Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Konuştuğumuz, tartıştığımız ve gündemimizi işgal eden konu başlıklarını alt atla sıralasak, ortaya zihinsel bir daralma yaşadığımız çıkar.

        Açıklayayım.

        Sosyal medya analizleri yapan programlar, bulut sistemine benzer bir yöntem uygularlar. Mesela Twitter kullanıcılarının bugün en çok konuştuğu konuyu böyle tespit ederler.

        GÜNDEMİMİZDEKİ KONULAR NASIL TESPİT EDECEĞİZ?

        Gündemimizi işgal eden konuları sadece sosyal medyaya bakarak tespit etmemeliyiz tabii ki.

        Siyasilerin en çok gündeme getirdikleri konular.

        Medyada en çok öne çıkan haberler.

        Köşe yazarlarının kaleme aldığı konular.

        Aydınlarımızın, akademisyenlerimizin gündemindeki konular.

        Halkın sokakta, kahvede, camide, pazarda, çarşıda en çok konuştuğu meseleler…

        Tüm bunları analiz ettiğinizde ortaya zihinlerimizi meşgul eden konular sıralaması çıkar.

        Böyle bir çalışma yapılmadı.

        Evet sosyal medya ve konvansiyonel medya takibi yapan, gündem araştırması yapan kurumların buna benzer araştırmaları var. Ancak bunlar zihinsel gündemimizi tam olarak yansıtmaz.

        ZİHİNLERİMİZ AŞIRI POLİTİZE OLDU

        Bu konuya bir süredir kafa yoruyorum. İzliyorum, gözlüyorum, okuyorum.

        Aşağı yukarı şu sonuçlar çıkıyor:

        Zihinsel olarak herkes aşırı politize oldu. Siyaset neredeyse hemen her kesimin ilk gündem maddesi.

        O kadar ki, spor, kültür ve sanat bile politik renge bulaştırılmadan konuşulmuyor.

        Birkaç yıldır ekonomi ve onun neden olduğu sorunlar ikinci gündem maddemiz. İşsizlik, geçim sıkıntısı, zamlar, enflasyon… bunlar daha çok halkın arasında, muhalefetin dilinde konuşuluyor.

        Son bir yıldır Corona salgını, gündemimizin önemli maddelerinden biri oldu.

        Pandemi nedeniyle bozulan işler, yasaklar, ekonomik sorunlar, aksayan eğitim sistemi, kaybettiklerimiz… Aynı başlık altında konuşuluyor.

        EKRANLAR SİYASETE KİLİTLİ

        Televizyon programlarının içeriğini ve konuklarını belirleyen ekiplerin elinde şablonlar vardır. “İç (politika), dış (politika), pandemi, deprem” konuşacağız dediklerinde bu şablonlara uygun konuk listeleri çıkar hemen. Onlar da hazırdır.

        Bu programların son birkaç yıllık gündem başlıklarına bakın, yüzde 80 “iç” dedikleri siyaset konuşulmuştur.

        Bu programları planlayanlara sorarsanız, bunlar reyting alıyor. Örneğin ekonomik, (eğer gerçekleşmemişse) deprem, kültür, bilim, sanat, tarım gibi farklı konular konuşulduğunda izleyici başka kanala gidiyor.

        Siyaset tartışması da tamamen güncel gelişmeler, kişiler, partiler ve polemikler üzerine. Derinlikli siyasi analizler de izlenmiyormuş.

        Tüm gündem başlıklarımız ülke olarak zihinsel bir daralma yaşadığımızı gösteriyor bize.

        Hep aynı konular, hep aynı tartışmalar ve hep aynı kişiler etrafında dönen bir zihin… Bir izleyici şöyle demişti bana, “artık tartışma programlarında kimin ne diyeceğini biliyoruz. Ezberledik.” Zihin daralmasın da ne olsun?

        ENTELEKTÜELLER VE AKADEMİSYENLER PARTİ SÖZCÜSÜ GİBİ

        Türkiye’nin çok iyi yetişmiş entelektüelleri vardı. Çok iyi akademisyenleri. Ancak bu isimlerden bazılarının da zihinsel daralma hastalığına yakalandığını görüyoruz.

        Neredeyse 30 yılını bilimsel çalışmalara vermiş bir akademisyenin ya da entelektüelin, ateşli bir siyasi parti sözcüsü haline gelmesi, sadece kendisi için değil ülke için de bir kayıp.

        Sosyolojide, uluslararası ilişkilerde, felsefede, tarihte, teknolojide zihin yorup topluma yol gösterecekken, siyasi kutuplaşmanın bir parçası olup, diğer kesimi sahip olduğu bilgiyle mahkum etmeye çalışması ne kötü bir görüntü.

        Elbette tartışma programları olacak, siyasi konuları tartışacağız, gündemi takip edeceğiz.

        Peki bunlar olurken bize fikir üreten, zihin açıcı yeni sözler söyleyen, yol gösterici düşünceler açıklayan, heyecanlandıran buluşlar yapan kimler?

        Neredeyse yok gibi değil mi?

        İşte zihinsel daralmanın sonucu böyle oluyor. Geriye doğru gidiyoruz.

        Diğer Yazılar