Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ekonomideki dalgalanmalar ve e-ticaretin yaygınlaşması kredi kartlarıyla yapılan harcamaların da artmasına sebep oluyor. Geçen yıl kartlarla yapılan harcama 3 trilyon 708 milyar TL olmuş. Her sene yükselen bu harcama tablosu Türkiye’nin yerli ve milli ödeme sistemi Troy’un kritik konumu da giderek artırıyor. Fakat gelişmeler karşısında Troy’un performansı, nasıl daha aktif hale getirilebileceği pek önemsenmiyor. Daha etkin kullanımı ve erişimin kolaylaştırılması icap ediyor.

        Son yıllarda hassaten de son aylarda Türk vatandaşları bütçesini denkleştirebilmek için çareyi kartlı alışverişlerde arıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Merkez Bankası verileri de bu eğilimi çok iyi ortaya koyuyor. Kartlı ödeme sistemlerinin de neredeyse tamamı yabancı şirketlere ait. Dolayısıyla Türk vatandaşı harcadıkça yabancı ödeme sistemleri de harcama türüne göre yüzde 3’e varan oranlarda kazanç sağlıyor.

        Kartlı ödemelere dikkat çekmek için milli ödeme sistemi Troy hakkında iki yazı yazdım. Birinde vatandaşın talep etmesine rağmen Troy ödeme sistemine geçebilmek için bankalar ve diğer kurumlardan Troy kart temin edemediğini gündeme getirdim. Ancak Bankalararası Kart Merkezi AŞ (BKM) ve Merkez Bankası yetkililerinin dikkatini çekemedim. Bu konuda ya ciddi zafiyetler var ya da yabancı ödeme sistemlerinin esiri bürokrasi söz konusu. Başka türlü bir izaha bulamıyorum. Troy’a ilgilileri katkı vermek istemiyorsa, bu işte bir tuhaflık var demektir.

        REKLAM

        Troy hakkındaki ikinci yazımda ise THY-Troy işbirliğinin olmamasına dikkat çekip, iki önemli milli kurumun ortaklık yapması halinde milli ödeme sisteminin ivme kazanacağını ve böylece yüklü miktarlarda paranın ülkemizde kalacağını vurguladım. Kısacası Troy-THY işbirliği ile yeni bir açılım yapılabilir.

        Şimdi bu konuları gündeme getirerek ben mi yanlış noktaya parmak basıyorum anlamadım, sesi çıkan, açıklama yapan olmadı. Neticede milli ödeme sistemi ne kadar yaygınlaşırsa hem vatandaşın bilgileri (data) ülkemizde kalır hem de milyarlarca para yurtdışına gitmez.

        Ayrıca e-ticaret hızla yaygınlaşırken bazı tartışmalı tedbirleri, önlemleri alan, yasaklar getiren kamu otoriteleri ödeme sistemlerini neden gözden kaçırıyor? Maliye ve Hazine ile Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere diğer ilgili kamu otoritelerinin bu hususu önemine binaen dikkate almaları gerekir. Neden önem vermeleri gerektiğini de uzun uzun anlatmaya gerek yok. Rakamlar ortada.

        Kartlarla yapılan harcamalar 2022’de önceki yıla oranla yüzde 117 artarak 3 trilyon 708 milyar TL'ye ulaşmış. Kredi kartlarıyla yapılan nakit çekimler de yüzde 120 artarak 332,3 milyar TL'ye yükselmiş. Kredi kartı sayısı geçen yıla oranlar yüzde 19 artarak 99,5 milyon adede, banka kartı sayısı ise yüzde 13 artarak 168,9 milyona, ön ödemeli kart sayısı yüzde 25 artarak 71,6 milyona ulaşmış.

        Netice itibariyle toplam kart sayısı 2022 yılında yüzde 17 artarak 340 milyon adet olmuş. Bankalara ve kartların ait olduğu şirketlere dair fazla detay yok. Ama 2022 yılında kredi kartlarıyla yapılan ödeme tutarı yıllık yüzde 110 artarak 2 trilyon 954 milyar TL’ye, toplam kartlı ödeme tutarı da 3 trilyon 708 milyar TL olmuş. Fazla söze gerek var mı?

        Troy kart 12 milyon, ama etkinliği yok!

        Troy kart 12 milyon, ama etkinliği yok!
        0:00 / 0:00

        Bankalararası Kart Merkezi AŞ’nin (BKM) Nisan-Haziran 2022 Ara Dönem Faaliyet Raporu’nda Troy hakkında en son bilgiler var. Raporda Türkiye’nin ödeme yöntemi Troy’un bugün 27’si banka, 11’i elektronik para kuruluşu olmak üzere toplamda 38 kurumun banka kartı olarak kullanılabildiği belirtiliyor. Haziran 2022 sonu itibarıyla 12.1 milyon adet Troy kart bulunduğu, daha çok kullanıcıyla buluşturmak için de çalışmaların devam ettiği vurgulanıyor. Ama nasıl bir çalışma yapıldığını bilmiyorum.

        Diğer taraftan 2021 Faaliyet Raporu’nda ise 2021 yılında yapılan işlem adedinin 187 milyon, bu işlemlerin tutar karşılığının 57 milyar TL olduğu ifade ediliyor. Bir önceki yıla göre Troy kartların kullanımı da yaklaşık yüzde 11 artmış, ama Troy'un yükselişi diğer kartların altında. Neden? Çünkü ısrarla talep etmelerine rağmen bazı okurlarımın Troy kart alamadığını daha önce gündeme getirmiştim.

        Ayrıca 2022’deki 3 trilyon 708 milyar TL’lik kartlı harcama dikkate alındığında Troy’un 57 milyar TL'lik işlem hacminin de çok düşük ve etkinliğinin az olduğu dikkat çekmektedir.

        Bu defa G. Kore nükleere gelecek gibi…

        Bu defa G. Kore nükleere gelecek gibi…
        0:00 / 0:00

        Yaklaşık bir ay önce G. Kore Elektrik Enerjisi Kurumu (KEPCO) Kore medyasına Türkiye ile nükleer yatırım görüşmelerinin iyi gittiğini açıklamıştı. Aynı günlerde Rusya'nın da Türkiye’de ikinci nükleer santral yatırımına sıcak baktığı, Kore gibi Rusya’nın da Sinop Nükleer Santrali ile ilgilendiği açıklanmıştı. Rusya’nın bu açıklamasının KEPCO üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu kestirmek zor, fakat neticede bundan 5 yıl öncesine göre tablonun çok daha iyi olduğunu söylemek mümkün.

        Sinop’ta 1.400 MW güçte dört adet nükleer reaktör inşa etmek için sözleşmeye Rusya’dan ziyade Kore daha yakın, ama Trakya’da planlanan üçüncü nükleer santralin hangi ülkeyle neticeye götürüleceği meçhul. Türkiye'nin üçüncü nükleer santralinin yapımında Rusya, Kore ve Japonya’ya hangi ülkeler eklenebilir, zaman gösterecek.

        Öte yandan KEPCO’nun Sinop’a ilgisi 2009 yılına kadar uzanıyor. Aynı yıllarda Japonya’dan da teklif gelmiş, hatta üst düzey görüşmeler olmuştu. Fakat nihai anlaşma maliyetler ileri sürelerek Japonya tarafından imzalanmamıştı. Türkiye, Sinop için Doğu’dan aldığı tekliflere paralel olarak Batı’dan; ABD ve Fransa’dan yatırım önerileri beklemişti. Ancak ABD ve Fransa Türkiye’de nükleer santral kurmaya ilgi göstermemişti. Sinop’a ilgi gösteren Japonya ve G. Kore’nin ilgisi de maalesef uzun yıllar somut bir anlaşmaya dönüşmedi.

        Aradan geçen 12-13 yıl sonra Sinop’a olan ilgi tekrar gündemde. KEPCO Başkanı Cheong Seung-il, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile görüştü ve 1.400 megavatlık dört reaktörün inşasına ilişkin önerisini sundu. Eğer gerçekleşirse yaklaşık 32.55 milyar dolar değerinde bir yatırıma imza atılacak. Bu anlaşma Trakya’daki üçüncü nükleer santral yatırımı için de referans olacak.

        Kore dünyada nükleer santral teknolojisi konusunda öne çıkan ilk 5 ülkeden birisi. G. Kore ile Türkiye ilişkileri de birçok alanda olumlu bir havada ilerliyor. Son olarak G. Kore’den SNT Heavy Industries ile Altay Ana Muharebe Tankı Projesi’nde şanzıman için BMC sözleşme imzaladı. Geçen yıl hizmete giren Çanakkale Köprüsü’nün mühendisliğini yapan Koreli DL E&C ile SK ecoplant şirketlerini de unutmamak lazım. Koreli şirketlerin mühendisliği, Türk şirketleri; Limak ile Yapı Merkezi’nin işçiliğiyle Çanakkale Köprüsü inşa edilmişti.

        Kısacası Koreli KEPCO’nun Sinop’taki nükleer santralde rol almasını Türkiye arzu ettiğinden, geçen yıl teklif hazırlayıp sunmaları istenmişti. Bakalım ikinci nükleer santrali için Kore’nin teklifi nasıl sonuçlanacak?

        Petrol ithalatı azalıyor, Rusya'dan ithalat tartışılıyor

        Petrol ithalatı azalıyor, Rusya'dan ithalat tartışılıyor
        0:00 / 0:00

        Enerji ürünlerinde ithalatın azalmasını veya düşmesini iyi okumak gerekir. Zira enerji ürünlerine olan ilgi üretim ve ekonomik canlılık anlamına geliyor. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin petrol ve petrol ürünleri ithalat rakamları, Kasım 2022 ile bir önceki yıl kıyaslandığında yüzde 7.4 azalarak 3 milyon 967 bin 559 tona düşmüş olması, Türk ekonomisindeki dramatik tablonun bir başka göstergesi.

        Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) 2022 yılı Kasım ayına ilişkin Petrol Piyasası Sektör Raporu, ekonomideki dalgalanmaların enerji ürünleri üzerindeki etkisi açık. Alım gücü düşen Türkiye’de petrol ürünlerine talep de düşmüş. Mesela petrol ürünleri içindeki en önemli kalem ham petrol ithalat yüzde 11.6 azalarak, 2 milyon 633 bin 417 tona gerilemiş. Rafinelerimiz de daha az çalışmış.

        Bu dönemde en fazla ham petrol ve petrol ürünleri ithalatı 2 milyon 516 bin tonla Rusya’dan gerçekleşmiş. Gerisi 500 bin 908 tonla Irak ve 266 bin 713 tonla Kazakistan’dan ithal edilmiş.

        Öte yandan Rus petrolünün indirimli fiyatlarından yararlanmak için alımları artıran Türkiye, Batı’nın hedefinde yer alıyor. Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayan Türkiye’ye Rusya’ya yönelik yatırımların hatırlatılması şimdilik anlamsız olabilir, ama indirimli fiyatlardan Rus petrolü ithal eden Türkiye’den rahatsızlıklarını da farklı şekillerde ifade ediyorlar. Türkiye’nin Rus petrolünü rafine ederek, Avrupa’ya satma ihtimalini tartışıyorlar.

        AB’nin ham petrol ithalatına yönelik yasağı 5 Şubat itibariyle güncelleneceği için bu konu Türkiye açısından da önem arz ediyor. Türkiye’nin ham petrol ithalatının yüzde 80’ini Rusya’dan yaptığı ve Batı pazarlarına petrol ürünü satıp satmayacağı tartışma konusu olmaya devam edecek...

        Diğer Yazılar