Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Siyaset sahnesi gittikçe agresifleşiyor.

        Söylemler sert, çıkışlar radikal, kavgacı.

        Meydan okuyan ve sokak diline yaklaşan bir üslup var ortada.

        Mülteciler meselesinde en sert, en agresif açıklama yapanlar, bolca “like” alıyor.

        Ümit Özdağ partisini bu politika üzerine kurdu adeta.

        Doğu Perinçek, sansasyonel açıklamalarıyla öteki partileri, grupları adeta tehdit eder üslubuyla gündem oluyor.

        Kemal Kılıçdaroğlu “kavga edeceğiz” başlığı ile videolar yayınlıyor. Aktivist tutumunu arttırma niyetinde.

        Özgür Özel, Gezi eylemcilerini aşan sert açıklamalarıyla öne çıktı.

        AK Partili siyasetçiler de bunlara benzer tonda cevap verme yarışında.

        Siyaset sahnesi agresif bir hal aldı ve dozaj, Kavala davasından sonra daha da arttı.

        Bu durum kime ne kazandırır?

        GÖRÜNÜR OLMAK BAŞKA, BEĞENİLİR OLMAK BAŞKA

        Siyasetçilerin genellikle karıştırdığı şey şudur:

        Görünür olmak, yeni tabirle “trend topik” olmakla siyaseten başarılı olmak başka şeylerdir.

        İnsanlar sizin söyleminize dikkat kesilir, görür ama bu sizi beğendiği ve size oy vereceği anlamına gelmez.

        Mesajınızın yayılması, bilinmesi başka bir şeydir, o mesajın seçmeni etkilemesi başka bir şeydir.

        En büyük tuzak, sosyal medyada aldığınız “like, RT” ve takipçiye bakarak pozisyon belirlemektir.

        Bunlar sokaktaki siyasette asla gerçek göstergeler değildir.

        Öfkeli insanların tepkileri toplumun genelini yansıtmaz.

        KAVGA SİZİ BÜYÜTMEZ

        Karşıtlık üzerine kurulmuş siyasi strateji bugün neredeyse tüm partilerin uyguladığı yöntem.

        Karşı olduğu partiyle kavga ederek var olmaya çalışan partiler büyümez.

        Yani antitez olan parti belki tanınır ve bilinir ama bu iktidar olmaları için yeterli değildir.

        Agresif siyaset ve kavga, bir partinin tabanını konsolide ederken, karşı tarafın da toparlanmasına neden olur. Lakin Oy geçişkenliğini sağlamaz.

        Bu durumda kim ne kadar oya sahipse onu korur, büyümez.

        Az oyu olan onunla yetinir, çok oyu olan onu korur kısacası.

        Bu yeni siyasi yapıda, yani 50+1 oya ihtiyaç duyulan ortamda doğru bir strateji değildir.

        AK Parti eski sistemde karşıtlık üzerine kurduğu tüm stratejilerde ona oy veren tabanını konsolide etmeyi başardı ve iktidarda kaldı.

        Ancak şimdi 30-35 bandına sıkıştı. Buraya % 49.5 oy oranından geriledi.

        Şu anda agresif siyasi söylemle burada tutunmaya çalışıyor.

        CHP de 20-25 bandında sıkıştı kaldı. O da agresif siyasetle kendisine oy verenleri bu bant aralığında tutabiliyor.

        Ancak her iki parti için de bu oran iktidar olması için yetmiyor.

        Dolayısı ile yanlış strateji uyguluyorlar.

        O zaman süregelen siyasi dili, stratejiyi, tutumu değiştirmek gerekir.

        CHP’nin başlattığı “helalleşme” açılımı bir çıkış yolu bulma girişimiydi lakin yarıda kaldı. İnandırıcılık sorunu bir yana, parti içindeki agresif siyaset yapmak isteyenlerin ket vurması da bu projeyi engelledi bir yandan.

        SEÇMEN AGRESİF VE SERT SİYASETİ SEVMEZ

        Ülkedeki 50 milyondan fazla seçmenin davranış ortalamasını okuyamama sorunu var.

        Sosyal medyada ya da ana akım medyada, ilgi gören agresif siyaset tarzının, büyük seçmen kitlesi üzerinde aynı etkiyi yarattığını düşünmek büyük hata.

        Türk seçmenin çok büyük kısmı sosyal medya kullanmıyor.

        Genel olarak sağ siyasi yelpazedeki seçmen agresif, kavgacı, sert ve uzlaşmaz siyasi yapılara mesafelidir. Bu tutumlardan tedirgin olur.

        YAVAŞ VE İMAMOĞLU ÖRNEĞİNİ NOT EDİN

        Anlatmak istediğim konuyu, Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu örneğinde görebilirsiniz. Yavaş hiç kavga etmez, az konuşur, agresif tutumlardan ısrarla kaçınır. İmamoğlu ise tam tersi.

        Toplumdaki karşılıklarına bakarsanız Mansur Yavaş açık ara farkla öndedir.

        Bu yüzden agresif siyaset yapan partilerin yanlış bir yolda olduğunu görmeleri gerekir.

        Genel seçmen psikolojisini iyi okuyamayanlar, sosyal medyanın yanıltıcı gazıyla hareket eder.

        Diğer Yazılar