Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geleneksel sportif tartışmalarımızdan birini yapmak için alkol yasağı bazılarımıza iyi bir fırsat vermiş gibi gözüküyor.

        Geleneksel tartışma dediğim, “özel hayata müdahale” konusu ki, kendimi bildim bileli bu tartışma yapılıyor.

        Henüz bir sonuca varılmamış olduğu, son alınan kararla yeniden alevlenmesinden belli.

        İki açıdan bakalım. Soğukkanlı ve adil olarak tartışmaya çalışalım.

        İKİ KESİMİN FIRSAT ARAYIŞI MI?

        İki açıdan derken kastım şudur:

        1. ‘Tam kapanma esnasında alkol satışını yasaklamak, muhafazakar AK Parti iktidarının laik kesimin özel hayatına bir müdahale örneğidir, bir adımıdır, iktidara yüklenelim’ diyenler.

        2. ‘Hazır Pandemide alkol yasaklayan birçok ülke varken, bunu tam kapanmada bütünüyle yasaklayalım da, içki içmesinler’ diyenler.

        Birinci kesimin sesi epeyce gür çıktı. Sosyal medyada günlerdir açtıkları etiketle iktidarın laik insanların özel hayat tercihlerine müdahale ettiğini, “şeriatı getirmek” için ilk adım olduğunu, daha sonra mini eteğe, el ele tutuşmaya kadar her şeye müdahale edeceklerini iddia ettiler.

        Muhalefetin bir kısmı bu iddialara destek verdi, yazarların bir bölümü de serbest atışa geçti.

        İtirazım var.

        AK PARTİ GERÇEKTEN ÖZEL HAYATA MÜDAHELE ETTİ Mİ?

        REKLAM

        Elimizi vicdanımıza koyarak şunlara bir bakalım.

        1. AK Parti 20 yıllık iktidarında özel hayata müdahale sayılabilecek bir kanuni düzenleme yapmadı. İsteyen içkisini içti, isteyen mini eteğini giydi. Çok absürt müdahalelerin tamamı bireyseldi ve kayda değer değildi.

        2. Muhafazakar demokrat olduğunu söyleyen bir parti alkol, sigara başta, zararlı gördüğü her türlü bağımlılığın bitmesi, ailenin korunması ve ahlaki değerlerin yükseltilmesi için politikalar izler doğal olarak. Ancak bunu dayatmadı, zorla yapmadı, insanları kendisi gibi olmaya mahkum etmedi.

        3. Buradan bakınca, özel hayata müdahale etme iddiası, iktidara kategorik muhalefet etme çabasının sonucunda doğmuş, gerçeği yansıtamayan bir iddia olarak görünüyor bana. İtirazı olanlarla bunu tartışabilirim.

        Buna gösterilen tepkilerin tutarsızlığına birazdan değineceğim.

        YASAĞIN TEKNİK GEREKÇELERİ

        Yasağın teknik boyutuna gelirsek.

        1. İçişleri Bakanlığı’nın gönderdiği nota, Almanya, İtalya, Fransa, Hollanda, Belçika, İsveç, Danimarka gibi birçok ülke alkol satışına ve kullanımına çeşitli şekillerde yasak getirdi. Bunun örnekleri ortada duruyor. Bakanlık bunlara benzer bir uygulama yaptığını söylüyor.

        2. Dünya Sağlık Örgütü alkol tüketiminin virüsle mücadelede vücudun savunma sistemini kötü yönde etkilediği için maksimum düzeyde sınırlandırılmasını istedi. Her ülke buna uymaya çalıştı. Türkiye de aynı şeyi yaptı.

        3. Daha önceki tam kapanmaların tümünde alkol satışı yasağı vardı. Tekel bayileri marketlerde içki yasağının haksız rekabete neden olduğu gerekçesiyle çok itiraz etti. Bakanlık bunu dikkate aldı.

        GÖSTERİLEN TEPKİLERİN TUHAFLIĞI

        REKLAM

        İçki satışının yasaklanmasına sözlü olarak gösterilen tepkinin yanı sıra, en ilginci marketlerde alkollü içki stoklarının tüketilmesi oldu sanırım.

        Bazı insanlar sokakta içki içerek yasağı protesto ederken, bazıları ‘Ramazan’da hiç içmezdim ama yasağı protesto etmek için şimdi içeceğim’ dedi.

        Bunlar bana abartılı tepkiler olarak geldi.

        Geçici olarak alkol satışının yasaklanmasını, özel hayata müdahale olarak görmek bir yana, inadına alkol tüketmek ayrıca bir tuhaflık. En azından insan kendi sağlığını düşünmeli.

        Bu bahiste şunu sormadan edemeyeceğim:

        Oruç tutan ve içki içmeyen biri olarak, bu köşede ya da sosyal medya hesaplarımda, oruç tutmayanlara kimsenin müdahale etmemesini, tercihlerine saygılı davranması gerektiğini çok söylemişimdir.

        Peki yasağı protesto eden yazar ve kişilerin kaçında, ‘Ramazan ayında oruç tutan insanların karşısında yemek yemeyerek, bir şey içmeyerek onların tercihlerine saygılı davranmalıyız’ uyarısı gördünüz?

        Özel yaşama saygı diyorsak bunu tek taraflı düşünmemeliyiz değil mi?

        ‘İYİ OLDU YASAKLANDI’ DİYENLERİN FIRSATÇILIĞI

        Tartışmalar esnasında bu yasağı destekleyen bazı insanların tuhaf savunmasına da dikkat çekmek isterim.

        İçkiyi haram kabul edenlerin, “çok iyi oldu yasaklandı” diyerek, meseleyi başka bir boyuta çekmesini ve kanırtarak tartışmayı alevlendirmesini de yanlış buluyorum.

        Çevreye zarar vermediği sürece, kimin ne içeceği beni ilgilendirmez.

        İçki içen insanları kötüleyerek, ötekileştirerek bir yere varılmayacağını görmemeleri, bana göre bu dini anlamamalarından kaynaklanıyor.

        Öte yandan, bürokraside, siyasette bu genelgeyi hazırlarken, ‘fırsat bu fırsat, içkiyi 15-20 gün yasaklayalım’ diye gizli bir niyet taşıyanlar varsa eğer, ne kadar yanlış yaptıklarını görmüşlerdir umarım. Alkol satışlarını ve tüketimini bu Ramazan ayında patlattılar.

        REKLAM

        İKTİDAR NEDEN BUNU İYİ ANLATMADI?

        Benim şaşırdığım bir diğer konu, toplumun bir kesiminde çok sert tepkilere neden olan bu yasağın gerekçelerini iktidarın iyi anlatmaması oldu.

        İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı televizyon programında bu soruya, diğer ülkelerdeki benzer örnekleri göstererek bir kasıt olmadığını kısaca anlattı.

        Ancak özel hayata müdahale kısmını es geçti. Bence bunu detaylıca anlatmalıydı.

        Yine Sağlık Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve diğer iktidar sözcüleri bu konuda doyurucu açıklama yapmadılar.

        Oysa ki özel hayata müdahale, ister kabul edin ister etmeyin, bazı insanların çok hassas olduğu ve kaygı duyduğu bir konudur. Bu kaygıyı gidermek iktidarın görevidir.

        Sonuç itibariyle, benim ilgilendiğim husus, insanların hala özel hayatlarına müdahale edileceği, “şeriatın geleceği”, ülkenin İran’a, Afganistan’a benzeyeceği tartışmalarını hararetle yapmasıdır.

        İktidarın birçok hatası var, yanlış yaptığı işler var, bunları ben de eleştiriyorum.

        Ancak özel hayata müdahale ettiği iddialarını biraz adaletsiz buldum.

        Diğer Yazılar