Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bir ülkenin hava, kara, deniz hatta uzay için platform araç üretmesi önemlidir. TUSAŞ’ın Milli Muharip Uçağı, Hürjet’i, Hürkuş’u, Anka’sı, Aksungur’u, yer gözlem ve keşif uydu çalışmaları olmasa bunların üzerindeki ve etrafındaki çalışmalar da olmaz. Hiç olmaz değil olur, ama birilerinin taşeronu, üzerinde söz hakkınız olmayan parçaların üreticisi olursunuz.

        Bazen soruyorlar, “Biz neden hava aracı motoru geliştiremedik?” Eğer üzerine koyacağınız size ait bir platform aracınız yoksa motor veya diğer kritik aksamları geliştirme azminiz de olmaz. Sizi buna iten motivasyonunuz da ortaya çıkmaz. Bu sebeple bir kara aracı olarak TOGG, Türkiye için önemlidir. Siyasi bir proje değildir. Bugünün iktidarı yarın olmayabilir. Ama bu yatırımlar devletin olmaya devam eder. Keşke her gelen üzerine daha fazlasını koymasını becerebilse. Hatta devletimizin Güney Kore gibi vizyonu olsa.

        Bugün savunma sanayinde ismi geçen birçok kuruluşta rahmetli Turgut Özal’ın imzası var. TUSAŞ ve Aselsan daha önce kurulmuş olmasına rağmen Özal döneminde, Roketsan, TEI, Havelsan gibi şirketlerle beraber atağa geçmiştir. G. Kore ile aynı hızda ilerleyebilseydik, 90’lı yılları savunma sanayi açısından boş geçirmeseydik, bugün farklı konumda olabilirdik.

        Dolayısıyla yola çıkmış bir TOGG’umuz var. Avrupa Birliği (AB) mevzuatlarıyla uyumlu 41 testten geçmiş bir otomobil markasına sahip ülkeyiz. “Şurası ithal, burasında yabancı ülkenin malı var” gibi boş yaklaşımları bırakalım. Tüm hakları bize ait olan, üzerine istediğimiz yerli teknolojiyi koyma imkânı sunan bir platform aracın kıymetini bilerek ekosistemi geliştirmeye bakalım. TOGG’un üzerine koyacağımız bir yerli tasarım ürün başarılı olduğu zaman, o parçadan dünyaya milyonlarca satılması söz konusu olacaktır. Bu bilinçle hareket edelim.

        TOGG, batarya ve araç güvenlik, elektromanyetik uyumluluk, araç menzil, fren, önden ve yandan çarpma, yaya koruma ve manevra gibi onlarca teknik test ve kontrollerden başarıyla geçmiş, Araç Tip Onay Belgelendirme sürecini tamamlamış ve tartışmaları kapatmış bir marka ürün. Bu aşamada siyasilerin daha makul ve mantıklı olması lazım. Çünkü eleştirenlere bir şey kazandırmıyor, bilakis onlardan götürüyor.

        Dövizin yerini altın ve araba mı aldı?

        Dövizin yerini altın ve araba mı aldı?
        0:00 / 0:00

        İthalat rakamlarında otomotiv sektöründeki artış dikkat çekici. Sebep olarak çip krizi gösteriliyor. Yani otomobile talep fazlaydı, çip kriz sebebiyle arz yapılamıyordu. “Çip sorunu çözüldü, talebi karşılamak için ithal oto geliyor.” deniyor. Çip meselesi de doğru, talep de doğru, fakat talebin gerekçesi değişti. Çünkü artık faizin getirisi yok, döviz de yerinde sayıyor. Tasarruf ilgisi otomobile, altına, konuta ve başka alanlara kaymış durumda. Bu sebeple ithal ürünler arasında otomobil ve altın dikkat çekici şekilde yükseliyor.

        Ticaret Bakanlığı artık rakamları daha şeffaf açıkladığı için kritik yapmak da kolay oluyor. En azından ihracat ve ithalat rakamlarını aynı tabloda görebiliyoruz. Önceleri mart ayı ihracat rakamları açıklandığı günlerde şubat ayının da ithalat rakamlarına ulaşma imkânı olurdu. İthalatın devletimizle bir ilgisi yokmuş gibi davranılırdı. Çünkü ithalat sürekli ihracatın üstünde olunca, ihracat gibi azıcık artınca “rekor kırdık” sloganıyla sahip çıkanı olmuyor. …

        Mehmet Büyükekşi’nin Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı olduğu dönemde de bakanlarla yaptığı toplantılarda ikisi bir arada açıklanmalı diye yazılar yazmıştım. İlgili bakanlarla da bu durumu çok konuşmuştum. Dün Ticaret Bakanlığı’nın ihracat ve ithalat rakamlarını görünce bunlar film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.

        REKLAM

        Büyümede her şeyin birbirine yaklaştığı Mart 2023 tablosu şöyle:

        İhracat, 23 milyar 596 milyon dolar ( Yüzde 4.4)

        İthalat, 32 milyar 169 milyon dolar (Yüzde 4.2)

        Toplam dış ticaret, 55 milyar 766 milyon dolar (Yüzde 4.3)

        İthalat ile ihracat arasındaki dramatik fark için enerji kalemi (petrol, doğalgaz), otomobil ve altınlı yaklaşımlar bir anlam ifade etmiyor. Bizim petrol ve doğalgazımız olan turizmden gelen dövizler pek az konuşuluyor.

        Netice itibariyle mart ayı verileri iyi. En azından ithalat ile ihracatın büyümesi aynı seviyeye gelmiş. Çünkü bu yılın ocak-şubat-mart ortalamasında ithalatın büyüme hızı yüzde 11,4 ihracatın ise yüzde 2.5 seviyesinde. Ticaret Bakanlığı, 2023’ün ilk çeyreğine ilişkin ülkemiz verilerinin küresel ekonomide beklenenden daha iyi olduğu görüşünde.

        Bakanlık, ithalat artışında motorlu kara taşıtlarda yüzde 77.6, elektrikli makinelerde yüzde 39.6, diğer makinelerde yüzde 30,8’lik yükselişin de etkili olduğunu belirtiyor. Motorlu kara taşıtlarının çok yüksek olmasını çip krizinin hafiflemesine bağlıyor. Yukarıda da işaret ettiğim üzere çip meselesinin yerine başka şeyler aldı. Artık kara taşıtları faiz ve döviz baskısı sebebiyle yatırım aracı olarak görülüyor.

        TİM Başkanı Mustafa Gültepe ise eski geleneği devam ettiriyor. “İhracatçı mart ayında 23.6 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin rekoruna imza attı.” ifadesiyle slogan cümleyi kullanmış. Anlayacağınız bir önceki aydan bir milim dahi ileri gitsek TİM Başkanları bunu hemen rekor olarak görüyor. Bu yaklaşımla, bu bakış açısıyla dış ticaret açığı düşer mi?

        Azerbaycan geç de olsa TIR'larımıza yol verdi!

        Azerbaycan geç de olsa TIR'larımıza yol verdi!
        0:00 / 0:00

        İki kardeş ülkenin ilişkileri bazı alanlarda kağnı arabası hızına sahip. İki devlet, tek millet ruhuna hiç de uymayan durumlar söz konusu olabiliyor. Sebebini ise anlamak imkânsız gibi bir şey. “İki ülke arasında yeterli iletişim, irtibat yok.” demek en doğrusu.

        Dikkat çekmek istediğim husus Ukrayna-Rusya savaşı öncesinde Rusya’ya 7 gün içinde varan Türk TIR’larının savaşla birlikte çekmeye başladığı çile. Çünkü bir haftalık süre savaş sebebiyle bir aya ulaşınca TIR’ların yüzde 70’i Azerbaycan üzerinden Rusya’ya yöneldi. Fakat bu güzergâh da Türk TIR’larına yaklaşık 650-700 dolarlık ek maliyet anlamına geliyordu. Çünkü bu geçiş parası Gürcistan TIR’larından, Rus TIR’larından veya diğer ülkelerden alınmıyor, sadece Türk TIR’larından alınıyordu. Neden, sorusunun da makul cevabı yoktu?

        Yaklaşık 2 yıl önce bu konu hararetle gündeme taşındı. Ben de yazı yazdım, ekranda konuyu gündeme getirdim, ama ne hikmetse bizim Ulaştırma Bakanlığı ve Azerbaycan’ın ilgilileri bu konuyu kısa sürede çözemediler. Nitekim 2 gün önce bu sorunun çözüldüğü haberi geldi. Sevinmek mi lazım, üzülmek mi, karar veremedim.

        İki kardeş ülke kendi arasındaki bir TIR meselesini bile 2-3 yılda çözebiliyorsa bu hayra alamet değil. Üstelik Türkiye, Azerbaycan araçlarından geçiş ücreti almazken, Azerbaycan’ın hiçbir ülkeden almadığı ücreti yalnızca Türk araçlarından almasının da izah edilir bir yanı olamaz. Çünkü bu yaklaşım Türkiye ürünlerinin pahalı taşınması, yabancı ürünlere ve yabancı taşıyıcılara göre kardeş ülke eliyle rekabet avantajını kaybetmesi anlamına geliyor.

        Evet, uğraşılar sonunda Azerbaycan Türkiye tescilli TIR’lardan aldığı haksız geçiş ücretini kaldırdı, ama sebebini henüz açıklamış değil. Sebepleri, nedenleri bilinip, analiz edilmezse bu tarz hadiseler mutlaka fırsat oldukça birileri tarafından istismar edilir.

        Diğer Yazılar