Maskeli klastrofobik uçak yolcusu ne yapmalı?
Kapalı alan korkusu olarak bilinen klostrofobisi olan yolcuların yeni dönemde maskeyle uçaklarda seyahat etmek zorunda kalmaları yeni sıkıntıları da beraberinde getirebilir. Çünkü birçok durum veya etkenler klostrofobiyi tetikleyebiliyor. Kalabalık asansörlerin, penceresiz odaların, dar geçitlerin, dar boğazlı kazakların bile etkisi görülebildiğine göre maske de hassasiyeti olan yolcuların canını sıkabilir. Klostrofobiniz varsa ve bu dönemde uçmanız gerekiyorsa endişeleriniz de artabilir. Ancak seyahatinizi dikkatlice planlar, önlem alırsanız fobinizi de kontrol altında tutabilirsiniz. Koronavirüs sonrası yeni normallerle havalanan uçaklarda klostrofobi ve uçuş korkuları da değişime uğruyor. Ayrı bir boyut kazanıyor. Gözlemlediğim klostrofobik yolcu tipleri şöyle;
En Klastrofobik yeri Abartmayın
Uçakta 10 bin metrede bir tüpün içinde olduğunu hisseden kapalı mekan korkusu olan yolcuların bu dönem daha fazla zorlanacaklarını söylemek mümkün. Uçak tuvaletlerinin dar ortamı, kapılarını mekanizmalı olması ve içeride kalırım endişesini artırması bu tarz korkuları olan yolcuları daha fazla kaygılandırıyor. Bir de buna Covid-19 sonrası hayatımıza giren virüs hadisesini eklenince evhamlar daha fazla artıyor. Ama abartmayı gerektirecek bir durum yok. Özellikle uzun uçuşlarda bu durum yeni bir boyut kazanabilir. Fakat uçaklardaki en klastrofobik alanların başında gelen tuvaletlere havayolları yeni dönemde daha fazla dikkat ediyor. Çünkü uçağın en fazla temas edilen, virüs veya diğer bakterilerin en fazla bulaşma ihtimali olan yeri ve panik ataklı yolcuların en sevmediği alan uçak tuvaletleri. Ancak korkularınızı artırmayın, endişe etmeyin. Yeni dönemde Türk Hava Yolları (THY) hijyen uzmanlarıyla, diğer havayolları özel ihtimamlarla tuvaletleri çok daha sıkı kontrol altında tutuyor. Artık tuvaletler eskisinden daha sık kontrol ediliyor ve daha sık temizleniyor. Normalde 2 saatlik kısa bir uçuşta bir veya iki kere temizlenen tuvaletler artık her beş yolcudan sonra ve duruma göre nerdeyse 10 dakika da bir temizleniyor. Panik atağı olanlarda endişe etmesin, kabin memurları kısa aralıklarla kontrol yaptığı için bir sorunla karşılaşma ihtimali yok.
Doğru Koltuğun Seçimi
Uçakta oturduğunuz koltuğun konumu da klastrofobiyi tetikler. Bu sebeple koltuk tercihi önemli, ancak yeni normallerde cam kenarı ve koridordaki koltukların tercih edilmesine havayolları izin veriyor. Buralar dolduğu an havalimanında check-in kontuarında yer hizmetleri personeli veya kiosklarda orta koltuklar için otomatik atama yapılıyor. İstediğiniz yeri seçebilmek için ucuş öncesi online check-in yaparak planlı hareket etmeniz gerekiyor. Orta koltukta veya cam kenarında sıkışık bir vaziyette uçmayı klastrofobik bir durum olarak gören yolcuların bu detaylara dikkat ederek hareket etmesi gerekiyor.
Göz Bandı Kullanın
Yeni dönemde maske takmak zorunlu olduğu için uçakta uyumaya yardımcı olan göz bandından vazgeçilme eğilimi var. Çünkü seyahat boyunca hem maske hem göz bandı takmak çok sıkıcı bir hal alabiliyor. Ama etraftan etkilenmemek ve iyi bir yolculuk için göz bandı kurtarıcı olacaktır. Böylece yüzünüzün belli bir bölümünü de korumuş olursunuz.
Yumuşak bir göz bandı takmak rahat hissetmenize ve hatta uyumanıza yardımcı olabilir. Maske sebebiyle göz bandı kullanımından vaz geçmeyin.
Dikkatinizi Dağıtacak Meşgale Bulun
Uçak içinde fobilerinizi yenebileceğiniz bir çok aktivite gerçekleştirebilirsiniz. İlk olarak uçakta yerinizi aldığınızda gömleğinizin düğmesini açın. Ayakkabılarınızı çıkartın. Yanınızda uçuş esnasında eğlenmek için getirdiğinizi kitap, ipad veya her hangi bir aktiviteye odaklanın. Uçaktaki ikramlar artık eskisi gibi zengin olmasa da uzun uçuş yapıyorsanız paketlenmiş hijyenik kutu konseptindeki yemekleri deneyimleyin. Sizi mutlu edecek küçük yiyecekleri yanınızda bulundurun. Bilgisayarınızdan ya da havayolunun eğlence sisteminden en sevdiğiniz filmi izlemekte sizi korkularınızdan uzaklaştıracaktır.
Uçakta Alkol Kullanmayın
Yolculuk öncesi uçuş korkusu, stres gibi çeşitli sebeplerden alkol alınıyor. Ancak seyahatin iyi geçmesi önemli oranda alkolden uzak durmaya bağlı. Kabindeki kuru ve dönüşümlü hava vücutta dehidrasyonu artırıyor. Yani sıvı kaybımız artıyor. Bu sebeple dehidrasyonu daha da artıracak alkol almak yerine, uçakta belli aralıklarda su tüketmeniz gerekir. Seyahat konforunuzu artırmak için alkolü uçuş sonrasına ertelemeniz iyi olacaktır. Uzun uçuş öncesi kaygıları olan yolcuların doktorlarıyla görüşerek hazırlık yapması, kendi başlarına ilaç almaması gerektiğini özellikle vurgulamak gerekiyor.