Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Oradaydım... PKK Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de ve daha birçok yerde hendek kazıp, barikat kurup, ilçeleri, mahalleleri işgal ettiğinde oradaydım.

        Bir gazeteci olarak, 2016 yılının ilk aylarında, akılalmaz bir cüretle, terörün şehirlere indiği ve insanları esir aldığı dönemlerde oradaydım…

        HDP’NİN KAMPANYASI

        Dün sosyal medyada, HDP’nin resmi hesaplarının da katılıp, öncülük ettiği, “CizreVahşetBodrumları” etiketiyle yapılan propaganda kampanyasını görünce dayanamadım. Yazmak istedim.

        Acıyı, kimliği ve ölümü sömüren bu zihniyetin ödettiği bedellerin şahidi olarak yazmak istedim.

        Oradaydım ve bu kampanyanın sömürdüğü Kürtlerin arasında günlerimi geçirdim.

        HDP teşkilatlarının, PKK’nın propaganda robotlarının anlattığı gibi, ne halk “kutsal direnişe” katıldı ne de barikat kurup isyan bayrağı çekti.

        PKK geldi evleri işgal etti, mahallelerden çıkışı yasaklayıp, bir kısım insanı esir aldı. Sonra sokakları, yolları kapattı siperler açtı ve başına 20 yaşlarında çocukları eline silah verip "nöbetçi" diye dikti… Öleceklerini bilerek yaptı bunu.

        Suriye sınırı boyunca ilçelerin tamamında manzara buydu.

        Buna bir ülkeyi işgal girişimi denir…

        PKK’LI KESKİN NİŞANCININ YAZDIĞI NOTLAR

        “Hendek terörü” diye tarihe geçen bu olaylarda güya ölenleri anıyor sosyal medyadaki kampanya sahipleri.

        Ben o günlerde hastanelerde, çatışma alanlarında hayatını kaybeden onlarca insanın hikayesini dinledim. Çoğu güvenlik görevlisi, PKK’yı desteklemeyen sivil halktan insanlardı.

        793 polis ve asker şehit oldu bu operasyonlarda. Bu insanların çocukları, aileleri, eşleri ve sevdikleri vardı. Hikayeyi tek taraflı anlatanların hiçbir zaman görmediği diğer kısmı burası.

        Bu insanların canlarına neden kıyıldı? Ne uğruna?

        O günlerde yazamamıştım, Sur tamamen güvenlik kuvvetlerinin eline geçtiğinde, öldürülen bir PKK’lı keskin nişancının bulunduğu yerde üzerine notlar yazılmış uçak savaş mermisi kadar büyük boş kovanlar bulunmuştu. Şehit ettiği her asker ya da polis için attığı merminin kovanı üzerine not yazmıştı o ruhsuz alçak. Bu kovanları bulanlar, o mermiyle şehit edilen askerin, polisin yakın arkadaşıydı. Ailelerine şehitlik haberini de onlar vermişlerdi. Nasıl bir acı yaşadılar sizce?

        EN İYİ YAPTIKLARI ŞEY ACIYI VE ÖLÜMÜ SÖMÜRMEKTİR

        793 insanın aileleriyle, sevdikleriyle yaşadığı dramı ve acıyı, “CizreVahşetBodrumları” kampanyasını yapanlara sorduğunuzda ne der acaba?

        “Kimse ölmesin, barış olsun, kardeşlik olsun!” diyecekler sanırım. Ancak o hendekleri kazıp, şehirleri işgal etmeye kalkan PKK’nın bu işi başlattığını asla dile getiremeyeceklerdir.

        En iyi yaptıkları şeydir; acıyı, ölümü, yarayı sömürmek… aklımın erdiği günden beri takip ediyorum, elim kalem tuttuğu günden bu yana yazıyorum: PKK ve onun sempatizanları, Kürtlerin acıları ve kanlarıyla beslenir. Ölümü sömürerek var olurlar.

        KAYDEDİLEN TELSİZ KONUŞMASI: "ÖLÜN"

        Hendek terörü esnasında güvenlik kuvvetleri, ilçelerde siper kazıp çatışmaya giren o teröristlerle, Kandil’dekilerin telsiz konuşmalarını kaydetmişti. Dökümlerini okumuştum. “Sıkıştık, yapacak bir şeyimiz kalmadı” diyen o militanlara, Kandil, “hayır, teslim olamayacaksınız, gerekirse orada öleceksiniz” diyordu.

        Onlar da öldüler orada. Teslim olsalar, örgütün onları ve yakınlarını öldüreceklerini biliyorlardı.

        Şimdi aradan beş yıl geçtikten sonra, Kandil’in "öl" emri verdiği bu insanlar için “katledilen gençlerimiz, mücadelemize ışık tutacak” diye utanmadan kampanya yapıyorlar.

        ABD’NİN PARALI ASKERİNE DÖNÜŞEN HİKAYE

        Öfkeliyim. Kürtlerin başına gelmiş en büyük sömürü çarkının binlerce cana kıyarken, bir de bunun sömürüsünü yapmasına tahammül edemiyorum artık.

        HDP’nin resmi hesaplarından yapılan bu kampanyanın hemen ardından hangi kampanyayı yaptılar biliyor musunuz, “HerkesİçinAdalet”…

        Peki PKK’nın canına kıydığı binlerce güvenlik görevlisi, sivil vatandaş, evleri, iş yerleri işgal edilen binlerce insan için adalet istendi mi? Hayır tabii ki… Adil olmak her insanın harcı değildir.

        Ne adına? Tüm bunlar ne uğruna?

        “Kürdistanı kuracağız” diye kandırdıkları gençlerin hepsi, bir zamanlar “emperyalist katil” dedikleri Amerika’nın paralı askerine dönüştü Suriye’de. Daha önce de başka devletler için tetik çekmişlerdi.

        Ne hazindir ki, artık kimin için ve ne uğruna öldüklerini bilmiyor bu insanlar.

        SİLAHA SARILACAK HANGİ YASAK VAR?

        Geçmişte devletin yaptığı haksızlıklar, ihlaller, insan onurunu zedeleyen uygulamalar yapılmış olabilir. Bir dönem dilleri yasaklandı, varlıkları kabul edilmedi, kimlikleri reddedildi… Ama tüm bunlar geride kaldı. Daha ne kadar o günkü acıları sömürecekler? Silaha sarılacak kadar ne yasak var Allah aşkına bu ülkede?

        Bugün kullanılan siyasi dilden, keyfi uygulamalardan rahatsız olabilir HDP. Bundan şikayet eden bir çok kesim var ama hiçbiri silaha sarılmıyor, cana kıymıyor, hiçbiri terör örgütü desteklemiyor.

        HDP’nin artık karar vermesi lazım. Ölümü, acıyı, yarayı, yitirilen canları sömürerek siyaset yamaya devam mı edecek, yoksa ardına kadar kapısı açık siyaset sahnesinde sivil politika mı yapacak?...

        Dedim ya olayların şahidi olarak dayanamadım dün okuduklarıma.

        Yazmak istedim. Bilin istedim.

        Diğer Yazılar