara da destek olunmadı. Sistem adeta tıkanırken dijital çağa uygun mevzuatlara da kafa yorulmadı.

        Taksicilerin bastırmasıyla eski köhne yöntemle ve yaklaşık 30 yıl önce sabitlenen taksi sayısıyla şu an İstanbul’da hizmet verilmeye çalışılıyor. Tabii ki verilemiyor. Alternatifleri ortaya çıkıyor. Kimsenin de ortaya çıkan alternatiflere ve onları kullananlara bu durumda söz etme hakkı olamıyor.

        İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun taksiler için yeni bir uygulama başlatacaklarını açıklaması sonrası bir kısım taksi sahibi yeniden harekete geçti. Ancak İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da konuyla yakından ilgili ve İBB ile koordineli olduğundan bir çözüm çıkacak gibi görünüyor.

        Bu amaçla İstanbul Valiliği öncülüğünde ve İBB’nin de desteğiyle Toplu Ulaşım Bilim Kurulu oluşturulmuş. Başkanlığını Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı’nın yaptığı kurulun iki üyesi var; İBB Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Halit Özen.

        REKLAM

        Ancak İstanbul’un taksi meselesinde en önemli hususlardan birisi kesinlikle mobil uygulamalara yönelik bir yasal düzenlemenin olmamasıdır. Dolayısıyla, yeni dönem için çalışmalar yapılırken valiliğin, İBB’nin ve bilim kurulunun taksi araç sayısından ziyade mobil uygulamalara ve ilgili mevzuat altyapısına fazla mesai harcayacakları ortada. Çünkü şehirde dolaşacak taksilerden en iyi verimi almanın yolu artık mobil uygulamalar.

        Taksi ve ulaşım meselesini konuştuğum Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, kurulun vali ve başkanın desteğiyle İstanbul’un ulaşım sorunu için çalışmalar yaptığına dikkat çekti. Mustafa Hoca, koronavirüs salgın dönemi sonrası İstanbul trafiğini yüzde 85 oranında 1 veya 2 yolculu özel araçlar ve taksilerin oluşturduğuna işaret ederek bu hususun çözümüne odaklanılması gerektiğini belirtti. İnsanlar toplu ulaşımdan kaçtıkça özel araçlarını ve mecburen taksileri kullanıyor. Toplu ulaşımın kullanımı için alternatif modeller üzerinde çalışıyorlarmış. Mesela bunlardan birisi kademeli mesai. Diğeri ise toplu ulaşım araçları için çok şeritli yollarda çizgi çekerek toplu ulaşım için özel şeritler ayırmak.

        İstanbul’un sadece taksi meselesi yok, önemli bir ulaşım sorunu var. Sürekli yeni, çirkin, mimari değeri olmayan, insan yaşamını tehdit eden, yüksek, yeşili yok eden konutlar yapılıyor. İnşaat sektörünün desteklenmesi adına her açıdan İstanbul’un geleceği öldürülüyor. Yeni siteler, mahaleller ortaya çıkıyor. Ama yollar, sokaklar aynı kalıyor. Belli merkezler arasında metro yapmak, raylı sistemi yaygınlaştırmak da çözüm olmuyor. Ulaşımı etkileyen unsurlara da kafa patlatmak icap ediyor. Taksiler ise bu işin küçük bir parçası. Çözüm üretilirken de kuru gürültülere fazla kulak kabartılmaması lazım.

        “Taksi esnafı” diye lanse edilen kesimin sesi fazla çıkıyor ama asıl mağdur olan taksiciler ve halk. Taksilere para yatırıp, kiraya verenler buralardan şimdiye kadar yeterince nemalanmış olmalılar. İmamoğlu’na yönelik “tehditvari” açıklamaların bir önemi olmayacağı ortada ancak sıkıntı şu olabilir. Eğer fazlaca taksi sahiplerine kulak verilir, onlarla zaman geçirilirse yeni sistemin doğru tartışılması ve sağlıklı bir şekilde hayata geçirilmesinde sıkıntılar ortaya çıkar. Çocuk ölü doğar.

        REKLAM

        Ekrem İmamoğlu, taksi konusunda yeni bir sürecin başlatılacağını 5 bin yeni taksinin İstanbul’a katılacağını dile getirmiş, bunun bir öngörü, bir çalışma olduğunu söylemişti. Ben de bu görüşe daha önce de yazdığım bir hususla katkı yapayım.

        Japonya ve Singapur’da taksi işletmesine yönelik iyi modeller var. Singapur’da taksiler trafikte toplam mesafenin %68’ini yolculu gerçekleştiriyorlar. Bu oranın yakalanmasında ve denetlenmesinde teknoloji ve yasal düzenlemenin etkisi var. Üstelik Singapur’da taksi taşıma ücretleri de bu verimli işletmecilik sayesinde dünya ortalamasının altında. Trafikte boş araç gezdirmemek ve ihtiyaç sahibine kısa sürede ulaşma hedefi verimliliği getiriyor. Bu da teknolojiyle, mobil uygulamalarla oluyor.

        İstanbul için en iyi taksi modeli

        Bazı şehirlerde, mesela Singapur’da devlet taksilerin sayısını ve ücretlerinin belirlenmesini işletmecilere bırakmış. Ancak kalite standartlarına yönelik sıkı kurallar getirmiş. İstanbul’a da böyle bir model neden olmasın? İstanbul’un taksi işi 3-4 şirkete ihale edilir, mobil uygulamalarla da taksilerin doluluk oranı ve trafikte geçirdiği süre kontrol edilirse geriye hiçbir sorun kalmaz. Taksi ücretlerine zamla, taksilerin sayısıyla uğraşılmaz. Sıkı kurallar konduğu an taksi sayısını da ihtiyaç belirler. Bu şirketler arasında en iyi hizmeti ve ücreti veren de daha fazla müşteri ağırlar. Daha fazla aracı trafiğe çıkarma hakkını elde eder.

        Singapur’da her taksi işletmesinin toplam gerçekleştirdiği mesafenin, minimum %65’ini yolculu olarak yapma şartı var. Bu oranı yakalamak isteyen taksi işletmeleri, taksi sayılarını ve yolculuk ücretlerini iyi dengelemek zorunda. Ayrıca taksi şoförleri de bu başarılı işletme modelinin en önemli faktörü. Her önüne gelen taksi şoförü olamıyor. Taksici olan da ilelebet bu görevde kalamıyor. Taksici lisansları 3 -4 yılda bir yenileniyor. Tokyo gibi şehirlerde ise taksiciler notlandırılıyor ve bu notlar da taksi üzerine konuyor.

        REKLAM

        İşe göre mesai ve ulaşım

        Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, geniş kapsamlı bir ulaşım anketi yaptıklarını belirterek ortaya çıkan tablonun kendisini endişelendirdiğini, koronavirüs salgını sebebiyle insanların toplu ulaşımdan kaçırılmaması gerektiğini ifade etti. İnsanlar toplu ulaşımdan kaçtığı zaman trafiğe karışacak ve daha fazla yoğunluk olacak. Bu şekilde artışlar da sabah ve akşam pik saatlerde trafiği çekilmez hale getirecek. Yolculuğun pik saatlerini, nerede başladığı ve bittiğini görebiliyorlarmış. Şimdi çözümü yoğunluğa göre bulmaya çalışıyorlar. Çalışma saatleri kademeli olursa trafik yoğunluğu dağıtılabilir. Tüm okullar, resmi kurumlar, şirketler aynı saatte eğitime, işe başlamazsa, trafik meselesiyle birlikte servis araçlarının, toplu ulaşımın verimli kullanılması da söz konusu olacak.

        Eylül ve Ekim aylarında eğitim başlayacak, okullar açılacak. Bazı uygulamaların bu dönem hayata geçirilmesi bekleniyor. Toplu ulaşım verilerine göre üniversitelerin payı yüzde 30'un üzerinde. Koronavirüs de bazı işlerin ofisten değil de evden yapılabileceğini ortaya koyduğu için bu hususun dikkat alınması için çalışılacakmış.

        Vali Ali Yerlikaya, Başkan Ekrem İmamoğlu ve Bilim Kurulu Başkanı Mustafa Ilıcalı’nın bu girişimi hem çok yerinde hem de tüm Türkiye’ye örnek olabilecek bir adım. Zira tek başına valinin veya belediye başkanının yapacağı bir tablo yok. Okulların, resmi kurumların çalışma saatlerini, diğer bazı önemli düzenlemeleri ancak vali yapabilir. Belediye kendi yetki alanlarını organize eder, bilim kurulu da aydınlatma görevini yaparsa güzel bir çözüm ortaya çıkar.

        Tabii kademelendirmeye başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere diğer ilgili kurumlar da destek verirse sadece İstanbul değil, Türkiye ölçeğinde bambaşka bir tablo ortaya çıkar. Neden tüm Türkiye’de okullar aynı tarihlerde açılır, eğitim sezonu bölgelere göre başlatılmaz? Neden şubat tatili 15 güne ve belli tarihe sıkıştırılır? Niçin 7 bölgeli Türkiye’de eğitim kademeli yapılarak, ilgili tüm sektörlerde verimliliğin sağlanması düşünülmez?

        Umarım bu defa birileri kafa yorar. İstanbul’dan çıkan bu girişim tüm Türkiye’yi sarar...

        Diğer Yazılar