Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Salgının başladığı 2020 yılı başından, 22 Aralık tarihine kadar, çok hareketli ve yoğun olmama rağmen virüse yakalanmadım. Birçok ortamda bulundum ama dikkatliydim.

        Doğrusu aşı çalışmalarına gönüllü olarak katıldığım anda virüse yakalanmak çok büyük talihsizlik oldu. Aslında aynı dikkatimi sürdürmüştüm.

        Haklı olarak herkesin çok ilgisini çeken bir durum oluştu.

        İlk doz iğneyi olduktan sonra virüse yakalanmam, aşıya karşı direnç gösteren kesimlerin kullandığı bir argüman haline geldi.

        Oysa başından beri söylediğim gibi, aşının vücutta koruma oluşturması için gerekli süre (28 gün) dolmadan virüse maruz kaldığım için hastalandım. Benim durumuma bakarak, aşının hastalığı önlemediğini söylemek, bilimsel olarak da mantık olarak da çok yanlış.

        Ayrıca bana yapılan iğnenin plasebo mu, yoksa gerçek aşı mı olduğu önemli bir ayrıntı değil aslında. Zira aşnın antikor oluşturması için gerekli süre geçmeden bir koruma ya da iyileştirme etkisi olmayacağını söylemişti bana doktorlar.

        ÜŞÜTME İLE COVİD BELİRTİLERİ AYNI

        Sonuç itibariyle aşı olayım derken Covid hastası oldum ve evde karantina altındayım. Benim için en önemli gerçek bu şu anda.

        Çok şükür ki hastalığı ağır geçirmiyorum. Ancak bunun benim açımdan çok ilginç bir tecrübe olduğunu da söylemeliyim.

        Hastalığın ilk belirtilerinin, üşüttüğümde vücudumda hissettiğim belirtilerle aynı olması ilginçti. Bunları hissettiğimde kendimi hemen izole ettim ama doğrusu Covid olacağımı kendime konduramadım.

        Genellikle rüzgarda kaldığımda sırt kaslarım tutulurdu. Yine aynı oldu. Üşüttüğümde hafif ateşim çıkar, halsizlik olur, başımda bir sislenme olurdu. Yine öyle oldu. Şiddetli üşütmede karın ağrısı, ishal görürdüm, bu da oldu. İki gün boyunca bu ağrılar nedeniyle yattım ve fazla hareket etmedim. Meğer tüm bu belirtiler Covid’in habercisiymiş. Ancak test yaptırdığımda inanabildim.

        METAL VE PLASTİK KARIŞIMI BİR TAT

        Üşütme belirtilerinden tek farklı hissettiğim şey, burun ve geniz bölgemde hissettiklerimdi. Koku ve tat duygum tamamen kaybolmadı, burnum tamamen tıkanmadı, boğazım çok şişmedi… ama burada tuhaf bir şeyin olduğunu hissediyorum. Daha önce tecrübe etmediğim bir şey.

        Üst solunum bölgemde metal ve plastik karışımı bir tat, kuru ve vücuduma çok yabancı bir his var. Ağzım ve burnum sürekli kuruyor. Sanırım Covid-19 virüsü bu olsa gerek.

        Bedenim soğuk algınlığının komplikasyonlarını atlattı. Ateş, kas ağrısı, halsizlik, ishal, karın ağrısı yok artık. Ancak yine de vücudumda tuhaf bir şeyin olduğunu, bir anomali olduğunu hissediyorum. Alın bölgemde, sanki çok kitap okumuşum ya da telefonla uğraşmışım gibi hafif bir ağrı ve sislenme, kulaklarımda zaman zaman içten gelen bir basınç var.

        HASTALIĞIN PSİKOLOJİK ETLİLERİ

        Hastalığın psikolojik etkileri de ilginç. Vücudunuzda o meşhur virüsün olduğunu bilmek, dokunduğunuz, bulunduğunuz her yere virüs bulaştıran biri olduğunuzu düşünmek çok farklı bir psikoloji.

        Yakınlarınız, sevdikleriniz, eşiniz, çocuğunuz size hem korkuyla, hem de hüzünle bakıyor. Bırakın dokunmayı, maskesiz uzaktan görüşmek bile çok nadir oluyor.

        Odada tek başınıza, o meşhur virüsün bedeninizde olduğunu bilerek beklemek, 'acaba vücudumun neresine zarar veriyor şu anda' diye düşünmek garip bir psikoloji.

        Hastalığı ağır geçirilenlerin, kalıcı hasar oluşanların, uzun süre tedavide ve karantinada kalanların psikolojik destek almasının faydalı olacağını düşünüyorum.

        Benim hastalanmamla birlikte kalabalık aileme de virüs girmiş oldu. Kızım, yeğenim ve gelinimizin testleri de pozitif çıktı. Başkalarında da çıkacak mı bilemiyoruz henüz.

        Hepimiz çok şiddetli geçirmiyoruz şükür. Daha zor geçirenlere Allah acil şifalar versin.

        Diğer Yazılar