Durun! 10 bin adım fos çıktı
BİR aşkım yok ama aşk kulplarım var! Doğrusu aşk ‘kulplarım’la ilişkim ‘aşk’la aramızdaki muhabbetten daha istikrarlı. Aşk gelip giderken ‘aşk kulplarım’ yıllardır belimin etrafında pervane misali dönüp duruyor. Ama artık yeter, ortalıkta ‘kulplu beygir’ olarak dolaşmaktan gına geldi! “Aşk yoksa ‘kulpunu’ ne yapayım” diyerek bir karar aldım geçenlerde...
Yanımda bir kâse cipsle internette bu ‘kulp’lardan nasıl kurtulurum diye araştırırken Hollywood yıldızları ve Los Angeles Lakers oyuncularına ‘spor’ eğitimi veren Gunnar Peterson’la tanıştım. Gunnar, “Doğru beslen” diye söze girerken ben kolamdan bir yudum aldım. “Yeterli uyu” dediğinde saate baktım, sabaha karşı 02.43’tü! Onun, “Stresten uzak dur, bol su iç, kardiyo çalış, koş...” diye devam eden tavsiyelerini okurken nefes nefese kaldım... Aşk kulplarım halime kikirdiyordu!
YÜZYILIN YALANI MI?
Gunnar Peterson’a verdiği bilgiler için teşekkür edip oradan uzaklaştım!
Allah’ın belası kulplardan kurtulmanın daha basit bir yolu vardır diye oradan oraya sanal âlemin altını üstüne getirirken ‘beşinci günün şafağında doğuda beliriveren Gandalf’ gibi bir başlık çıktı karşıma: ‘The Truth About Getting Fit’. (Fit Olma Hakkındaki Gerçek)
BBC One’da geçen hafta başlayan bu belgeselde sağlık muhabiri Michael Mosley, Sheffield Hallam Üniversitesi’nden Prof. Rob Copeland’la birlikte sağlık için günde 10 bin adımın gerçekten ‘yararlı’ olup olmadığını araştırmış.
Sabah ev-araba-iş, akşam iş-araba-ev döngüsünde günde ortalama 2 bin adım atan biri olarak 24 saatte 10 bin adım bana Kaf Dağı’nın arkasındaki Zümrüdü Anka Kuşu’nu yakalamak kadar uzak görünüyor...
Bu yüzden araştırmanın ilk sorusu ilgimi çekti: “Bu 10 bin adım nereden çıktı?”
‘Aşk kulplarıma’ kahkaha attıran cevap için sıkı durun!
“Sağlık için 10 bin adım atın” emri bilimsel bir çalışmayla ortaya çıkmamış! 1964 Tokyo Olimpiyatları sırasında Japon halkı daha aktif hale gelsin diye Kyushu Üniversitesi’nden Prof. Yashiro Hatano’nun bir pazarlama firması için geliştirdiği, Japonca’da ‘10 bin’ (man), ‘adım’ (po) ve ‘ölçmek’ (kei) kelimelerini bir araya getirerek ‘Manpo-Kei’ adını verdiği, cihazın reklam kampanyasının bir ürünüymüş!.. Bu aletin adından ortaya çıkan ‘10 bin adım’ bir sağlık efsanesi olarak günümüze ulaşmış. Prof. Hatano, ortalama 4 bin adım atan ve gittikçe Amerikan yaşam tarzını benimseyen Japon hemşerilerini 10 bin adım atmaya teşvik ederek 500 kalori daha fazla yakacaklarını ve aktif olacaklarını düşünmüş...
10 DAKİKA YÜRÜYÜŞ
Bunu öğrendiğimdeki hayal kırıklığımla bir avuç cipsi ve koca bir yudum kolayı mideme indirirken belimin etrafında ‘aşk kulplarım’ Brezilya karnavalındaki dansçılar gibi kıpır kıpırdı!
Beni geçtim, Michael Mosley bile bu gerçek karşısında, “Vay anasını” dedikten sonra yine de günde 10 bin adım atmanın gerçekten faydalı olup olmadığını anlamak için bir deney yapmaya karar vermiş. Prof. Copeland’la birlikte ‘tek aktivitesi kazak örmek olan’ların da aralarında olduğu gönüllülerden oluşan iki grup insanı toplamışlar. Birinci gruptakiler günde 10 bin adım atarken (yaklaşık 8 kilometre) ikinci gruptakiler günde 3 kez 10’ar dakika ‘konuşabilecek ama şarkı söyleyemeyecek kadar tempolu’ yürümüş. İkinci grubun attığı adım ortalama 3 bin, kat ettiği mesafe ise 2.5 kilometre olmuş.
Ve sonuç: “İkinci grup daha az ve kısa süre hareket etmiş gibi gözükse de ilk gruba göre fiziksel olarak yüzde 30 daha fazla ‘sağlık için faydalı’ aktivite yaptı... Yani anlayacağınız, günde 10’ar dakikalık kısa tempolu yürüyüşler 10 bin adımdan daha faydalı...”
Sanırım hayatımda aşk olmayınca her şeye bir kulp takıyorum! Sevdiğim insanla her gün yürüdüğüm kaldırımlardan sanki ilk kez geçiyormuş gibi binlerce adım atarken şimdi ‘aşk kulplarım’dan kurtulma yolunda harekete geçmemek için bin dereden su getiriyorum. Sağlık için 10 bin adım palavra olabilir ama aşk için küçük bir adımla ‘kulplarımdan’kurtulacağımı biliyorum...
