Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün meslektaşımız Ergün Poyraz saldırıya uğradı ve yoğun bakıma alındı.

        Bir süredir tehdit ediliyordu. Ve tehdit edenler dediklerini yaptı.

        Bu kaçıncı gazeteci oldu saldırıya uğrayan, bilmiyorum.

        Hepsini saysak uzun bir isim listesi çıkar .

        Ancak bizim klasik hastalığımız konuyu isimler üzerinden tartışmak olduğu için bu listeyi yapmak istemedim.

        Neticede iktidara yakın, muhalefeti destekleyen, ortada yer alan, yani her kesimden gazeteci şiddet gördü, saldırıya uğradı, kimi ağır şekilde yaralandı.

        BİZ NEDEN GÜNDEM OLMUYORUZ?

        Kadına şiddet konusunda istisnasız her kesim aynı tepkiyi veriyor. Şiddeti lanetliyoruz. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler yapıldı, cezalar ağırlaştırıldı.

        Sağlık çalışanlarına şiddet konusunda da toplumda bir konsensüs var.

        Hepimiz, başta hekimler olmak üzere, sağlık çalışanlarına yönelik saldırıları en üst perdeden kınadık, her kesimden insan buna katıldı.

        Bunun için de yasal düzenlemeler yapıldı. Cezalar ağırlaştırıldı.

        Hatta yetmeyince bir kez daha düzenleme yapıldı.

        Hayvan hakları konusunda da benzer durum var. Sokak hayvanlarına, sahipsiz canlılara yönelik insanlık dışı şiddet ve saldırılara yine herkes ortak bir tavır koydu.

        Bu konuda da yasal düzenlemeler yapıldı, hayvanlara karşı acımasız şiddet uygulayanlara cezalar verilmeye başlandı.

        Gelin görün ki, gazetecilere karşı yapılan saldırılar, şiddet ve hakaret bunlar kadar gündem olmadı, konuşulmadı ve herhangi bir yasal düzenleme de yapılmadı.

        KAMU GÖREVİ YAPAN GAZETECİLER İÇİN KORUMA YASASI

        Polis, yargı mensubu, asker, bürokrat, hekim, sağlık çalışanı gibi kamu görevi yapan herkes için özel yasalar var neredeyse.

        Onları korumak, mağdur olmalarını engellemek ve görevlerini güven içinde yapmalarını sağlamak için bu düzenlemeler hayata geçirildi.

        Hepsi doğru adımlardı. Hepsini destekliyoruz. Bunlarla ilgili kamuoyunu da gazeteciler oluşturdu.

        Gazeteciler, haberciler, medya mensupları da bir anlamda kamu görevi yapıyor.

        Kamu görevi yapmak için illa devlette çalışmak gerekmiyor. Bu nedenle yasama, yürütme ve yargıdan sonra medya dördüncü kuvvet olarak anılıyor.

        Kamuoyunun aydınlatılması, milletin sorunlarını gündeme getirilmesi, ülkenin daha iyi yönetilmesi için medya mensuplarının yaptığı görev hiç de diğer kamu görevlilerinden aşağı kalır değil.

        Onlar bu görevlerini yaptığı için, siyasileri eleştirdiği için, kamu malının haksız yere elde edilmesini engellediği için, hırsızlığı, arsızlığı, soygunu, yolsuzluğu gündeme getirdiği için tehdit alıyor, saldırıya uğruyor, şiddet görüyor, tuhaf iddianamelerle yargılanıyor, hapse de giriyor.

        Ancak en acısı sokak ortasında sopalı, bıçaklı, silahlı saldırıya uğruyorlar.

        Ergün Poyraz gibi onlarca meslektaşımız yaralandı. Eşkıya gibi gazetecinin önünü kesen, sokak ortasında başına çullanıp ağır yaralayan insanların büyük kısmı yakalanamadı, yakalananlar da serbest kaldı.

        Peki neden bu haldeyiz?

        Neden bu konu siyasilerin, sivil toplum örgütlerinin, yargının, hatta kendi meslektaşlarımızın birinci gündem maddesi olmuyor?

        Neden bizim için de özel bir yasa çıkartılmıyor?

        Bunun zamanı gelmedi mi?

        BEN DE TEHDİT EDİLİYORUM

        Çıktığımız her program, yazdığımız her yazıdan sonra hangi kesimi eleştirmişsek oradan hakarete uğruyoruz, küfür işitiyoruz.

        Bu yetmezmiş gibi, itibar suikastları yapılıyor, iftiralar atılıyor, kumpaslar kuruluyor.

        Başıma gelen onlarca iftira, hakaret ve tehdit olayını yargıya taşıdım. Çoğunu duyurmadım.

        Sadece bir tanesinden sonuç alabildim. İki sene önce iftira atan ve hakaret eden bilinen bir isim olduğu için yargı önüne çıkartıldı ve mahkum oldu.

        Peki ya diğerleri?

        Son bir aydır İnstagram hesabımdan kişi ya da kişilerce tehdit alıyorum. Aileme, çocuklarıma, şahsıma ağır küfürler ediliyor. Can güvenliğim tehdit ediliyor.

        Bu hesapları yargıya bildirdim. Savcılığa başvurdum. İçişleri Bakanlığı’na bilgileri verdim.

        Lakin bir sonuç çıkmadı.

        Her fırsatta yeni hesaplar açıp hakaret ve tehditlerini devam ettiriyorlar.

        Peki bu insanların bulunması için benim de mi saldırıya uğramam, komaya sokulmam ya da daha kötüsü mü olması gerek?

        ARTIK BİR ADIM ATILMALI

        Her gün onlarca sahte hesaplardan hakaret işitmenin, tehdit edilmenin, saldırıya uğramanın karşısında artık bir adım atmak gerek.

        Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, TBMM ve sosyal medya platformları hakarete uğrayan, tehdit edilen, saldırıya uğrayan medya mensupları için yeni düzenlemeler yapması gerekir.

        Ergün Poyraz olayı artık son olsun istiyoruz.

        Kamu görevi yapan bizlerin de korunması, işimizi güvenli şekilde yapması ve suçluların daha ağır cezalandırılması gerekir.

        Son söz de meslektaşlarıma:

        Saldırıya uğrayan karşıt görüşten bir gazeteci ise ses çıkarmayan, kendi cenahındansa “basın özgürlüğü” diye feryat eden meslektaşlarım utanmalılar.

        Bu kadar akla zarar bir tutum olamaz.

        Çünkü bir gün kendisi de o şiddete maruz kalıyor.

        Kendi sorununu gündem yapamayan medya mensupları biraz da iğneyi kendine batırmalı.

        Diğer Yazılar